CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Öztrak, daha önce tazminat kararına hükmedilen Man Adası davalarının Yargıtay tarafından bozulmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunarak, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İspatlanırsa cumhurbaşkanlığını bırakırım” sözlerini hatırlattı ve istifa çağrısında bulundu.

image small

Öztrak, şöyle konuştu:

* Genel başkanımız bundan 4,5 yıl önce saray efradının yakınlarının vergi cenneti Man Adası’ndaki bir şirket üzerinden Türkiye’de vergi ödemeden gerçekleştirdikleri milyonlarca liralık para alışverişlerini belgelerle ortaya koymuştu. Bu belgelerin muhattabı, genel başkanımızın ortaya koyduğu belgelere ‘Bir tomar kağıt’ dedi.

* Ardından da sarf ettiği, ‘İspat ettiğin anda cumhurbaşkanlığını bırakırım’ sözleri hâlâ orta yerde duruyor. Yargıtay, genel başkanımızın açıkladığı belgelerle ilgili hem ilgili bankanın hem de MASAK’ın yazılarına dikkat çekerek genel başkanımızın açıklamalarının olgusal temele dayandığını tescil etti.

* Genel başkanımızın açıklamalarında kamu yararı bulunduğuna hükmetti. Şimdi ‘İspat ettiğin anda cumhurbaşkanlığını bırakırım’ sözünün sahibinin, sözünün eri olmasını, sözünün gereğini yapmasını bekliyoruz.

EKMEK KUPONU TEPKİSİ: SARAY, KINADIĞI HER ŞEYLE SINANDI VE HER DEFASINDA KAYBETTİ

Öztrak, konuşmasında SÖZCÜ’nün de manşetinden duyurduğu Gaziantep’te Büyükşehir Belediyesi tarafından 126 bin dar gelirli aileye aylık 150 ekmeği 1 TL indirimli olarak, 2 lira 50 kuruş yerine 1 lira elli kuruşa satın alabilmelerini sağlayacak indirim kuponları dağıtılmasına da değindi.

Öztrak, bu konuda şöyle konuştu:

* Son olarak belediyelerinde ucuz ekmek karnesi dağıtmaya başladılar. 2. Dünya Savaşı’nda dünya açlıktan kırılırken, ülkeyi savaşa sokmamak için direnen, o yoklukta ekmek karnesi dağıtmak zorunda kalan İsmet Paşa’yı yıllarca dillerine dolayanların belediyeleri, şimdi vatandaşa ekmek karnesi dağıtıyor.

* Saray, kınadığı her şeyle sınandı ve her defasında da kaybetti. Bugün bu ülekde savaş mı var? Hayır. Savaş Ukrayna’da. Ambargolar Rusya’ya uygulanıyor. Ama kıtlık ve ekmek karnesi Türkiye’de. Buna ‘Allahın sopası yok’ denmez de ne denir?

image small

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak'ın bugün Genel Merkez’de düzenlediği basın toplantısından öne çıkanlar şöyle:

"TÜİK’E GÖRE İŞSİZLİK AZALIYOR AMA İŞ KUYRUKLARI SÜRÜYOR"

* "TÜİK “İşsizlik azalıyor” diyor. Adıyaman’da 19 kişinin alınacağı temizlik kadrosuna 17 bin, Şanlıurfa’da 60 kişilik temizlik kadrosuna 53 bin yurttaşımız başvuruyor. Niğde’de üniversite hastanesi, 78 işçi alacağım diyor, 13 binden fazla başvuru yapıyor.

* Erzurum’da Şehir Hastanesine 241 işçi alınacak deniyor, 49 bin yurttaşımız kapılara yığılıyor. Hükümetin başı ne kadar, “İşsizlik azalıyor” derse desin, TÜİK rakamları ne kadar eğilip bükülürse bükülsün, işsizlik milletimizin canını çok kötü yakıyor.

"ÇİFTÇİYE ANANI AL GİT DERSEN AYÇİÇEK YAĞI DA 200 LİRAYI GÖRÜR"

* Bu bereketli topraklarda, insanlarımız artık açlıkla sınanıyor. Domatesin kilosu 20 lira, patatesin tazesi 11, küçüğü 19 lirayı buldu. Biber sadece tadıyla değil, fiyatıyla da acı… Markette sivri biberin kilosu 40 liradan başlıyor. 5 litrelik ayçiçek yağı 150-200 lira. Çiftçiye doğru dürüst destek vermezseniz, derdini çözmeye çalışacağına, “Ananı da al git” diye kovalarsanız, ayçiçek yağı da raflarda elbette 200 lirayı görür.

