Bu tartışmalar işin “belge”, “paralel” yönü... Bir de ideolojik yönü var!
Örneğin... Grup Aksiyon...
İslamcı gençliğin dinlediği ‘protest’ gruplardan. Yayınladıkları albümde yer alan TÜGVA Marşı’nın sözlerine bakalım: “... Allah’a söz veren mücahitleriz/Hak yola baş koyan koç yiğitleriz/Resulun izinde biz neferleriz, gönüller fetheden alperenleriz. Biz, biz, biz TÜGVA’lıyız biz, kutlu bir davaya sevdalıyız biz. Ümmetin ümidi TÜGVA’lıyız biz.”
Bitmedi...
Salondaki resim
Hafta sonu medyaya yansıdı... TÜGVA’lıların düzenlenen bir toplantıda ‘Komando Andı’nın sözlerini değiştirerek okuduğu görüntüler sosyal medyada gündem oldu. Paylaşılan görüntüde “Biz TÜGVA erleri” diyen grubun, “Ben Türk komandosuyum” yerine “Ben TÜGVA’lıyım” diyerek ant içtiği, tekbir getirdiği görüldü. Ant içilirken bir görüntü de tartışıldı. Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslim) lideri Hasan El Benna’nın resmi salona asılıydı.
1919’lara dönelim...
Birinci Dünya Savaşı sırasından İngilizlere destek veren Mısır’da halk gıda yokluğuna karşı ayaklandı, grevler başladı... İngiliz askerler protesto edildi. Yüzlerce Mısırlı kadın-erkek öldürüldü! 1922’de İngiliz devleti Mısır’dan çekilmek zorunda kaldı. İktidarı 1924 yılında ele geçiren Vafd Partisi milliyetçi duruşuyla İngiliz sömürgeciliğine karşı çıktı. 23 Temmuz 1952’ye kadar iktidarda kaldı... Cemal Abdünnasır liderliğinde 23 Temmuz 1952 tarihinde iktidarı ele geçiren milliyetçi subaylar Vafd’ı tasfiye etti.
Bu arada... TÜGVA’nın kitaplarını okuttuğu, vakıf içi derslerde kılavuz ilan ettiği bir isim harekete geçti. İslam düşünürü ve öğretmen Hasan el Benna... 1928 yılında, Müslüman Kardeşler örgütünü (İhvan-ı Müslümin) kurdu. Müslüman Kardeşler, 1930’lu ve 40’lı yıllarda hızla büyüyerek İslamcı bir siyasal harekete dönüştü. El-Benna, pan-İslamizm kuramı eşliğinde, Müslüman toprakların bağımsızlığını ve İslami bir düzeni savunuyordu. Yaşanan tüm sorunların ilacı olarak, laik ve Batılı düşüncenin ve kültürün etkilerinden arınmış, şeriatın tam uygulandığı bir İslami devlet ve toplum modelinin hayata geçirilmesi gerektiğini ileri sürüyordu. Anti-emperyalist görünümlü... Halifeliği kaldıran Kemalist Türkiye’nin yerini almayı hedefleyen çizgiyle örgütleniyordu. İkinci Dünya Savaşı, Nazi işbirliği, İngilizlerin himayesine giriş ve sonra da CIA’yla buluşma... Uzun uzun anlatmaya gerek yok. Müslüman Kardeşler’in anti-komünist çizgide nasıl savrulduğunu tarihçiler ve araştırmacılar anlattı!
Damat CIA’yla buluştu
Örneğin...
Amerikalı tarihçi William Engdhal...
“Tanrıların Gazabı/Kaybolan Hegemanoyna (Kaynak Yayınları) kitabının 81’inci sayfasından 121’e kadar okuyun... Ya da CIA ajanı Ruzi Nazar’ın anılarını, Enver Altaylı’yı ya da Ian Johnson’un “Münih’te Bir Cami”sini...
Tarihçi William Engdhal’ın şu tespiti çarpıcı:
“... Sürgündeki birçok Müslüman Kardeşler üyesi CIA’nın yardımıyla Suudi Arabistan’a getirilirken Hasan el Benna’nın damadı ve ideolojik mirasçısı Said Ramazan 1950’lerin başında ABD istihbatarıyla görüşmek, Başkan Eisenhower’la el sıkışıp kişisel bir görüşme yapmak ve uğursuz ve ölümcül işbirliği haline gelecek olan işbirliklerini görüşmek üzere Princeton’a davet edildi.”
Bugüne gelelim.
Ocak 2017 TÜGVA Faaliyet Bülteni’nden okuyalım: Vakfımızın mütevelli heyeti üyesi Salih Eğridere, ‘Hasan El Benna’ ve ‘TÜGVA Bilinci’ adlı konferanslarında kimliğimize, kuruluş gayemize ve hedeflerimize değindi.
22 Şubat 2018... TÜGVA’nın sorusuna bakalım: “... Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Akif Ersoy, Hasan El Benna, Malcolm X, Aliya İzzetbegoviç ve niceleri... Dünyanın dört bir yanında İslam davası için fikir çilesini, sürgünü, sevdiklerini kaybetmeyi, hatta şehadeti göze almış, öncü şahsiyetleri ne kadar tanıyoruz?”
SONUÇ: Mesele sadece TÜGVA’nın kadrolaşması değil. Mesele hangi öğretiyi savunduğu?