TAVAK Başkanı Prof. Şen, AB’nin Suriyeli sığınmacılar için 2018-2020 yıllarına dönük, her yıl için Türkiye’ye 3’er milyar Euro ödeme taahhüdü olduğunu hatırlatıyor.

Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki Suriyeli mülteci müzakeresini hatırlatıyor; Türkiye Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı  (TAVAK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen.

Şen şunları söylüyor:

AB Karma Parlamentolar Komisyonu’nu çalıştırıp müzakerelere hız vermeliyiz. AB 2018-2020 yılları arasında ödemesi gereken 9 milyar Euro fonu Türkiye’ye yönlendirilmeli.”

18 Mart 2016’da AB ile varılan göçmen anlaşmasıyla belirlenen 6 milyar Euro’luk desteğin, AB projeleri kapsamında ve ancak 5 yılda Türkiye’ye gelmesini de eleştiriyor.

AB taahhüdünün, 3.6 milyon Suriyeli için son üç yılda 3’er milyar Euro ödemeyi kapsadığını belirtiyor.

AB 2021-2027 bütçesinde; 2018, 2019 ve 2020 yılları için Türkiye’ye hiçbir fon öngörmedi.

2021 yılı için ise bütçede Suriyelilere 485 milyon Euro yardım fonu yer aldı.

★★★

Suriye’nin başkenti Şam’da, 11-12 Kasım 2020 tarihlerinde “Uluslararası Mülteci Konferansı”  gerçekleşti.

Şam’daki konferansı izlemek üzere Rusya’dan aralarında üst düzey yöneticiler ve  gazetecilerin de olduğu 3 uçak inmişti.

Konferans öncesi Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad bir telekonferans görüşmesi yaptı.

Associated Press bu görüşmeyi Putin’in, “Suriyeli milyonlarca mültecinin artık eve dönüş yaparak vatanlarını yeniden inşa etmeye başlayabileceği, ülkenin büyük kısmında istikrar oluştuğu” yolundaki ifadeleriyle duyurdu.

TAVAK Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen


Konferansa; Çin ve İran’ın da aralarında olduğu 27 ülke ve 12 uluslararası kuruluş katıldı.

Suriye’de istikrarın henüz sağlanmadığını ileri süren Amerika, Türkiye ve Suudi Arabistan katılımcı listesinde yer almadı.

★★★

Rusya’nın başını çektiği “Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönmesini destekleyen blok” Amerika’nın bölgede petrol kuyularını bekleyen askeri varlığının da sonlanması gerektiğini savunuyor.

★★★

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) verilerine göre, Suriyeli 7.6 milyon mültecinin yüzde 81’i komşu ülkelerde yaşıyor. Ağırlık Türkiye’de...

Türkiye’de 3.6 milyon, Lübnan’da 950 bin, Ürdün’de 700 bin, 500 bin civarında Irak’ta ve 500 bin de Almanya’da Suriyeli mülteci bulunuyor.

★★★

Resmi olarak Türkiye’nin Güneydoğu sınırındaki Suriye yerleşimleri ve Türkiye’de ikamet eden Suriyeliler için 40 milyar dolar harcama yaptığı dile getiriliyorsa da, bu rakamı ikiye katlayan çevreler yok değil.

★★★

Ülkelerini terk eden Suriyeliler artık “sığınmacı” sorunu olmaktan çıkıp, Türkiye’nin demografik haritasında yerlerini alıyor: Bakınız nüfus yapısındaki dinamiklere...

Vehbi Koç’tan bugüne “nüfus planlaması”


TAPV Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Akın, Halk Sağlığı Genel Müdür Yardımcısı Dr. Bekir Keskinkılıç’ın, konferansa “başarı dileklerini” ileten mesajını paylaşarak söze başladı.

Keskinkılıç’ın mesajı önemli, iktidarı temsil ediyor!

★★★

Vehbi Koç 1985 yılında iş insanlarının, akademisyenlerin, iş ve işveren kuruluşlarının desteğini alarak Türkiye Aile Planlaması Vakfı’nı (TAPV) kurmuştu.

2000’lere gelindiğinde nüfus planlamasını “vatan hainliği” olarak gören AKP iktidarı “planlama” lafından hoşlanmadı, vakıf da çalışmalarını “sağlık” alanına odakladı.

