Ayşe Ayşin Işıkgece, geçen haftaya kadar bürokrasinin tepe noktasındaki ender kadın genel müdürlerden biriydi. “Hanımağa” olarak anılan Işıkgece, 2.5 yıldır Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) görevini başarı ile sürdürürken bir terfi daha aldı. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı olarak atandı. 28 yıllık özel sektör tecrübesinden sonra kendi ifadesiyle “50 yaşında askerlik görevi” üstlendi. Işıkgece, SÖZCÜ HaftaSonu’na hayatını, özel sektör deneyimini, bürokrasi yaşantısını anlattı:

GAZETE İLANIYLA İŞE GİRDİM: 25 Ocak 1968’de Ankara’da doğdum. Babam asker, annem öğretmen. GATA’da ikiz kardeşimle birlikte dünyaya geldik. Üç kız kardeşiz, bir yaş büyük ablam var. Üniversiteye gidene kadar Eskişehir’de yaşadık. İkizim ve ben Hacettepe mezunuyuz. İktisat bölümünden mezun olunca iş hayatı için İstanbul’a gittim. 1990’da devlet iştiraki olan GİMA’ya gazete ilanı ile başvurdum. Sınavları kazandım ve GİMA Genel Müdürlüğü’nde 5 yıl araştırma, planlama ve gıda satın alma bölümünde çalıştım. Sonra uluslararası bir şirkette çalışmalıyım diye hedef koydum.

5 YIL KABZIMALLIK YAPTIM: Alman şirketi Metro Grosmarket, gazete ilanıyla eleman arıyordu, mülakatla kabul ettiler. Bir girdim, pir kaldım; 21 yıl çalıştım. 5 yıl da kabzımallık işini üstlendim. Hamileliğim sırasında dahi, 03.00’te hale giderdim. Yönetim Kurulu’nda 4-5 farklı ülkenin insanları vardı. Yabancı dili orada öğrendim. Oğlum yeni doğmuştu, hafta sonları 06:00-08:00 arasında İngilizce ders aldım. 40’lı yaşlarda İngilizce öğrendim.

[caption id="attachment_6213247" align="alignnone" width="1200"] Işıkgece, “Safkan Arap atçılığında bir numarayız” dedi.[/caption]

50 YAŞINDA ASKER OLDUM


İLK KADIN YÖNETİCİ: 50 yaşında, ailemi de İstanbul’da bırakıp bir değişiklik yaptım. Buna askerlik diyorum. Bakanımız Bekir Pakdemirli Bey ile özel sektörden geldiği için tanışıyorduk. TİGEM’in ilk kadın yöneticisi olarak atandım. Bu kurumun başlangıcı Bursa Karacabey’e dayanıyor. 1 milyon dönümlük Karacabey’deki arazi Sultan Orhangazi’nin eşi Nilüfer Hatun’un çeyizi olarak geliyor. Araziyi ordunun at, et, gıda ihtiyacı için kullanmışlar. O zamanki adı da Çiftlikat-ı Hümayun.”

[caption id="attachment_6213248" align="alignnone" width="1200"] Ayşe Işıkgece, TİGEM’de yürütülen hayvancılık projelerini anlattı.[/caption]

GEN BANKASINDA SAKLIYORUZ


EN BÜYÜK ÇİFTLİK: 1984’te TİGEM ismini aldı. 17 çiftlikte, 3.2 milyon dekar arazi var. Türkiye’nin en büyük kamu çiftçisi... Hayvancılık ve bitkisel üretim yapılıyor. 63 çeşit ıslah edilmiş, son derece verimli hububat ve yem bitkileri tohumu üretiliyor. 1103 çeşit tohum toplandı. Gen bankasına saklandı. 37’si tescillenip dağıtılacak. Vatandaşımız, Ayaş domatesini, Kandıra biberini bahçesinde, balkonunda üretebilecek.

SAFKAN ARAP ATI: TİGEM’de ikinci görev üstün vasıflı damızlık hayvan üretilmesi. Küçükbaşta 12 ırkta, büyükbaşta 5 ırkta hayvanlarımızı üstün vasıflı olarak çoğalttık. Akbaş ve Kangal köpekleri bu ülkeye haiz, çok önemli köpek cinsleri. Safkan Arap atçılığında dünyada açık ara bir numarayız. Geçen sene 800 bin liraya satılan at oldu. Ortalama 136 bin liraya satılıyor.

[caption id="attachment_6213249" align="alignnone" width="1200"] Işıkgece, “11 çeşit koyunumuz var. Hepsi yerli ve milli” dedi.[/caption]

HAYVAN VARLIĞIMIZ ARTTI, KURUMU UZUN YILLAR SONRA KÂRA GEÇIRDIK


“Büyükbaşta 2010 yılında hayvan varlığımız 17 bin baş iken 2020 yılında 30 bin başa ulaştı. Türkiye’nin bir numaralı boğa spermi üreticisiyiz. Malatya Sultansuyu işletmemizde 20 tane genomik boğamız var. Küçükbaşta 2010 yılında 103 bin baş iken 210 bin başa çıkardık. 11 çeşit koyunumuz var. Hepsi yerli ve milli. Ceylanpınar Çiftliği 1.6 milyon dekar ile dünyanın tek parça en büyük çiftliği... Asya Ceylanından küçükbaşa kadar birçok hayvan çeşidi var. 100 bin İvesi cinsi koyun var. TİGEM uzun yıllar sonra kâra geçti. 2019’da 20.8 milyon olan kârlılık, 2020’de 50 milyona geldi.”