Çiftçinin son dönemde isyanı şu cümlede özetleniyor: “... Gübre fiyatları uçtu, üretemiyoruz, ithalat hız kesmiyor...” Veriler de çiftçiyi haklı çıkarıyor. Nasıl mı?

Şimdi durum tespitiyle başlayalım:

Türkiye en temel gıda maddemiz olan buğdayda son 20 yıldan beri, üreticinin para kazanamadığı için ekiliş alanlarını azaltmasına rağmen, yaklaşık 20 milyon ton üretim yapmakta. 2021 yılı hasadı öncesinde Türkiye ciddi bir kuraklıkla karşılaşmış ve buğday rekoltesi TÜİK tahminlerine göre; 4 milyon ton azalarak 16.5 milyon ton olarak gerçekleşti. Gerçekte bu rakamın 15.5 milyon ton olduğu ifade edilmekte.

Okan Gaytancıoğlu


Durum tespitine devam edelim:

Aslında Türkiye başta buğday olmak üzere birçok üründe kendine yeterli olabilecekken, AKP’li yıllarda uygulanan tarım politikaları neticesinde net ithalatçı konuma geldi. Hatta buğdayda ithalat rekorları kırılarak 2019 ve 2020 yılında her yıl 2.5 milyar doları başka ülkelere ödemiştir. Bu ithalata gerekçe olarak da “buğday ithal edip un ihraç ediyoruz” söylemi iktidar tarafından dillendirildi. Pandemiden önce dünya piyasalarında bir ton buğday 150 dolardan işlem görürken, salgınla birlikte gıdaya ve özellikle buğdaya olan talep arttı. Dünya buğday fiyatları 360-370 dolarlara çıktı. Bu artışlardan başta Rusya olmak üzere bazı ülkeler ciddi kazançlar elde etmiş. Türkiye gibi kendine yeterli olması gerekirken ithalatçı bir ülke durumuna düşen ülkelerin ithalat faturaları ise kabardı.

Peki, Türkiye buğdayda neden ithalatçı konuma geldi?

“Buğday ithalat bedeli 4 milyar dolara çıkacak”


İlk önce bilgi... Dahilde İşleme Rejimi: İhraç ürünleri üretmek için gerekli olan ve dışarıdan ithal edilen, bu yüzden de ithali gümrük vergisine tabi ara mallara ya da girdilere gümrük muafiyeti getiren bir ihracatı teşvik sistemi.

Devam edelim...

CHP Edirne Milletvekili ve aynı zamanda Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Okan Gaytancıoğlu’yla konuştum. İlk tespiti şu oldu: “... Dâhilde İşleme Rejimi kapsamında ‘ekmeklik ve makarnalık buğdayı ithal ediyoruz un ve makarna ihraç ediyoruz’ uygulaması ve söylemi, pandemiyle birlikte çöktü, bir zamanlar kendi durum buğdayını işleyerek dünyaya makarna satan Türkiye karnını doyurmak için Amerika ve Meksika’nın durum buğdayına muhtaç haline getirildi. Aslında Dahilde İşleme Rejimi ihracatçıya sağlanan önemli bir avantaj olmasına rağmen kötü amaçlı kullanıldı ve 2003 yılından itibaren yaklaşık 45 bin firmaya usulsüzlükler nedeniyle ceza verildi. Bir not da şu: Yılda 2-2,5 milyar dolarlık buğday ithalatı yapılarak 800 milyon -1 milyar dolarlık un ihracatı ekonomik teorilere aykırıdır.”

Burada devreye rakamlar giriyor.

Söz; tarım uzmanı Gaytancıoğlu’da: “... 2019 ve 2020 yılında yapılan ithalata ödenen döviz miktarı her yıl 2.5 milyar dolar olarak gerçekleşmiş, ancak 2021’de dövizin artmasıyla buğday ithalat bedelimizin 4 milyar doları aşacağı tahmin edilmektedir. AKP’li yıllarda uygulanan tarım politikalarının yetersizliği sonucu köyden kente göç hızlanmış, birçok çiftçi evini barkını, tarlasını terk etmiş ve bunun sonucunda sadece buğday ekilen alanlar 25 milyon dekar azalmıştır.”