* Hayat pahalılığı, umutları, hayalleri bitiriyor. Bu ülkenin geleceği gençler, kendi geleceklerini başka ülkelerde arıyor. Hukuk okumuş Sivaslı bir genç kızımız, Avrupa’da getir-götür işi yapıyor. Ama Türkiye’ye dönmek istemiyor. Nasıl dönsün? Bugün bu ülkenin gençleri için, çalışıp bir ev, bir araba almak artık hayal oldu. Geçtik ev almayı, ev kiralamak bile kâbus. Kiralar son bir yılda; İstanbul’da yüzde 112, Ankara’da yüzde 107 arttı.

"DERT, TASA BU ÜLKENİN VATANDAŞINA"

* Ama dert tasa pahalılık bu ülkenin vatandaşına… Başka ülkelerin vatandaşları, bu ülkede evleri ucuz ucuz kapatıyor.Çünkü onların paraları değerli. Sınırlarımız Peşaver gibi, perfore oldu. Herkes elini kolunu sallayarak ülkemize geliyor.

* Ankara’da kırmızı ışıklarda kâğıt mendil, su satan kaçaklar vaka-i adiyeden oldu. IŞİD militanları ülkede fidye tahsil ediyor. Gün geçmiyor ki sığınmacıların sosyal medyadaki paylaşımları, milletimizin sinirlerini germesin. Ama Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan, AK Parti Genel Başkanı ve onun atama İçişleri Bakanı, bu kadar göçe rağmen ülkede “Huzur ve güvenden” bahsediyor.

İKİ YIL İÇİNDE SURİYELİLERİ GÖNDERECEĞİZ

* Tekrarlıyoruz: Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının ikinci yılında, ülkemizdeki Suriyeli sığınmacı sorununu bitireceğiz. Suriye  yönetimiyle masaya oturacağız. Güvenliklerini sağlayacağız, sığınmacıları ülkelerine göndereceğiz.

"TIR ŞOFÖRLERİMİZ KAPIDA BEKLİYOR"

* Hep diyoruz: Sarayda yaşayanlar milletin halini görmüyor. Sesini duymuyor.  Milletimizin her derdine ilgisizler. TIR şoförlerimiz, Rusya’yla Gürcistan arasındaki VladikavkazSınır Kapısı’nda 45 gündür bekletiliyor.

* 1000 TIR yani 1000 şoförümüz sınırda perişan. Ama Saray’dan tık yok. Bu insanlar, ne yer, ne içer? Oralı bile değiller. Dışişleri Bakanlığı’na çağrıda bulunuyoruz. Bu insanlarımızı görün, seslerini duyun. Bu sorunu biran evvel çözün.

ARTIK EKONOMİDE LASTİK YAMA TUTMUYOR

* 2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dedikleri, bir kişinin dediği dedik, çaldığı düdük ucube bir rejime geçtiler. Yaptıkları hatalarla ekonominin lastiğini patlattılar. Patlattıkları lastiğe de yama yaptılar. Yama üstüne yama artık lastik yama tutmayınca da, ekonomiyi açık piyasa ekonomisi olmaktan çıkardılar, kumanda ekonomisine dönüştürdüler.

* Önce “Tanzim satış” dediler, insanları üç kuruş ucuz patates, soğan için kışın soğuğunda kuyruğa diktiler. Tutmadı. Ardından, “Tarım Kredi marketlerinde ucuzluk var” dediler. Bu marketlerde de fiyatların, diğer marketlerle aynı olduğu ortaya çıktı. O söyledikleri de tutmadı. “Et ve Süt Kurumu’nun marketlerinde indirim var” dediler. Millet kapılara yığıldı, “Kuyruk olmasın diye” et fiyatlarını artırdılar. O da tutmadı.

"NARH GEÇİCİ ÇÖZÜM, ASLOLAN ÜRETİM"

* Şimdi de, 20 temel ihtiyaç malzemesine narh koymayı, tavan fiyat getirmeyi konuşuyorlarmış. Vatandaşın rahat etmesi için enflasyon altında ezilmemesi için atılacak her “akıllıca” adımın yanında olacağız.

* Ama, Sarayın yanlış politikaları nedeniyle arşa çıkan, mazot, gübre, yem maliyetleri nedeniyle çiftçi tarlasını ekemiyorsa, üretici hayvanını besleyemiyorsa,kesmeye gönderiyorsa, üretim yoksa, narh sadece geçici bir çözümdür. Üretim artmıyorsa, narh konan mal bir süre sonra tezgâh altına iner. Karaborsa olur. Altını çizerek söylüyoruz, ucuzluk sopayla değil, üreterek olur.

