Basın İlan Kurumu (BİK), özellikle muhalif olarak gördüğü gazetelere her fırsatta resmi ilan ambargosu uyguluyor. Yaşadığımı anlatayım: Trabzon milletvekilinin eşinin bürokraside hızla yükselişini yazmışım. 100 bin liralık tazminat davası açıldı, yerel mahkeme, “Hayır, yazılanlar doğrudur, bir suç yoktur” dedi. İstinaf da “kararın yerinde olduğuna” hükmetti. Basın Konseyi’ne şikayette bulunuldu, Konsey, gazetecilik kuralları içinde haberin yazıldığı, kimseye hakaret ve iftira edilmediği sonucuna vardı. Ama Basın İlan Kurumu, 4 gün gazetemizin resmi ilanını kesti.

Milletvekilinin eşinin yükselişini yazmayalım mı? Bu ülkenin gençleri kamuya girebilmek için sınavlara katılırken, birilerinin çocuklarının, yakınlarının sınava katılmadan nasıl devlete girdikleri ve nasıl yükseldiklerini yazmayalım mı? Yani, vatandaşın hakkını, hukukunu korumayalım mı? Basın İlan Kurumu’nun bize yaşattığı olay, “Korumayın, haksız yükselmişse bile yazmayın” anlamına geliyor. Vallahi ben gerçekleri yazmaya devam edeceğim. İleride bize ceza verenler haksızlığa uğrarsa onları da yazacağım.

YAZAMIYOR, KONUŞAMIYOR

Anadolu’nun bazı illerinde belediye başkanının haberlerinin gazetelerde, televizyonlarda yayımlanması için ihaleler açılıyor, tekliflerde belediye haberinin kaç televizyonda, gazetede yayımlanacağı bile yer alıyor. Bazı illerimizde, gazetelerin sahipleri, yönetici ve bazı yazarlarına “Danışman” diye maaş ödeniyor. O gazetelerde, o başkanın aleyhine haber yayımlanabilir mi? O televizyonlarda aleyhinde konuşulabilir mi? Anadolu’da çoğu kapanma ile karşı karşıya olan gazeteler birleşiyor. Örneğin Kayseri’de 12 yerel gazete tek gazeteye dönüştü.

Zorluklara rağmen ayakta durmaya çaba gösteren, ilçesinde, ilinde inatla mesleğin gereklerini yerine getirmeye çaba gösteren meslektaşlarımız, gazete sahipleri var. Ama onlar da ayakta zor duruyor. Her gelişme, yerel basına darbe indiriyor. Anadolu’nun kimisi Cumhuriyetimizle yaşıt olan gazeteleri ya kapanıyor, ya el değiştiriyor, ya da kağıt baskıdan çıkıyor.

İLANDAN PAY ALIYORLAR

Ülkede yatırımlar azaldığı için yerel basını ayakta tutan resmi ilanlar da azaldı. Resmi ilanların yayınlanması 2020 yılının kasım ayı öncesinde valilik ve kaymakamlıklar aracılığı ile yapılıyorken, 1 Kasım 2020’den itibaren Basın İlan Kurumu şubelerine geçti. Cumhurbaşkanlığı’na sunulan bir rapordan sorunları aktarıyorum:

 -Kesilen tüm resmi ilan ve resmi reklam faturalarından BİK, yüzde 15 pay alıyor. Valilik ve kaymakamlıkların aracılık ettiği dönemde herhangi bir kesinti yapılmıyordu.

-Asgarî yüzölçümü arttı. Buna göre 6 sayfa çıkan gazeteler sayfa sayısını artıracak ve 8 sayfa olarak yayımlanacak.

-Kadroda en az 4 fikir işçisi çalıştırma koşulu varken bu sayı 6’ya çıkıyor.

- Gazetelerin en az satışı 200’den 400’e çıkarılıyor.

-Gazetelerin tali bayi dağıtımı (market, bakkal gibi satış noktası) kabul edilmiyor, tek olan ulusal dağıtım şirketi ile anlaşma yapılması isteniyor.

-Bağlı bulundukları değişik illerdeki Basın İlan Kurumu şubelerine her gün kargo ile gazete gönderiliyor.

