Fenerbahçe, dün gece 3 puandan çok, Dinamo Kiev'den Şampiyonlar Ligi'ndeki hayal kırıklığının rövanşını almak için maça çıktı. Oyuncular da baskılı, istekli ve tempolu futbolla bunu sahaya yansıtmayı başardı. Dinamo Kiev ise, futbola ihanet eden bir psikolojiyle sahadaydı. Son maçta yaşanan hadiseleri kaşımaya niyetli oldukları, yaptıkları faullerden ve tribünleri kışkırtmaya çalışmalarından belliydi. Elbette çekişmeli maçlarda bazen tansiyon yüksek olabilir. Ancak Kiev'li oyuncular işi çirkinleştirmek için her şeyi denedi.

Ancak Fenerbahçe bu tuzağa düşmedi ve futbol içinde kalmayı başardı. Her ne kadar akan oyunda parmakla gösterilecek bir hücum geliştirilemese de, Alex de Souza'dan beri duran top konusunda kısırlaşan Fenerbahçe'nin yavaş yavaş bu konuyu çözdüğünü görüyoruz. Neredeyse her maçta farklı bir duran top taktiği yapılıyor. Bunun meyvesini de, kule savunmacılarıyla alıyor.

İkinci yarının başında dinamizmini kaybeden Fenerbahçe için tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Jesus o sırada İrfan Can, Valencia ve Batshuayi'i ısınmaya yolladı. Ama oyuna almakta biraz gecikince beraberlik golü geldi. Altay Bayındır kendisine yakışmayacak bir golü yese de, birkaç dakika sonra yaptığı kurtarışla mental gücünü ortaya koydu. Geçmişten gelen travmaların çoğunu çözen Jesus, kaleyi bulan ilk şutun gol olması durumuna da el atmalı. Bu tarz gollerin mental olarak verdiği hasar, skorborda yansımasından daha ağır olabiliyor.

Oyuncu değişikliklerinden sonra Fenerbahçe biraz hareketlenir gibi oldu. Ancak beraberlik golünden sonra Kiev, yine oyunu oynatmamaya ve Kadıköy'ü tahrik etmeye çalıştı. Cezayı 90+2'de Batshuayi kesti. Kiev'le Şampiyonlar Ligi eşleşmesinde turu atlamak Fenerbahçe'nin hakkıydı. Geç de olsa adalet yerini buldu.

Bazen tek bir dokunuşuyla, bazen tek bir vücut hareketiyle kalitesinden kesitler sunan Joao Pedro, uyum sürecini atlattıktan sonra hücum gücünü başka bir seviyeye çıkartacağının sinyallerini verdi. Rossi hep eleştiriliyor ama mücadele etmekten hiç vazgeçmiyor. Crespo ise yanında kim oynarsa oynasın, takımın dinamosu olmaya devam etti. Gustavo Henrique kötü başladığı Fenerbahçe macerasına, Kiev maçındaki 1 gol, 1 asistle beyaz bir sayfa açtı.

Böylesine yoğun fikstürde, hem bol rotasyon yapıp hem de yüksek tempolu bir futbol oynarken inişler ve çıkışlar olması doğal. Bundan sonra da olacaktır. Ama asıl mesele düştüğün yerden tekrar kalkabilmekte. Son Kiev eşleşmesinden sonra Kadıköy'de galibiyet harici her sonuç travmanın büyümesine yol açabilirdi. Ancak Jesus'un öğrencileri bir şekilde bu işin üstesinden geldi.

Dipnot: Kadıköy'deki zeminin kötü olduğuna çok nadir rastlanır. Ancak dün özellikle korner köşelerinin olduğu bölgelerden adeta toprak sıçrıyordu. Bu durum futbolcularda adale sakatlıklarına yol açar. Üstelik bu sıkışık fikstürde, kasları yorgun futbolcular için en istenmeyen zemin budur. Fenerbahçe yönetimi buna çözüm bulmazsa, ilerleyen haftalarda çok üzülür.