Akaryakıt istasyonlarının önünde şu günlerde her daim araç kuyruğu var. Dolar yükseliyor, akaryakıt fiyatı da yükseliyor. Geçen Cumartesi günü motorin, İstanbul’da 11.51 TL, Malatya’da 11.68 TL, Van’da 11.83 TL oldu. Çiftçinin traktörde kullandığı motorinin fiyatı 11 TL’yi geçti. Dün yine büyük bir zam geldi. Akaryakıt fiyatlarının artması ile başta tarım olmak üzere bütün sektörler zor günler geçiriyor. Fiyatlar gün içinde bile değişiyor.

Karasularının kullanım hakkı Türkiye’ye ait olan Taşoz Adası’ndan Yunanistan günlük 4 bin varil petrol çıkarıyor. Çıkaran da, kullanan da Yunanistan. Üstelik bunun için hiçbir engelle de karşılaşmıyor. Oysa, geçmişte o adada olanlar için Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplanmış, bildiri yayımlamış, Yunanistan ise petrol çıkarmaya hemen son vermişti.



11 KUYU ÇALIŞTIRIYORLAR

Yunan Enerji Şirketi Energean, 2009’da Taşoz adası Türk Karasuları’nda petrol arama ve sondaj çalışmalarına başladı. Yunan Energean Petrol Şirketinin ortakları arasında Kerogen Capital isimli İsrail şirketi de bulunuyor. Sondaj çalışmalarından olumlu sonuç alan Yunanistan, 2015’de, Taşoz Adası’nın 4.32 Mil (8 km) kuzey batısında yani 6 millik Türk Karasuları içinde petrol buldu. Aynı yıl Taşoz Adası Türk karasularında 4 kuyu açan Yunanistan, günümüzde kuyu sayısını 11’e çıkardı.

Bu kuyulardan günde 4 bin varil petrol çıkarılıyor. Konuyu yakından bilen eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, belgeleri önümüze serip şunları anlattı:

“Bölgede, Türkiye’ye ait 111 milyon varil petrol rezervi var. Türk Karasuları’ndaki petrol kuyularını 6.5 yıldır işleten Yunanistan ve İsrail bugüne kadar 10 milyon varil petrolümüzü çaldı, çalmaya da devam ediyor. Oysa, Türkiye ile Yunanistan arasında 11 Kasım 1976’da imzalanan Bern Mutabakatı’na göre; Yunanistan, kendi karasularının ötesinde petrol ve doğalgaz arayamaz ve çıkaramaz.”

1987 YILINDA YAŞANAN KRİZ

Yunanistan, 1987 yılında, Bern Mutabakatı’nı ihlal ederek kendi karasularının ötesinde Taşoz Adası Türk Karasuları’nda petrol arama ve sondaj çalışmaları başlattı. MGK, 25 Mart 1987’de, Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in başkanlığında toplandı, Yunanistan’ın emrivakilerine karşı MGK Genel Sekreterliği Taşoz kriziyle ilgili bildiri yayımladı. Ama aynı MGK, günümüzde sitesinden o bildiriyi kaldırdı ve erişim engeli getirdi.

MGK toplantısı sonrasında aynı gün Bakanlar Kurulu toplandı. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) Kuzey Ege Adaları Türk Kıta Sahanlığı’nda petrol arama ruhsatı verdi. Türk Deniz Kuvvetleri’ne ait savaş gemileri, Yunanistan’ın petrol arama ve sondaj çalışmalarını engellemek amacıyla  Taşoz Adası’na gönderildi.

MGK ÖNEMLİ BİR KARAR ALDI

TPAO’ya, Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, İpsara ve Bozbaba adalarının Türk Kıta Sahanlığı’nda petrol arama yetkisi veren Bakanlar Kurulu Kararı ve petrol arama ruhsat sahaları krokisi 26 Mart 1987’de Resmi Gazetede yayımlandı.

Yunanistan’ın Taşoz Adası Türk Karasuları’nda petrol arama ve sondaj çalışmalarına devam etmesi halinde birlikler havadan yapılacak idari intikal ile Kuzey Ege adalarına girecek, Yunanistan’ın adaları kullanma yetkisine son verilecekti. 1987 Taşoz Krizi’nde Necdet Üruğ Genelkurmay Başkanı, Necip Torumtay da İkinci Başkan olarak görev yapıyordu. Üruğ ve Torumtay Türk Savaş Gemilerini Taşoz’a göndererek Yunanistan’ı engelledi.

Turgut Özal hükümetinin kararlı tutumu karşısında Yunanistan, adaları kullanım hakkını kaybetmemek için petrol arama ve sondaj çalışmalarını durdurdu. Yunanistan, Bern Mutabakatı’na uydu.  Ama bugün durum çok farklı.

HUKUKİ STATÜSÜ

İkinci Balkan Savaşı’ndan sonra Londra’da düzenlenen Süfera Konferansı’nda Altı Büyük Devletin (Almanya, Avusturya-Macaristan, İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya), Ege adaları konusundaki ortak kararı, 13 Şubat 1914’te Yunanistan’a, 14 Şubat 1914’te de Osmanlı Devleti’ne birer nota ile bildirildi. Karara göre, Gökçeada, Bozcaada ve Meis Adası Türkiye’ye iade edildi. Yunan işgalindeki diğer Ege adaları ise silahlandırmamak ve askeri amaçlarla kullanmamak şartıyla Yunanistan’a bırakıldı. Yunanistan’a, adaların egemenliği değil, sadece ‘kullanma hakkı’ yani ‘zilyetlik hakkı’ verildi.

1923 Lozan Antlaşması’nın 12. maddesi ile 13 Şubat 1914 tarihli Altı Büyük Devlet Kararı bir kez daha teyit edildi. Yunanistan’a, Kuzey Ege Adaları’nın egemenliği değil, sadece kullanma hakkı yani zilyetlik  hakkı verildiği vurgulandı.

Yetkililerin gerilere gidip, Taşoz Adası karasularımızla ilgili MGK kararını, hükümetin o günlerde verdiği direktifi, Resmi Gazetede yayımlanan petrol arama ruhsatını incelemeleri gerekmiyor mu? Kendi insanımız akaryakıt fiyatlarının yüksekliğinden yakınırken, günde 4 bin varil petrolümüzün çalınmasına daha ne kadar seyirci kalınacak?

Adaların silahlandırılmasına, 19 adamızın işgal edilmesi karşısında sessizliğimiz devam ederse, petrolümüz gitmiş çok mu?