İYİ Parti Grup toplantısında Ispartalı kiraz üreticisi Murat Çerçinli konuştu. Çerçinli yanında getirdiği Uluborlu kirazlarını Akşener’e hediye etti. Çerçinli çiftçinin çok zor durumda olduğunu belirterek ‘’Atatürk’ün ‘milletin efendisi’ dediği bizler, nefes alamaz hale geldik. Ey üretici kardeşim, Saray rejiminden kurtulmak istiyorsan örgütlenmelisin. Ayağa kalk, başını eğme. Verdik yetkiyi, gördük Hanya’yı Konya’yı’’ dedi.

‘’Toprağımızı işleyemez hale geldik. Mazot ve gübre fiyatları yüzde 400 arttı. Gübre vermeden toprağını ekenler, süt hayvanlarını kesenler var. Tarımsal üretimden vazgeçenlerin sayısı her gün artıyor’’ diyen Çerçinli şunları söyledi:

Kiraz üreticisi Murat Çerçinli, grup toplantısına gelirken bir kutu kiraz götürdü. Akşener, bir çift kirazdan kulağına küpe yaptı.


NAZIM HİKMET DİZELERİ

‘’Konya Ovası kadar Hollanda bir yılda 130 milyar dolar tarım ürünü ihraç ederken, dört mevsim olan ülkemizde tarım ürünü ihracatı 25-30 milyar dolar kadardır. Hükümet kendi çiftçisini desteklemesi gerekirken şekerden ayçiçeğine, buğdaydan samana kadar her ürünü ithal ederek üreticiyi batırıyor. Bizler kan ağlarken, ithal ettiğimiz ülkelerin çiftçileri bayram ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı ‘Bu kardeşinize yetkiyi verin’ dedi, milletçe yetkiyi verdik. Geldiğimiz nokta Hanya’yı da Konya’yı da gördüğümüz noktadır. Ağlamanın, sızlamanın gereği yok. Ey üretici kardeşim, akılla bilimle yönetilen çağdaş, uygar biri olmak istiyorsan örgütlen. Bu Saray rejiminden kurtulmak istiyorsan örgütlen. Ayağa kalk, başını eğme yukarı kaldır. Korkma, sesin de daha gür çıksın’’

Çerçinli sözlerini Nazım Hikmet’in “Açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak, kabahat senin demeye de dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin, canım kardeşim” dizelerini okuyarak tamamladı. Nazım Hikmet’in, ‘Dünyanın en tuhaf mahluku’ adlı şiiri şöyle:
Akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.

Serçe gibisin kardeşim, serçenin telaşı içindesin.

Midye gibisin kardeşim, midye gibi kapalı, rahat.

Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.

Bir değil, beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef.

Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını sürüye katılıverirsin hemen ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.

Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içinde olup deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.

Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende.

Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak

Kabahat senin, demeğe de dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin, canım kardeşim.