"FİNANS PİYASALARINDA ALINAN SATILAN HER ŞEY SARAY KONTROLÜNDE"

* Sadece mal ve hizmet piyasasında değil, mali piyasalarda da,adım adım taş devrine dönüyoruz. Saray buralarda da hata üstüne hata yapıyor. Yama üstüne yama yapıştırıyor. Basınç arttıkça da önce faturayı Hazineye  yıkıyor, sonra da milletimize kesiyor. Finans piyasalarında, alınan satılan her şey artık sarayın kontrolüne geçti. Fiyatlar gerçek olmaktan çıktı.

"EKONOMİYİ DE BİLMİYORLAR TARİHİ DE"

* Saray ekonomiyi bilmediği gibi, tarihi de bilmiyor. Rahmetli Özal’ın Dövize Çevrilebilir Mevduatlar için söylediği: “İnşallah  gençlerimiz bundan ders alır, bir daha böyle hesapsız kitapsız hatalar yaparak, gelecek nesilleri zor taşınan bir yük altına sokmaz.” Sözlerini bunlar bilmiyor, hatırlamıyor ya da unuttu.

"1 KURUŞ ÇIKMAYACAK DEDİLER 11,7 MİLYAR LİRA ÇIKTI"

* Nebati Bakan, “Hazine’den tek kuruş çıkmayacak” demişti. Ama bir çeşit DÇM olan, Kur Korumalı Mevduatın yükü yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Kur Korumalı Mevduatlar için, daha üçüncü ayda bütçeden 11 milyar 700 milyon lira ödeme yapılmış. Şimdi buna vazgeçtikleri vergi gelirleri de dâhil değil. Normal bir ülkede, bir Bakan “Kasadan tek kuruş çıkmayacak” dedikten 3 ay sonra, kasadan 11 milyar 700 milyon lira çıkarsa, o bakan o koltukta bir dakika dahi oturmaz. Ya da oturtulmaz. Ama Saray ve şürekâsında nerede o irade, nerede o idrak…

"İHRACATÇININ REKABET GÜCÜNE BİR DARBE DAHA"

* Finansal piyasalarda, alışveriş serbestisinin bittiğinin bir başka örneği: Önce ihracatçılarımıza ülkeye getirdikleri dövizin yüzde 25’ini, Merkez Bankası’na zorunlu olarak devret dediler. Yetmedi, bu oranı Pazartesinden itibaren yüzde 40’a çıkaracaklarmış. Turizmcilerin döviz gelirleri de sırada… İhracatçımızın üretim ve ihracat yaparken dövize ihtiyacı var. Bu düzenlemeyle, ihracatçı, yaptığı ihracattan elde ettiği döviz gelirinin yüzde 40’ını Merkez Bankası’na verecek.

* Sonra ihtiyacı olan dövizi, kur hiç değişmese bile, bankaya ilave bir komisyon ödeyerek alacak. Durduk yerde ihracatçının üzerine, yeni bir işlem maliyeti yüklüyorlar. İhracatçımızın rekabet gücüne, elektrik, gaz faturalarıyla zaten darbe  vurmuşlardı şimdi bir de buradan darbe vuruyorlar.  Cehaletin bu kadarı özel bir gayret gerektirir.

"BUNLAR GEÇMİŞTE KRİZE GÖTÜREN HATALAR"

* Enflasyonu hortlattılar. Hala para basarak, kredi dağıtmanın peşindeler. Şimdi belli firmalara, Merkez Bankasından yüzde 9 faizle, 150 milyarlık kredi dağıtacaklarmış. 150 milyar liralık kredi kimlere dağıtılacak? Bu ucuz kredileri kimler almayı hak edecek, buna kim karar verecek? Bu kaynak tahsisine kim karar verecek? Yine birilerinin servetine servet katacaklar? Buna benzer politikalar 1960’dan beri uygulandı. Yeni bir şey yok.

* Para basarak kredi dağıtmanın, ekonominin işleyişini ve kaynak tahsisini bozduğu, enflasyonu azdırdığı defalarca görüldü.  Ama tarihten ders almayı bilmiyorlar. “Faiz sebep, enflasyon sonuç” safsatasını ispatlamak adına, hem döviz kurunu, hem de faizi aynı anda kontrol edebileceklerini sanıyorlar, uğraşıyoruz yaparız diye.

* “Çakma ekonomistler” değil, gerçek ekonomistler bunun mümkün olmadığını, bunun yol açtığı basıncın, ya faizi, ya da döviz kurunu, ya da ikisini birden patlatacağını biliyorlar. Türkiye bunun acı sonuçlarını geçmişte tecrübe etti. 1994’te ülkeyi yönetenler dövizi tutup, faizin üzerine baskı kurmaya çalıştı. Sonuç felaket oldu.

