Aytun Çıray, İYİ Parti’nin en çalışkan birkaç milletvekilinden biridir. Fakat...

Şu particilik, şu menfaat hırsı yok mu? Ülke sevgisini de, memleket aşkını da yok ediyor, partililer, birbirlerinin kuyusunu kazmaya, gözünü oymaya çalışıyorlar...

Çıkar sevdasıyla, kendilerine engel olarak gördükleri yararlı, çalışkan kişileri bile ayak oyunlarıyla harcamaya çalışıyorlar!

Aytun Çıray’ın başına gelen budur!

★★★

İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray, İYİ Parti’nin İkinci Olağan Kurultayı’nda, Teşkilat Başkanı Koray Aydın’ın oyununa geldi. Daha doğrusu gadrine uğradı!

Koray Aydın, etik dışı bir davranışla delegelere Genel İdare Kurulu üyeliği seçiminde “Oy verilmeyecekler” listesi dağıttı...

10 kişilik listede Aytun Çıray da vardı ve “Teşkilat Başkanı istemiyor” diye seçilemedi!

Aslında bu Aytun Çıray’dan çok, İYİ Parti’nin kaybı oldu.

Kötü bir partizanlıktı bu... Koray Aydın, gerçekte kendi partisine kurşun sıkmış oldu! (Bu oyunun Genel Başkan Meral Akşener’in bilgisi dahilinde oynandığını duydum, inşallah doğru değildir!)

Uyarıyorum: Kamuoyuna yansıyan bu tür kirli ayak oyunları İYİ Parti’yi milletin umudu olmaktan çıkarır! Birlik ve beraberliklerini bozmamaları, bindikleri dalı kesmemeleri lâzım! Hırsları, akıllarının ütüne çıkmamalı!

Neyse... Bu ayrı bir konu...

Teşkilat Başkanı Koray Aydın’ın ayıbı kendisine kalsın! Zaman neyin doğru olduğunu gösterecektir.

★★★

Yukarıda da söyledim. Uzun yıllardan beri tanıdığım Aytun Çıray kendisini harcamak isteyenlerden daha yurtsever, daha çalışkandır.

Uğradığı haksızlığa rağmen morali sağlam görünüyor. Partisindeki iç çekişmeler hakkında susmayı tercih ediyor, azmini ve şevkini kaybetmeden çalışmalarını sürdürüyor

★★★

Ülkede milletin paraları çarçur edilmekte ve fakir halkın alın teri, tarikatlara, cemaatlere aktarılmakta... Aytun Çıray bu çarpıklıklarla da mücadele ediyor!

Bazı devlet kurumları tarafından, sivil toplum örgütü ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar olarak gösterilen tarikat ve cemaatlere 6 milyar 216 milyon lira verildiğini açıklayan Aytun Çıray:

“Bu paralar ne oldu? Nerelere harcandı?” diye sordu.

Kime sordu?

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a yöneltti bu soruları!

Aytun Çıray, devlet mekanizmaları içine sızan ya da yerleştirilen tarikat ve cemaatlere aktarılan paralar için “Bu vicdansızlıktır, kabul edilemez” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Aytun Çıray’ın haklı sorularına ne cevap verir, bilemiyoruz... Belki de hiç vermez! Paşa gönlü bilir!

★★★

Ortada gerçekten vahim bir durum var.

Geçmişte “FETÖ’nün siyasi ayağı araştırılsın” diye verilen tüm araştırma önergeleri AKP ve MHP oylarıyla reddedilmişti.

Bütçe çalışmalarında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya sorulan “Menzil tarikatı, Sağlık Bakanlığı’nın içine sızdı mı, sızmadı mı?” şeklindeki sorular da cevapsız kalmıştı.

Anlaşılıyor ki, AKP iktidarı geçmişten ders çıkarmadığı gibi, ders çıkarmayı da düşünmüyor!

★★★

Şimdi koronavirüs salgınının Türkiye ve tüm dünyada zirve yaptığı bir dönemdeyiz.

Salgının, ülkemizin de yaşadığı ekonomik krizi daha da derinleştirdiğini belirten Aytun Çıray’a göre:

Türkiye’de en yoksul ile en zengin arasında 13 kat gelir farkı bulunuyor.

 Ülkede adaletsiz bir gelir dağılımı var!

 Türkiye nüfusunun üçte biri yoksul!

 Kamu kaynakları doğru ve âdil kullanılmıyor!

 Tarikat ve cemaatler devlet kurumları tarafından besleniyor. Son dönemde verilen para 6 milyar 216 milyon lira gibi müthiş bir rakam!

 Eğer kamu kaynakları doğru ve düzgün kullanılmış olsaydı, korona salgınını çok daha ağrısız, sancısız atlatabilirdik!

 Tüm olumsuzlukların sorumlularının kimler olduğu bellidir. Maalesef, ülkeye ve halkımıza yazık ediyorlar!


TEBESSÜM

Azrail nasıl haber verir?


Azrail bir gün dağda kalmış, ıssız, karlı bir dağ başında...

Kim bilir kimin canını almaktan geliyormuş...

Bir fırtına, bir soğuk, bir kar... Derken uzaktan bir ışık görmüş, başlamış oraya doğru koşmaya...

Bir oduncu kulübesiymiş bu... Kapıyı çalıp “Tanrı misafiri” diye içeri girmiş...

Oduncuyla karısı kendisini buyur etmişler, ocak başına geçirmişler, ısıtıp üstünü başını kurulamışlar...

Getirilen sımsıcak çorbayı da afiyetle içmiş...

Sonra başlamış yarenlik...

“Ee hemşehrim, sen kimsin, kimlerdensin?”

Azrail bu... Yalan söylemez, söyleyemez!

“Ben Azrail’im!” demiş birdenbire...

Oduncu fena halde korkmuş, titremeye başlamış...

Azrail onu teselli etmiş:

“Korkma korkma, daha senin sıran gelmedi!”

Oduncu derin bir nefes alarak rahatlamış:

“Ey Azrail, öyleyse senden bir ricam var. Benim canımı almak zamanı gelince, daha önceden haber verir misin?”

“Olur veririm!” demiş Azrail...

Aradan uzun yıllar geçmiş ve bir akşam adamın kapısı çalınmış, yine Azrail!

“Ooo, hoş geldin!”

“Hoş bulduk ama hazırlan sıran geldi!”

Oduncu şaşırmış:

“Söz vermiştin, hani haber verecektin?”

Azrail gülmüş:

“Verdim, verdim... Önce romatizma oldun, sonra belin büküldü, nefes darlığı başladı, gözlerin iyi görmez oldu, birkaç gün komada kaldın, güçlükle iyileştin. Bunların hepsi birer haberdi ama sen anlamadın, ben ne yapayım?”

GÜNÜN SÖZÜ


Tüm insanlarda olduğu gibi, her meselede en kötü hastalık, kafadan başlayan sakatlıktır!