Gübresiz buğday ekimi...


Çiftçinin ‘isyan’ etmekte haklı olduğunu ifade eden Okan Gaytancıoğlu, “Ekonomideki kötü yönetim, artan enerji ve gıda fiyatları, buğdaya olan talep hem dünya buğday fiyatlarını hem de gübre üretiminde ham madde olan doğalgazın fiyatını arttırdığı için 2022 yılı için hasat edilecek buğdayın ekilişini zora soktu” dedi ve devam etti:

“... Geçen yıl tonu bin 800 lira olan ve ülkemizde en çok kullanılan üre gübresi yüzde 780 artarak 14 bin liraya çıktı. Şimdiden 2022 yılı üretimini tehdit eder hale geldi. Gübrenin yanında mazot ve ilaç fiyatlarındaki artışlar da enflasyonun çok çok üzerinde. Gübre kullanan çiftçi adeta cezalandırıldı, arada birileri kat kat paralar kazanırken AKP seyretti. Türkiye’nin en çok buğday ekimi yapılan bölgelerinden olan Trakya, Marmara, Konya ve Güneydoğudan elde edilen bilgilere göre üreticilerin yüzde 80’i ya az gübreyle ya gereken gübrenin yarısıyla ya da tamamen gübresiz buğday ekimi yaptı. Uzmanlar gübrenin verime en az yüzde 40-50 katkı sağladığını ifade ettiklerine göre az gübre kullanarak ya da gübresiz ekim yaparak Türkiye 2022 yılında ciddi bir üretim açığı verecek. Tahminen Türkiye 2022 hasadında 12-13 milyon ton buğday üretecek. Bu nedenle gübrede mutlaka sübvansiyon yapılması gerekmektedir. Bu sübvansiyon tüm gübre çeşitleri için en az yüzde 50 olmalıdır.”

“Gübre fiyatının artışına karşılık devletin sübvansiyon yapması gerekir”


Peki dünya gübre artışına karşı nasıl önlemler aldı? Örneğin... Hindistan çiftçilerin gübre tedariki için 758 milyon dolarlık ek bir sübvansiyon paketi açıkladı. Rusya gübre fiyatlarını sabitledi. Gübre ihracatçısı olan Çin ihracatını sınırlandırdı. Peki Türkiye? CHP’li Gaytancıoğlu’nun verdiği rakamlar ürkütücü: “... Bundan 5 ay önce yani 2021 buğday hasadı başlamadan Tarım Bakanlığı gümrük vergilerini sıfırlamış ve ithalata başlayarak adeta kendi çiftçimizi ithal buğdaya karşı rekabete sokmuştur. Uzun yıllardır görülmeyen aşırı bir kuraklık yaşanmasına rağmen TMO tarafından düşük bir fiyat olan ton başına 2 bin 250 TL fiyatla üreticiden satın alınan buğday, Rusya ve Ukrayna’dan o aylardaki kur hesabıyla 3 bin 343 liraya alınarak çiftçimiz mağdur edilmiştir. Şu anda buğday fiyatları ton başına 5 bin lira civarındadır.”

SONUÇ: Bir zamanlar kendi kendine yeterli olan Türkiye işlenebilir tarım topraklarının varlığı bakımından dünyada ilk sıralarda yer almasına rağmen üretmiyor. Peki çözüm ne? Okan Gaytancıoğlu şu önerileri yaptı: “... Gübre fiyatının artışına karşılık devletçe sübvansiyon yapılması gibi önlemlere yeni bir tarım politikasının eklenmesiyle Türkiye bulunduğu coğrafyada kendine yeterli hatta ihracatçı bir konuma gelir. Bu yanlış tarım ve ekonomi politikaları sürdürülür, tarıma gerekli destekler verilmez, çiftçiye sübvansiyonlar yapılmaz ise önümüzdeki yıl ekmek fiyatları en az 6 lira olur.”