Vossische Zeitung...

Alman basının “amiral gemisi” idi. Gazetenin yayın çizgisi liberaldi. A. Hitler’e mesafeliydi.

Yıl, 1932.

Almanya’da cumhurbaşkanlığı seçimi vardı.

Gazete mealen şöyle başlık attı:

-“Hitler muhtar bile olamaz!”

Konu şuydu:

Hitler, Avusturya vatandaşıydı. Fakat, 7 Nisan 1925 tarihinde Avusturya vatandaşlığından ayrıldı. Göç ettiği Almanya’da yedi yıl vatansız yaşadı.

Ne zaman cumhurbaşkanlığı adaylığı gündeme geldi; Alman vatandaşı olmak için girişim başlattı.

Münih polis merkezi avukatı Wilhelm Frick ilk başvuruyu yaptı; sonuç alamadı. İkinci adım atıldı:

Nazi üyesi Dietrich Klagges, Braunschweig eyaleti Eğitim Bakanı idi. Hitler’i Braunschweig Üniversitesi’nin (“Politika ve Organik Sosyoloji” alanında uydurma doçentlik) kadrosuna alarak vatandaşlık almasını sağlamak istedi. Başaramadı. Ardından... İçişleri Bakanlığı maiyet memurluğu kadrosuna aldırdığı Hitler’in Alman vatandaşı olmasını sağladı. Tarih: 25 Şubat 1932 idi...

Buna göz yuman Hitler’in solu yok edeceğine inanan -aralarında Yahudilerin de olduğu- Alman zenginleri idi.

Evet... Hitler’in Alman vatandaşı olmasının bugün yıldönümü...

MAOCULUKTAN FAŞİSTLİGE


“Muhtar bile seçilemeyecek” iken Alman vatandaşı olmasına izin verilen Hitler’in iktidara geldikten sonra neler yaptığını biliyorsunuz. Zaten konum dün değil, bugün...

Önce birini tanıştırmak istiyorum:

Jörg Baberowski (d. 1961)...

Alman tarihçi. Humboldt Üniversitesinde Doğu Avrupa Tarihi profesörü.

Öğrenciliği yıllarında Maocu idi ve Batı Almanya Komünist Birliği’ne katıldı.

Rusya-Sovyetler Birliği tarihi ve “Stalin rejimi” konusunda akademik çalışmalar yaptı.

Nazizm ve Stalinizm karşılaştırması yapan Alman tarihçi Ernst Nolte (1923-2016) etkisine girdi.

Nolte, Almanların holokost/Yahudi soykırımı için özel suçu hak etmediğini ileri süren akademisyendi. Ona göre, “Hitler’in Yahudilere soykırımı mantıksal olarak tutarlı” idi! Çünkü, “Hitler modernizm düşmanıydı!”

Şunu bile yazdı: “Bolşevik Yahudiler de Sovyetlerdeki Gulag kamplarından sorumludur!”

Baberowski bu kervana katıldı:

-“Hitler psikopat ve gaddar değildi. İnsanların yanında Yahudilerin imhası hakkında konuşmasını bile istemiyordu. Ama Stalin, ölüm listelerini imzalamaktan memnun kaldı. O acımasızdı. O bir psikopattı...”

Yavaş yavaş konunun özüne geleyim.

Yıl, 2016.

Bremen Üniversitesi öğrenci komitesi (AStA), yayınladığı bildiriyle “ırkçı” olarak nitelendirdiği Baberowski’yi şiddeti yücelttiği için kınadı.

Baberowski öğrencileri dava etti.

Köln Bölge Mahkemesi, Baberowski’nin “ırkçı” olarak etiketlemenin yasa dışı olduğuna karar verdi! Tartışma alevlendi... Örneğin:

Bremen Üniversitesi Avrupa Hukuku ve Politika Merkezi Başkanı Prof. Andreas Fischer-Lescano, öğrencileri desteklediğini yazdı.

Muhafazakar gazete Die Welt, “Baberowski, Almanya’nın Stalinizm konusunda önde gelen uzmanı olduğu için solcu gruplar tarafından nefret figürü haline getiriliyor.”

Tartışmalar halen sürerken bu ay başında/3 Şubat’ta Almanya’da ilginç gelişme yaşandı...

İADEYİ İTİBAR


70 Alman akademisyen 3 Şubat’ta “Akademik Özgürlük Ağı” kurdu.

Kurucular kendilerini, “görüşleri - fikirleri marjinalleştirilmiş ve ahlâki olarak kısıtlanmış, zulüm gören bir azınlık” olarak tasvir etti. “Akademik özgürlük kısıtlamalarından” şikâyet ediyorlardı...

İşin özünde Ağ, benzeri görülmemiş Nazi suçlarını sahte “akademik özgürlük” bayrağı altında meşrulaştırmak için kurulmuştu...

Solcular bu kuruluşun adını “Adolf Hitler’in İtibarını İade Etme Ağı” olarak değiştirdi. İsmin verilmesinin sebebi, Ağ’ın önde gelen akademisyenlerinde birinin Jörg Baberowski olmasıydı! Onursal üyeleri ise Ernst Nolte idi...

Liberal-sol gazete Süddeutsche Zeitung, “Ağ’ın kuruluşu, ana akım medyada son aylarda akademi dünyasındaki neredeyse tüm diğer siyasi olaylardan daha çok kabul gördü” diye yazdı.

Hitler’in itibarının iadesi için çabalayan bu Ağ’ın merkez medyadan hiç eleştiri almamasını nasıl yorumlamak lazım? Nazilerden bu yana ilk kez Alman siyasetinde önemli rol oynayan faşist AfD partisi okuyucularından mı çekiniyorlar?

Keza: Hitler’in Alman egemen seçkinler arasında birçok hayranının olduğu sır değil; belki güçlü zenginleri korumak istiyorlar!

Almanya nereye savruluyor?

Almanya’dan Fransa’ya faşistlerin Avrupa’da güçlerini artırmasını hiç tartışmıyoruz.

Neoliberalizm çökünce dünya egemenleri, sola karşı yine otoriter ve faşist yönetim biçimlerine  açık biçimde yöneliyor. Hitler hortlatılıyor...

Yani:

İhtiyaç duyduklarında “muhtar” seçtiriyorlar...

İşlerine yaramayınca “diktatör” ilan ediyorlar...

Tekrar gereksinim duyduklarında iadeyi itibarda bulunmaktan çekinmiyorlar...

Batı ikiyüzlüdür, kanmayın.