Sevgili okurlarım, iktidar partisi tarafından açılan Biz bize yeteriz kampanyasında paralar herhalde yeterince birikti.

Ülkeyi yönetenler de mutlaka farkındadır, bu kampanya için dişinden tırnağından artırdığı parayı zorla veya isteyerek bağışlayan insanlarımız oldu.

Okurum İhsan Bey anlatıyor:

“AKP’li değilim ama para bağışlamaya karar verdim. Karınca kararınca sadece 30 lira verebildim. Önceleri size çok kızıyordum toplanan paraların hesabını sorduğunuz için.

Ama şimdi yavaş yavaş gerçekle yüz yüze gelmeye başladık.

Bu hesabı birilerinin sorması gerekirdi ve bunu siz yaptınız.

Size cevap verilmesi gerekirdi.

Eğer verildi de yazmıyorsanız bu sizin ayıbınızdır.

Yok eğer aldırış etmiyorlarsa onların ayıbıdır...”

★★★

Jandarma astsubay anlatıyor:

“Her birimizin maaşlarından rütbemize göre, komutanlık emri uyarınca kesintiler yapıldığını duydunuz mu?

Kesilen paraların kampanyaya gideceği bize bildirildi ama sonrasından hiçbir bilgi verilmedi.

Maaş kesintimiz için binlerce personelden imza aldılar. Yani biz bu bağışı isteyerek ve gönüllü olarak (!) yapmış durumdayız.

Hiçbirimiz itiraz edemedik, ağzımızı bile açamadık...”

★★★

Dünya liderimiz Recep Bey birkaç gün önce Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında konuştu.

Toplanan para iki katrilyona yaklaşmış.

Şimdi bütün amaç bu parayı iki katrilyona ulaştırmakmış, öyle dedi.

Varsayalım ulaştı...

Bu işe emir komuta zincirinde katkıda bulunan kamu kurumları, bu paraların hesabını elbette ki soracak durumda değil.

Örneğin Merkez Bankası Başkanı ortaya çıkıp şunu hiçbir zaman soramaz:

“Beyler söylemesi ayıptır ama emir verdiniz, ben sizin kampanyanıza 100 milyon lira para bastırdım. Ben toplanan bu paraların nereye gittiğini Merkez Bankası Başkanı olarak elbette ki biliyorum ama başkaları bilmiyor. Oysa bilmek onların da hakkı.

Kampanyaya iyi niyetle 10 liracık bile olsa göndermiş olan sıradan vatandaşlarımıza bilgi vermekten niye kaçınıyorsunuz?”

★★★

Herhangi bir para toplama kampanyası açıldığında, bu işi başlatıp gerçekleştiren her kim ise hesabını da vermekle yükümlüdür.

Burada defalarca sordum:

“Sayın abilerim her şey iyi hoş da topladığınız bu paraları nerede kullanacaksınız?..

Üstesinden bir türlü gelemediğiniz maske üretimi ya da maske dağıtımı için mi?

Ya da şehir hastanelerini, sarayları, paralı otoyolları yapan ve yaptıran yandaş müteahhitler topluluğu için mi?

Kimin cebine girecek bu paralar, kimin?

★★★

İki katrilyon az para değil...

Eğer yerinde ve akıllıca kullanılırsa çok büyük işler yapılır.

Ama en önemlisi, sayıları tam bilinmese bile bu kampanya için maaşlarından baskıyla para kesilen, çocuğunun kumbarasındaki 10 lirayı bağışlayan herhalde yüz binlerce insanımız var.

Bırakın bizi falan bir yana, hesabı hiç değilse onlara vermek zorundasınız...

★★★

Bildiğimiz kadarıyla söylüyorum, bu para kampanyasını korona ile mücadele için açmaya karar verdiniz.

Oysa biz her gün, sizler ve yandaş medyanız tarafından pompalanan müjdeler dolu pembe haberleri okuyup dinlemeye ne güzel alışmıştık.

Her şey dört dörtlük gidiyordu!

Para sıkıntısı falan asla yoktu, bütçe fazla veriyordu!

Korona konusunda dünyaya fark atıyorduk!

Neredeyse bağıracaklardı “Hoş geldin korona” diye...

Şimdi yavaş yavaş anlıyoruz ki durum pek de öyle değilmiş.

Bize para gerekiyormuş.

O paranın bir kısmını biz bize yeteriz vaziyetleri (!) ile kurtarma çabasına düşmüşüz...

Tamam...

Eyvallah...

Durumlarımız her açıdan çok iyi.

Paraya para demiyoruz ama şu kampanya işinin perde arkası hesabını keşke biraz olsun verebilseniz sayın ve değerli abilerim!”