* 1994 yılının Nisan  ayında hem döviz kuru, hem de faiz patladı. Ekonomi IMF kapısına düştü. Yine 1999’da bu defa IMF ile bir program imzalandı ve program 1 Dolar + 0,77 Euro’dan oluşan sepetin TL karşılığını, bir yıl boyunca günlük olarak belirledi ve o patika üzerinden götürmeye karar verdi bunu da ilan etti. 2000 yılı boyunca faizi tutup, döviz kuru kontrol edilmeye çalışıldı. Ama sonuç yine hüsran oldu. Önce 2000 yılının Kasım ayında faiz uçtu gitti.

* Ardından 2001 yılının Şubat ayında, hem döviz kuru, hem de faiz o güne kadar görülmedik seviyelere ulaştı. Sonunda dalgalı kur rejimine geçildi. Dalgalı kur rejimi uzunca bir süre ekonominin sigortası oldu.

"GEÇMİŞTEN YARIM HİSSE BİLE KAPMADILAR"

* Ama şimdi gizli, örtük, kontrollü kur rejimine geçildi. Böylece bu sigortayı devreden çıkarttılar. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif’in dediği gibi, “Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?” Tüm bu acı tecrübeler ortada iken, geçmişten yarım hisse bile kapmayanlar, 2018’den bu yana ekonomimize, adeta bir deli gömleği giydirmeye çalışıyorlar.

* 2019 Mahalli İdare Seçimleri öncesinde, hem faizi hem de döviz kurunu aynı anda tutabilmek için, döviz rezervlerini, Merkez Bankası’nın arka kapısından cayır cayır sattılar. Dibi delik kovaya su boşalttılar.Sonra Damat, “at izi it izine karıştı” dedi çekti gitti. 128 milyar dolar rezerv, yok yere tüketildi. Bugün Merkez Bankası kasasında kendine ait tek bir sent yok. 8 Nisan 2022 tarihi itibariyle, Merkez Bankası’nın döviz kasası, 44 milyar 700 milyon dolar net açık veriyor.

"FAİZ NAS, KARAR PAS, EKONOMİ PASPAS"

* Geçtiğimiz yılın Ağustos ayının başında Erdoğan çıktı: “Ağustosla birlikte enflasyonda düşüşü göreceğiz. Bundan böyle enflasyonun daha yukarı çıkması mümkün değil. Faiz oranlarında da düşüşe geçiyoruz, yüksek faiz yok. Çünkü yüksek faiz, bize yüksek enflasyonu getirecektir" dedi. O gün enflasyon yüzde 19’du, politika faizi de yine yüzde 19’du. Bu sözlerden sonra talimatla faizleri 5 puan indirdi.

* Bugün enflasyon ne kadar? Resmi rakamlarla yüzde 61. ENAG’ın rakamlarıyla yüzde 143. “Faiz indirmek nassın gereği” diyen “Faiz sebep, enflasyon sonuç” iddiasını ortaya atan, bu iddiasına gerçekten güveniyorsa, söylediklerine de inanıyorsa, rekor kıran enflasyon rakamlarına bakıp, “Demek ki yüzde 14 faiz de çok” der. Ardından da faizi indirir. Ama dört aydır faiz aynı yerde duruyor, bu iddiaları ortaya atanda da tık yok. Faiz nas. Kararlar pas. Ekonomimiz oldu paspas.

"HALK DÜŞMANI ENFLASYONUN İPLERİNİ BİLEREK SALDILAR"

* Nastı, pastı derken, paramız pul oldu. Satın alma gücü kalmadı. “Paranın itibarı milletin itibarıdır” diyerek işbaşına geldiler. Ama en başta paranın itibarını koruyacak kurumun itibarını, üç paralık ettiler. Nebati Bakan çıktı; “Merkez Bankası faizini önemsizleştirdik” dedi. En büyük halk düşmanı olan enflasyonun dizginlerini, bilerek, isteyerek serbest bıraktılar.

* Ciddi akademisyenlerimiz araştırmış, yüzde 61 seviyesine çıkan enflasyonun, dörtte biri, yani 15 puanının yurt dışından kaynaklı olduğunu bulmuş. Geriye kalan 46 puan ise, tamamen yerli, milli  saray imalatı, saray mamulü. Yani bugün yaşadığımız bu yıkımın müsebbibi, dışarıda değil, içeride. Sarayında keyifle oturuyor.