Vehbi Koç, vakfın yönetimine Devlet İstatistik Enstitüsü (yeni adı TÜİK) eski başkanlarından  Yaşar Yaşer’i getirmişti.

★★★

Koç Topluluğu, 2000’li yıllarda üreme sağlığı ve kalkınma politikalarını; kadının güçlenmesi ilkesiyle birlikte ele almaya başladı.

Uzun bir dönem de merhum Mustafa Koç’un eşi Caroline Koç TAPV başkanlığını üstlenmişti.

Son iki yıldır vakfın başkanlığını Koç Holding “Aile Ofisi SorumlusuTemel Atay sürdürüyor.

Suriyeli göçmen aileler ortalama 5 çocuklu


Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), pandeminin altı aydan uzun sürmesi durumunda istenmeyen gebeliklerde 7 milyon kadar artış olabileceği tahminini dile getirmişti.

Pandeminin 2021 yılına sarkması; anne ve çocuk sağlığı, kadının güçlenmesi savuculuğu çalışmalarını zorunlu kılıyor.

Türkiye’de kollarını sıvayanlar var...

Suriyeli anne-çocuk


Üreme sağlığının ilk kez 1994 yılında Kahire’de dile getirildiği Birleşmiş Milletler Nüfus ve Kalkınma Konferansı’nın ikincisi, 2019 yılında Nairobi’de yapılmıştı.

UNFPA ve Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV) işbirliğinde oluşturulan Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu (CİSÜ) Şubat 2020’de yeniden savunuculuk çalışmalarına başladı.

CİSU ve TAPV; AB Programı desteğiyle hazırladığı “Pandemi Öncesi ve Sırasında Türkiye’de Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı İzleme Raporu”nu geçtiğimiz günlerde açıklandı.

★★★

Raporun en çarpıcı bölümü Suriyeli kadınlarla ilgili...

Türkiye’de “Geçici Koruma Statüsü” ndeki Suriyeli nüfusun doğurganlık verileri şöyle:

Evli kadın başına ortalama çocuk sayısı 5.3. Bu şu anlama geliyor; 15-49 yaş arası Suriyeli kadınların yaşı ile orantılı olarak çocuk sayısı 7-8’e çıkabiliyor.

Suriyeli kadınlar için ortalama ideal çocuk sayısının 4.1 olduğu belirtilmiş.

★★★

Suriyeli kadınların yüzde 43’ü gebelik önleyici yöntemlere başvuruyor.

Onların da ancak yüzde 24’ü modern koruma yöntemleri uyguluyor.

Yüzde 93’ü; doğum öncesi bir sağlık görevlisinden hizmet almış ve doğumu hastanede gerçekleştirmiş.

Yüzde 89’u da doğum sonrası 41 gün içinde bakım hizmeti almış.

★★★

Göç İdaresi verilerine göre; 16 Aralık 2020 tarihi itibarıyla Türkiye’de kayıtlı Suriyeli sayısı, bir önceki aya göre 4 bin 162 kişi  artarak, toplam  3 milyon 639 bin 572’ye ulaştı.

1 milyon 728 bin 540’ını (yüzde 47.4) 0-18 yaş arası çocuklar oluşturuyor.

0-18 yaş arası çocukların ve kadınların toplamı ise 2 milyon 579 bin 941’e (yüzde 70.8) ulaşmış durumda.

TÜİK -2019 Suriyelilerin yaş ortalamasını 22.2, Türkiye genelini 32.4 olarak açıkladı.

Bir ayda nüfusun 4 binin üzerinde artması, Türkiye’nin demografik yapısında yaşanan değişimin hızını ortaya koyuyor.

Türkiye geneli öteliyor

Türkiye genelinde elde edilen araştırma sonuçlarına gelince...

Modern gebelik önleyici yöntem kullanma oranı son 5 yılda yüzde 47’den yüzde 49’a yükselmiş.

Doğurganlık seviyesi son 15 yılda durağanlaşmış ve doğumlar ileri yaşlara ötelenmiş.

Doğu Anadolu Bölgesi’nde kadın başına ortama 3.2 çocuk düşerken, kuzey bölgelerinde bu sayı 1.6 çocuğa kadar geriliyor.

1993 yılında ortalama 19 olan ilk evlenme yaşı, 2018 yılında 21.4’e; ilk doğum yaşı da 20.8’den, 23.3’e yükselmiş.

15-19 yaş arası evlilik oranı ise yüzde 5 olmuş.