Orta saha, savunma ağırlıklı mücadeleci ve deneyimli oyunculardan kuruluydu. Sergen Yalçın, az pozisyon verip, savaşmayı düşünmüştü. Atiba, Mehmet Topal, Josef... Bu oyuncuların üretim gücü sıfır oldu. Ghezzal kayboldu. Kenan silindi. Rıdvan çok acemi kaldı. Welinton ve Montero uyumsuzluğu, tatsız bir şaka gibi olunca, daha ilk yarı bitmeden gemi kayalara vurdu. Ne yazık ki facia oldu. Devre, daha çabuk bitsin diye düşündüm. Beş olacaktı, daha ilk yarıda...

Paulinho’nun direkten dönen topu ve Sporting’in kaçırdığı fırsatlar... Savunma anlayışı ile oynamak da sanattır. Bıkmadan, usanmadan çalışılması gerekir. Larin, fark açılmamışken golü atsa, maç başka dengeye giderdi. Sporting Lizbon, maalesef antrenman maçı gibi oynadı çoğu bölümde... Özellikle Şampiyonlar Ligi’nde, futbolumuzun bitik görüntüsü hemen ortaya çıkıyor. Arada uçurum var. Dördüncü golü de çok çabuk yedi Beşiktaş...

Bokstaki gibi imkan olsa, Sergen Yalçın havluyu atıp, maçı bitirirdi herhalde...

Bence, Beşiktaş’ta en büyük tehlike, sanki sezonun son haftalarını oynayan umursamaz futbolcular topluluğu... Bu olayı, Sergen Yalçın’ın mutlaka çözmesi lazım.

Mağlubiyete alışan futbolcularla bu iş zor gider.