ABONELİKLER DE KESİLDİ

-Faturalarda yapılan yüzde 15’lik BİK kesintisi uygulanmaya başlandı. Personel ve sayfa sayısı gibi bazı yükümlülükler ise 1 Kasım 2022 tarihi itibarıyla yürürlüğe girecek. Anadolu basını için adım atılmazsa çok sayıda gazetenin kapısına kilit vurulacak, yüzlerce insan işsiz kalacak.

- Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan tasarruf tedbirleri doğrultusunda, resmi kurum ve kuruluşların gazete aboneliği, reklam ve duyuru ilanlarında kısıtlamaya gidildi,  gazete aboneliklerini sonlandırıldı.

-Özel gün ve haftalar için (resmi ve dini bayramlar vb.) verilen kutlama, teşekkür ve taziye ilanları da bu tedbirler kapsamında yasaklandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cumartesi-pazar günü Marmaris’te yerel gazete ve televizyoncuları dinleyecek. CHP’nin yerel basının sorunlarını dinlemesi, el atması haber alma özgürlüğü açısından da önemli.

Yeni çıkan kitaplar


-Yekta Güngör Özden: Kıymetli hukukçu, SÖZCÜ yazarı ağabeyimiz Yekta Güngör Özden’in, 31’inci şiir kitabı “Çınar” yayımlandı. Özden, kitabının ilk sayfasına, “Bu kitabın tüm yayın hakları Yekta Güngör Özden’e aittir. Armağandır. Parayla satılmaz” notunu düşmüş. Özden’in duygu yüklü şiir kitabını kendisinden edinebilirsiniz.

-Fethi Yılmaz: Meslektaşımız Fethi Yılmaz’ın geniş bir araştırmayı, çalışmayı gerektiren, tarikatların cinayet dosyalarını araladığı ve belgelerle desteklediği “Katli Vacip” kitabı, Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıktı. “Katli Vacip”lerin arkasına saklanmış gerçekler, kitapta anlatılıyor.

- Gürbüz Evren: Kanal B TV’de ilgiyle izlenen “Bekleme Odası” programını 17 yıldır sunan, Bütün Dünya Dergisi’nin yazarlığını yürüten, yurt dışında değişik araştırmaları olan meslektaşımız Gürbüz Evren, Girit göçmeni Nilüfer Erbil’in ailesinin yaşadıklarını, kuşaktan kuşağa aktarılan öykülerini Pankuş Yayınları’ndan çıkan “Girit’i Kaybetmenin Bitmeyen Acısı” kitabında topladı.


Yalan değil hepsi gerçek


Muğla’nın Marmaris ilçesinde 300’e yakın yerel gazeteci 15-17 Ekim tarihleri arasında mesleki sorunlarını görüşmek üzere bir araya geliyor. Gazete ve televizyonların yöneticileri, muhabirleri içlerini dökecek, sorunlarına çözüm bulunmasını isteyecek. Biliyoruz ki yerel basın çok ciddi sorunlarla karşı karşıya. Gazetecilerin ortak bildirisi, CHP’nin seçim bildirgesinde de yer alacak.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan, gazeteci kökenli milletvekilleri Atilla Sertel, Utku Çakırözer, eski milletvekili Eren Erdem de o toplantıda bulunacak. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da toplantının son gününde gazetecilerin sorularını cevaplandıracak.

İLGİNÇ HABERLER

Bazıları “Taşra gazetesi” diye küçümser ama Anadolu basınında yolsuzluklar, partizanlıklar, birbirinden ilginç haberler de yayımlanıyor. Bursa’da yayımlanan Yeni Dönem gazetesi yazarı Lale Akasoy da, belgeli ve de ilginç sağlık haberleriyle, yorumlarıyla Bursa’da ses getiren işlere imzasını atıyor.

Gazetesinde “Yalan değil, hepsi gerçek” başlıklı yazısı da o ilginç gerçeklerden birisiydi. Eğer, resmi hastane kayıtlarını görmemiş, incelememiş olsam ben de “Lale Hanım amma da atmış” derdim. O zaman Lale Akasoy’un yazısından da sağlık dünyasında, acil servislerde doktorların nelerle uğraştığına bakalım. İşte o yazı:

Hani derler ya!

