Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi sorunlar altında halk adeta eziliyor. Enflasyonun bu denli yüksek olduğu bir ülkede, doğal sonuç derin yoksulluktur.

Gerçek şu ki, bu iktidarın ülkenin özellikle ekonomideki geldiği noktada, yüksek enflasyonu düşürecek yeteneğinin kalmadığını, halk çarşı pazarlarda görüyor ve yaşıyor. Durum bu olunca, bütün umutlar altılı masaya kilitleniyor.

Altılı masa ne yapıyor?. Belirli aralıklarla bir araya gelip, bu iktidardan sadece kurtulmak değil, Dünya’da örneği olmayan bu sistemin de değişimi için çareler üretiyor. Zaman zaman da altılı masada bulunan bu partilerin alt kadroları ekranlarda, nasıl hazırlıklar yapıldığını dile getirseler de yeterli olmuyor. Buraya kadar her şey normal gibi görünüyor.

Altılı masa, toplumsal bütünlüğü bir araya getirebildi mi diye gelen bir soruya verilecek cevap, pek olumlu değil. Eğer demokratik birliktelik diyeceksek, toplumu oluşturan tüm kesimlere kucak açılmalıdır.

Altılı masa, haklı olarak yoğun bir uğraş içindeler. Ancak, kendi birliktelikleri dışındaki partilerde, özellikle de HDP’de neler oluyor onlara kulak verilmeli.

Yıllardır tutuklu, HDP’nin geçmişteki eş başkanı sayın Selahattin Demirtaş terörü reddediyor. Birlik mesajları vererek, HDP’nin Türkiye partisi olması gerektiğini söylüyor. Bu söylemlere karşı PKK, sayın Selahattin Demirtaş’a saldırıyor. Geçmişte iki arada bir derede kalan Kürt yurttaşlar, zorunlu olarak teröre seslerini çıkaramıyordu. Artık, Kürt yurttaşlar da, neyin ne olduğunu görüyor ve katil sürüsünün yıllardır kendilerini uyuttuklarının artık farkında. Kürt yurttaşlar şehirleşerek, bin yıldır birlikte yaşadığı Türk kardeşlerini daha iyi anlıyorlar.

İktidar kararlı biçimde, tüm güçleri ile büyük bir mücadele vererek, bebek katili terör örgütünün belini kırdı. Şu anda örgütte büyük panik var. Onlarda artık sonlarının geldiğinin farkında. Emperyal güçlerin piyonu PKK, sözde Kürt yurttaşları koruyormuş gibi yaparak yıllarca terör estirdi.

HDP içinde de, sayın Selahattin Demirtaş’ın bu söylemlerine karşı duranların olduğu gerçeği yadsınamaz ama şu bir gerçek ki, HDP’de sayın Demirtaş ve onun gibi Türkiye Partisi diyenler, eninde sonunda kazanacaklar. İşte bunu başardıklarında demokratik Türkiye kazanacak.

Değerli okurlar, bu iktidar ve rejiminden mutlaka kurtulmalıyız. O nedenle toplumsal muhalefetin birlikte belirleyeceği tek Cumhurbaşkanı adayıyla bu başarılmalıdır. Tek başına bunun yetmeyeceği, bu başarılırken parlamentoda 400 milletvekili seçilerek Anayasal çoğunluk da sağlanmalıdır. Yukarıda dile getirdiğim konular altılı masada mutlaka değerlendirilip bir Türkiye koalisyonu oluşturulmalıdır. Yeni yapılacak Anayasa’da bir kesimi dışarıda bırakarak birliktelik sağlanamaz.

Millet ittifakının belirleyeceği adayın kim olduğu değil, toplum ilkelerinin öncelenmesi gerekiyor.

Altılı masanın değerli genel başkanları, son dönemlerde genel başkanlar, yurt içi ve yurt dışında, bazı bireysel uğraşlar veriyor. Bunlar yapılırken, halkta bazı kuşkular oluşuyor. Masada dağınıklık mı var ?. Ekran karşısında genel başkanlar, bu uğraşlarının tümünün masanın onayıyla ve onları bilgilendirilerek yani ben değil, biz olarak dile getirilirse, halkta altılı masaya özgü bazı sorular oluşmayacaktır.

İşler kolay değil. Hiçbir dönemde ülke sorunlarının bu denli yumak olduğu bir dönem yaşanmadı. Artık belirli bir protokolla toplum önüne çıkıp aydınlatma zamanı geldi. Toplumun büyük kesimi bunu bekliyor. Süreç uzadıkça güven krizi yaşanıyor.

SON SÖZ; Doğru yol seçtiklerimiz değil, bazen de vazgeçtiklerimizdir. (Alıntı)