"Benim ağabeyim işini en iyi şekilde yapmak, yediği ekmeği sonuna kadar hak etmek isterdi. Kimseyi üzmek istemezdi. İyilik yaparken gitti ağabeyim.”

Murat İbin, iki hafta önce kaybettikleri ağabeyi Mehmet Ali’den söz ederken, sesinde insanlığın çektiği acıların ezginliği var.

Ayrımcılığa uğramanın, ekmek uğruna göçmenin ve çalışıp didinmenin ezginliği...

Bir o kadar, emeğiyle geçinip harama el sürmeyenlerin şerefi de var.

İbin Ailesi, Tunceli’nin Pülümür İlçesi’ne bağlı Ağaşenlik Köyü’ndendi. Bugünlerde 90’a merdiven dayamış olan babaları Mustafa, rençperlikle geçinmek artık mümkün olmadığından, eşi Çiçek ve dokuz evladını alıp İstanbul’a göçtü.

Çekmeköy’e bağlı Taşdelen Mahallesi’nde 1998 yılında arsa aldılar.

El ele verip aile apartmanı kurdular.

Para kazandıkça kat çıktılar.

40 yaşındaki Mehmet Ali, liseyi bitirdikten sonra okumadı.

Askerlikten dönünce kargo elemanlığına başladı.

11 yıldır aynı şirkette çalışıyordu.

İşini hep ciddiyetle yaptı.

Bir gün bile kaytardığı görülmedi, Mehmet Ali’nin.

Mehmet Ali İbin


BİR ÇİFT AYAKKABI İÇİN…

Mehmet Ali İbin ve araç sürücüsü arkadaşı Kadir Akbaş, 19 Ekim 2020’de sabah saat 8’de kargo dağıtımına çıktı. Araç, Kirazlıdere Mahallesi’ne girdi.

Mehmet Ali, dağıtım için araçtan inerken, Akbaş’a “Birisi kargo almaya gelebilir” dedi.

Bahsettiği kişi, aynı sokakta oturan 27 yaşındaki Tayfun Şahin’di.

Esnaf olan Şahin, yaklaşık 10 gün önce kız arkadaşı için ayakkabı sipariş etmişti.

Fakat armağanı ulaşmıyordu.

Bu iki adam, adres eksik yazıldığı için telefonda tartışmıştı.

İbin, evrakları teslim etmek üzere sokakta yürürken, Şahin ve iki arkadaşı bindikleri bir araçla kargo aracının yanına geldi.

Akbaş anlatıyor:

“Şahin hal ve hareketlerinden anladığım kadarıyla sinirliydi. Aşağıya indim. Hepimiz beklerken, İbin geldi. İbin, ‘Gelin arkaya, kargoyu teslim edeyim’ dedi. Şahin, yanındaki iki kişi ve ben aracın arka kısmına geçtik. İbin kargoyu ararken; Şahin, ‘Sizde hep bu oluyor. Sürekli sıkıntı çıkıyor’ dedi. İbin ‘Şirketi aramalısınız, ben yazılı adrese teslim ediyorum’ dedi. Şahin, İbin’in üzerine yürüdü. İbin, kendisini korumak için Şahin’i durdurdu. Ben ve iki şahıs araya girip yatıştırmaya çalıştık. İbin, o kargoyu buldu. Şahin’in yanına giderek, ‘Bak üstünde adresi yazmıyor. Ben sana bunu nasıl getireyim?’ dedi. Ardından Şahin, İbin’in kafasına yumruk attı. Ben yumruğun sesini duydum. İbin yumruğun etkisiyle sırt üstü düştü. Ağzı ve kulağından kan geliyordu. Ben şok geçirdim.”

MEHMET ALİ’Yİ SUÇLADI

Yediği yumrukla yere düşen İbin, kafasını asfalta çarptı. Beyin kanaması geçiriyordu.

Kargo sürücüsü Akbaş, 112’i ararken; saldırgan ve iki arkadaşı telaşa kapılarak, asfaltta can çekişen İbin’i araca koyup karga tulumba hastaneye götürdü.

İbin, beş gün sonra hayata veda etti.

Tutuksuz yargılanmak üzere bırakılan Şahin, İbin’in ölümü sonrası mahkemeye davet edildi.

İfadesinde, yanıt hakkını kullanamayacak olan İbin’i suçladı.

İbin’in ilkin telefonda küfrettiğini iddia etti. Yanına gittiğinde, İbin’in agresif davranıp ittiğini ileri sürerek, “Kargoyu teslim ederken, elimi itekleyince refleks olarak vurdum. Geri çekilince ayağı takıldı ve düştü” dedi.

Şahin, şimdi cezaevinde.

Bu esnada, Taşdelen’deki İbin Apartmanı’ndan ilk kez bir cenaze çıktı.

Mehmet Ali’nin, birlikte yaşadığı 90 ve 86 yaşlarındaki annesi ve babası, o günden bu yana Kerbela yasını tutuyor.

Murat İbin, anlatıyor:

“Biz bunları hep televizyonlarda duyardık. ‘Ne kadar doğrudur’ diye şüphe ederdik. Doğruymuş maalesef. Çok cani insanlar varmış gerçekten de... Çok üzgünüz. Ailemizi toparlamaya çalışıyoruz. Fakat çok perişanız.”

Mehmet Ali...

Canı ucuz milyonlarca işçi gibi...

Bir çift ayakkabıdan ötürü hayatını kaybetti.