"ARPACIYA BORÇ EDEN AHIRINI TEZ SATAR"

* Enflasyona sebep olanlar, enflasyonla mücadele edemez. Edemiyorlar da zaten… Atalarımızın güzel bir sözü var: “Arpacıya borç eden, ahırını tez satar.” Bugün Türkiye ekonomisinin hali de tam bu… Son 20 yılda ekonomiyi borçkolik  yaptılar. Borç bulamadıklarında, ekonomimiz krize giriyor. Taşıma su olmadan, değirmen dönmüyor.

* Geçtiğimiz Ağustos ayından bu yana devletin borç stoku, 853 milyar lira artarak, 2 trilyon 948 milyara çıktı. Sebep; toplam kamu borcunun yüzde 66’sı döviz cinsinden! Sarayın yanlış politikaları sonucunda, döviz patlayınca, borç da patladı. Akıllı bir hükümetin yapmayacağı ne varsa, hepsini saray yaptı.

"BU SEÇİM TARİHE GEÇECEK"

* Bu seçim, sadece beceriksiz bir hükümetin sandıkta tasfiyesi değildir. Bu seçim daha da önemlisi milletimizin parasını pul eden, cebini boşaltan, beceriksiz bir otokrat rejimin, milletimiz tarafından sandıkta tasfiyesini gerçekleştiren, tarihi bir seçim olacaktır.

* Milletimizin Kurtuluş Savaşında, emperyalizme karşı yazdığı destan, tarihin sayfalarına, altın harflerle nasıl geçtiyse, milletimizin bu seçimlerde göstereceği karar ve irade de, dünya demokrasi tarihinin sayfalarına, altın harflerle geçecektir. Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında, sarayın bozduğunu, biz düzelteceğiz.

* Sarayın hortlattığı hayat pahalılığını, biz bitireceğiz. Sarayın işsiz bıraktığı insanlarımızı, biz iş sahibi yapacağız. Sarayın yıktığını, biz yeniden inşa edeceğiz. 20 yılda bu milletten çalınanları biz yerine koyacağız. Kayıpları telafi edeceğiz. Sarayın bölüp parçaladığı milletimizi biz barıştıracağız. Saray çok üzdü, biz milletimizin yüzünü güldüreceğiz.

"DOĞAN GÜNE MERHABA, KARANLIĞA ELVEDA"

* Biz milletimize güveniyoruz. Biz kendimize güveniyoruz. Yeni Kadrolarla, Yeni Kurumlarla, Yeni Kurallarla ülkemizi ayağa kaldıracağız. Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılının şafağında, “Doğan güne merhaba, karanlığa güle güle” demek için, biz hazırız. Milletimiz hazır.

ERDOĞAN'IN SÖZLERİNE YANIT VERDİ

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Ülkemizde herkes can ve mal güvenliğine sahiptir. İsteyen herkesin çalışacak işi vardır” sözlerini değerlendiren Öztrak, "Yani hep söylüyorum, saray milletin halini görmüyor, milleti unuttu. Biraz önce ifade ettim Adıyaman’da 19 kişilik kadroya 17 bin kişi başvuruyorsa, Şanlıurfa’da 60 kişilik kadroya 53 bin yurttaşımız başvuruyorsa, Niğde’de hastanede açılan 78 kişilik işe 13 binden fazla vatandaşımız başvuruyorsa, Erzurum’da şehir hastanesinde 241 kişilik işe 49 bin vatandaşımız başvuruyorsa bu ülkede iş arayan herkes iş bulabiliyor nasıl deniyor ben anlamıyorum. Bu ülkede iş arayan herkes iş buluyorsa Mart ayında İŞKUR’da kayıtlı işsiz sayısı sadece tek bir ayda 500 bin kişi artarak 3 milyon 635 bin kişiye nasıl ulaşıyor? Yani bu insanlar eğlence olsun diye mi İŞKUR’a başvuruyorlar? Bu lafları ancak millete dürbünün tersiyle bakanlar söyler" şeklinde konuştu.

[old_news_related_template title="İmamoğlu'ndan esprili seçim diyaloğu" desc="Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Tarihi Yarımada’da bir dizi incelemede bulundu. Yenilenecek Eminönü Meydanı’nın 2023 yılının haziran ayında açılmasının planlandığını söyleyen İmamoğlu “Yalnız riskli bir tarih, seçim falan filan ne yaparız bilmiyorum” dedi. Heyette bulunan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay “Haziran seçim ayı, mayısta halledin de haziranda bitsin” karşılığını verdi. " image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2022/04/16/iecrop/diyalog_16_9_1650121651.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/imamoglundan-esprili-secim-diyalogu-7079111/"]