Ekonomik modelimiz dünyaya örnek olacak derken dalga geçmiştim. Halt etmişim. Gerçekten oldu. Kime? Amerika’ya...

Amerikan Merkez Bankası FED’in üyelerinden Thomas Barkin isimli dış mihrak “FED enflasyonu kontrol etmek için üzerine düşeni yaparsa, beklentiler ile fiyat ve ücret artışları, istikrarlı ve sabit kalır” dedi... Üzerine düşenin “faiz artırmak” olduğunu söyledi.

Sonrasında da ibret olarak bizim ekonomimizi işaret etti, “Üzerine düşeni yapmazsa Türkiye’de olduğu gibi bunun tersi yaşanır.” Bir “İsa bizi korusun” demesi eksikti...

Sevgili Thomas bunlar bize koymaz. Bizde nas var, nas... Ekonomiyi yönetenler yarattıklarıyla ne kadar gurur duysa az!

Günde 45 bin aracı nereden bulacak?


Çanakkale Köprüsü açıldı. Gerçekten müthiş bir proje... Hayırlı olsun ama... Türkiye’nin böyle bir köprüye acil olarak ihtiyacı var mıydı? Neden devlet kaynakları ile yapılmadı? Para mı bulunamadı?

Zihnimi kurcalayan sorular işte tam da bunlar... Taahhüt edilen günlük 45 bin araç hem de 15 Euro+KDV fiyatıyla... Ha bir de 16 yıl boyunca her gün hesabıyla... Nedir bu Allah aşkına sükseli bir kazıktan başka?



Çanakkale’nin en civcivli zamanlarında tüm feribotlardan günlük maksimum 12.500 araç geçtiğini hesaplarsak... Hesap yine aksak...

Nitekim bu rakamlar Bozcaada vapurunu da içeriyor. Bu zamanlarda ortalama 2.500 araç gir-çık yapıyor o rotada... Kışın zaten trafik 3’te 1’ine seyreliyor.

★★★

Aynı zamanda Osmangazi Köprüsü’nün geçişini azaltacak bir güzergâh izliyor. Köprü işi tamam da işletme kısmında yapılan bu anlaşmaların hesabı kitabı çok can sıkıyor. İnsan ister istemez çok fena şeylerin döndüğüne inanıyor.

Köprülere falan karşı çıkmıyorum. Yol yoldur diyorum. Fazladan verilen milyarlarca doların tadımı kaçırdığını söylüyorum.

Nebati kimden kurtardı ekonomiyi?


Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Faiz ve kur odağında sığ bir alanın içinde sıkışan Türkiye ekonomisini kurtardık elhamdülillah” dedi. Bakın bu ekonominin kurtarılmış hali...

Esas önemlisi kim batırmıştı ekonomiyi ki kurtardı? Lütfi Elvan mı yoksa Berat Albayrak mı?

Lütfi Elvan çok uzun süre görev yapmadığından muhtemelen Berat Albayrak’a laf çaktı.



★★★

İyi de ocak ayında “pik” yapacağını enflasyonun inişe geçeceğini iddia etmişti. Sonrasında tarihi mart olarak güncellemişti. Şimdi de yaz ortasından sonra enflasyonun aşağı çekileceğini söylemesi Türkiye ekonomisinin kurtarıldığından henüz haberi olmamasından olabilir mi?

★★★

Plan neydi? Cari fazla verilecek. Döviz kurları düşecek. Türk Lirası değerlenecek. Ne oldu? Bir ayda 7.1 milyar dolar cari açık verildi. İki ayda 18 milyar doları aşan dış ticaret açığı ekonomiyi adeta ağlattı... Sahi neyi kurtardı?

★★★

Millette para bitince doları yere atacak, üzerinde zıplayacak, yırtacak, parçalayacak, kesecek, yakacak delikanlı da kalmadı... Dolar haddini aştı!

Doların artmasına karşın açıkların daha da hızlanarak artması hayra alamet değil tabii ki... Bahane hazır neyse ki! Savaş var dersin, geçersin... Yoksa ülkeyi kötü yönetmekle ne alakası olabilir ki?

Hatice ile Netice


Sabit cümle... Faiz sebep, enflasyon netice... Bakarsak reel olarak uygulanmaya başladığı günden beri gelinen yere...

Faiz yüzde 19, enflasyon yüzde 15...

Faiz yüzde 14, enflasyon yüzde 55...

Bildiğimiz bir şeyi inat uğruna tekrar deneyimlemek çok pahalıya mal oldu bize... Artık öğrenmiş midir sizce?

Şimdi her gün Gezi!


Amerika faiz artırmaya başladı. Aynı zamanda piyasaya verdiği parayı da emmeye başlayacak. Bu süreç tüm gelişen ekonomiler için zorlu olacak.

Zira benzeri 2013 yılında yaşanmıştı. Gezi olaylarından tam 1 hafta önce 22 Mayıs 2013’te Amerika’nın artık piyasaya para sürmeyeceğini, sürdüğü paraları geri çekeceği ve faiz artırımına gideceğini açıklanmasıyla çalkantı başlamıştı.

Dolar olaylar öncesi 1.82 seviyelerinde hareket ediyordu. Gezi Parkı protestoları ile birlikte zaman zaman 1.90 liraya geldi. Peki, bu 8 kuruşluk artış tamamen Gezi’nin etkisi miydi? Ona bakarsan şimdi her gün Gezi...

İkisi birbirine denk geldi, bütün fatura Gezi’ye yüklendi. Oysa biraz ekonomiden anlayan herkes bu durumun Gezi ile bire bir alakası olmadığını biliyordu.

AKP “Ben yönetemedim” diyemedi menüden işine geleni seçti. Hâlâ onu anlatıyor ama asıl hikâye bambaşka... Gezi olmasaydı ne bahane bulacaktı acaba?