Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, İstanbul’da sanayicilerle buluştuğunda
bazı iş insanlarının bankalardan düşük faizle TL kredisi alıp, o parayla döviz satın aldığını, “korkunç” derecede stokçuluk yaptığını iddia etmiş ve büyük tepki çekmişti.

O buluşmadan kısa süre sonra, yani geçen salı günü de “benim stokçulukla ilgili bir ima ya da suçlamam olmadı” diyerek çark etmişti.

Yıllardır gazetecilik yapan biri olarak söylemeliyim ki siyasetçiler ve üst düzey yöneticiler için bir yanlış yaptıklarında “ben öyle yapmamıştım, ben öyle söylememiştim” diyerek
çark etmek gayet sıradan bir iştir.

Kavcıoğlu’nun Ankara’da TOBB Başkanı Rifat Hisarcıoğlu’yla katıldığı sektör temsilcileri toplantısında attığı bu geri adımın perde arkasına baktım. İlginç bilgilere ulaştım.

★★★

Toplantının Kavcıoğlu ve Hisarcıklıoğlu’nun konuşmalarının bulunduğu basına açık kısmı bittikten sonra sektör temsilcileriyle kapalı bir toplantı yapılmış.

Orada söz alan bir sektör temsilcisi, sözlerine “Sayın Başkan konuşmanız çok iyiydi. Hayranlıkla dinledim” diye başlamış.

Bu sözler herhalde Kavcıoğlu’nun gururunu okşamıştır.

Son zamanlarda hep hedef tahtasındayken bir sektör temsilcisinin sizin konuşmanızdan övgüyle söz etmesi hoşunuza gider elbet.

Ancak o sektör temsilcisi güzel başladığı sözleri şöyle sürdürmüş:

“Ancak, sizi dinlerken kürsüde konuşanın Türkiye’nin değil de bir Avrupa ülkesinin Merkez Bankası Başkanı olduğunu sandım. Türkiye’yi güllük gülistanlık bir Avrupa ülkesi gibi anlattınız.”

Herhalde ilk bölümün aksine bu ikinci bölüm Kavcıoğlu’nun canını hayli sıkmıştır.

Bir sektör temsilcisi, ülkenin Merkez Bankası’nın başkanının ülke gerçeklerinden ne
kadar kopuk olduğunu herhalde daha iyi
anlatamazdı.

Kapalı toplantıda Kavcıoğlu’na yönelik eleştiriler bununla da sınırlı kalmamış.

Bir başka sektör temsilcisi stokçuluk suçlaması konusunda çok tepkiliymiş. Şöyle demiş:

“Sayın Başkan, stokçuluk nedir
bilir misiniz? Stokçuluk birinin, bir sektörde faaliyeti olmadığı halde o sektörle ilgili mal alıp bekletip fırsat gelince satarak para kazanmasıdır. Bizlerin sektörün gidişatına ve gelecek planlarımıza göre elimizde olan emtiayı stok, bizi de stokçu olarak nitelendiremezsiniz.”


Kavcıoğlu İSO’daki tartışmadan sonra hayli sıkılmış olacak ki sektör temsilcisinin konuşması bitmeden araya girmiş ve “ben öyle demedim” diye araya girmiş ve şu  sözleri sarf etmiş:

“Benim stokçulukla ilgili bir ima ya da suçlamam olmadı. O gün konuşmamda düşük faizle TL kredisi alıp döviz alanları kastettim. Sanayiciyi kesinlikle stokçulukla suçlamadım. 30 küsur yıldır bankacıyım stokçuluğun ne olduğunu iyi bilirim. Stokçu lafı istismar ediliyor.”

★★★

Bir ülke düşünün ki ülkede döviz kurları, enflasyon, hayat pahalılığı uçup gitmiş ve bununla mücadele etmesi gereken iki kişiden biri olan Merkez Bankası Başkanı, kendilerini temize çıkarmak için bütün sorumluluğu “kredileri amacı dışında kullanma” ve “stokçuluk” suçlaması yönelttiği iş dünyasına yüklüyor.

Karşılarına çıkarılan bin bir türlü engele rağmen iş yapmaya çalışan iş insanları buna tepki gösterince de gereksiz bir alınganlık gösteriyor.

Evet, kamu bankalarından çok düşük faizlerle kredi alıp, onunla düşük kurdan döviz alan insanlar oldu. Kredi Garanti Fonu’ndan verilen 200 milyar lira kredinin sadece yüzde 15’i amacı doğrultusunda kullanılmıştı.

Eminim, o insanlara ucuz kredi verilmesi için banka yöneticilerini arayan, hatta baskı yapan siyasetçiler de olmuştur.

Bunların kim olduğunu öğrenmek, bizler için zor olabilir ama Başkan Kavcıoğlu için çocuk oyuncağı. Bir iki düğmeye basmasına bakar.

Başkan Kavcıoğlu’nun, suçlamayı öyle ortaya söyleyip, gölge boksu yapıp bütün bir iş dünyasını hedef tahtasına koymak yerine, o usulsüzlüğü yapanları tespit ve teşhir etmesi gerekmez miydi?

Eğer bunu yapmazsa, söylediğinin hiçbir kıymeti kalmaz.

★★★

İş dünyası o kadar darda ki artık adeta Pandoranın kutusu açıldı. Ekonomi bu halde oldukça iktidar mensupları da Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ve Kavcıoğlu gibi yöneticiler de gidecekleri her yerde yüzlerce yakınma dinleyecek, eleştirilerin hedefi olacak.

Artık bundan kaçışları yok.

Benden söylemesi!