Cehalet en büyük düşmandır diye...

Bugün paylaşacağım yazı da aynen öyle...

Alın size örnekler...

Seç seç beğen...

Hangisini yazsam ki acaba?

Kimi gerçek, kimi uydurma!

Uydurma derken, ben uydurmadım tabii ki...

Hastaların uydurması bu!

Anlayacağınız milletçe kafayı yemiş durumdayız!

★★★

Bir kamu hastanesinin acil servisine son 24 saat içinde başvuran hastaların şikayetlerinden bazıları:

-Başı ağrıyor gibi ama ağrımıyormuş!

-Halay çekerken sol omuzu çıkmış, oturtmuş!

-Kulağına soğan cücüğü kaçmış!

-Evde perdeler üstüne geliyormuş!

-Allah tarafından çarpılmış!

-2 haftalık gebe, çocuğunun oğlak burcu olmasını istemiyor, kürtaj için başvurmuş!

-Cinler tarafından kovalanırken, ayağını burkmuş!

-Kulağına sarımsak kaçmış!

-Sinirlenmiş!

-Evcil hayvanına antibiyotik yazdırmak için gelmiş!

-Acıkınca çok sinirleniyormuş!

-Sırtını kaşırken kolunu incitmiş!

-9 kase sütlü tatlı yemiş, mide bulantısı, kramp, baş dönmesi varmış!

-Tırnaklarına parlatıcı süren hasta, tırnaklarda kızarma nedeni ile gelmiş, oje sildirilmiş ve ojeye bağlı olduğu görülmüş!

-Ayak baş parmağını pet şişeye sıkıştırmış!

-10 gündür saçları yolunuyormuş gibi hissediyormuş!

-Maske takamaz raporu istiyormuş!

-Leylek yavrusu kulağını ısırmış!

Ve daha neler neler...

Yazılan şikayetler uzayıp gidiyor...

Şaka değil!” dedim ya!

Vallahi hepsi gerçek!



★★★

Acile başvuran söz konusu bu hasta şikayetlerini okurken ağlasam mı gülsem mi ne yapacağımı bilemedim inan!

Pes!

Eminim sizde okurken hem gülüyor, hem de düşünüyorsunuzdur...

Aslında bu belgeler toplumca ruh sağlığımızın nasıl bir halde olduğunun da bir kanıtı...

Ne ara geldik biz bu hale?

★★★

Daha önce okuduğum bir kamuoyu araştırma şirketinin yaptığı araştırma geldi aklıma.

Anket şirketi Dünya Ekonomik Formu için 30 ülkede 21 bin kişiyle bir anket çalışması yapmış. Yapılan çalışmaların sonuçları koronavirüs döneminde en çok Türkiye’de yaşayanların ruh ve akıl sağlığının bozulduğunu ortaya koymuş...

Allah’ım sen aklımıza mukayyet ol!

★★★

Acil servislerin neden bu kadar yoğun olduğu da böylece ortaya çıkmış oldu.

Ama söz konusu bu şikayetler akıl alır gibi değil!

Birilerinden duymuş olsak, “Hadi canım uydurma!” veya “Mümkün değil, şaka yapıyorsunuz herhalde!” şeklinde yanıt verirdik ama...

Maalesef hepsi gerçek...

Kulağa niçin soğan cücüğü, sarımsak sokarlar...

Anlayan varsa gelsin beriye...

Ya 2 aylık hamile kadının şikayetine ne demeli!

Çocuğunun Oğlak burcu olmasını istemiyormuş.

Tarihleri o burca denk geldiğinden dolayı kürtaj için hastaneye gelmiş utanmaz kadın!

İnanılır gibi değil!

Aslında yazılacak, söylenecek o kadar çok cümleleri saklıyorum ki içimde neyse...

Sözün bittiği yerdeyim...

Buyurun siz yorumlayın bu olup bitenleri...

Lale Akasoy’un yazısı burada bitiyor. Bunları yorumlama sırası da sizde...