Eski Meclis başkanı, yeni Meclis başkanı ile birlik olup, konuyu kendi mihverleri etrafında çevirdiler.

O, onu dedi.

Bu, bunu dedi.

Sonuçta eski Meclis Başkanı AKP’li İsmail Kahraman ile yeni Meclis Başkanı AKP’li Mustafa Şentop “kitabına uydurduk, raporun yayınını durdurduk, Meclis’te okunmasının önünü kestik” demiş oldular. Böylece; “darbe girişimi bilerek önlenmedi” gerçeği karartıldı, halkın dikkatinden kaçılırdı.

Rapor kadük edildi.

Kadük olmak.

Değerini yitirdi demek.

15 Temmuz darbe girişimini araştıran 15 milletvekilli; 9 AKP’li, 4 CHP’li, 1 HDP’li, 1 MHP’li; 600 gün çalıştılar, 51 kişiyi dinlediler. Komisyonun AKP’li Başkanı Reşat Petek de “bilmediğim bildiğimden daha çok” tavrıyla konuyu kaynamış kemikten tutkal çıkarma kıvamına getirdi.

Pilotun adı:

Barış Yurtseven.

15 Temmuz gecesi, AKP’li Cumhurbaşkanı’nı İstanbul’a getiren uçağı o kullanıyordu.

FETÖ’cü çıktı.

Diğer pilotun adı:

Yunus Poyraz.

Cumhurbaşkanı’nı Marmaris’te tatil yaptığı otelden alıp İstanbul’a getiren uçağa koruma amaçlı eşlik eden F-16’yı o kullanıyordu.

FETÖ’cü çıktı.

Bütün korumalar.

FETÖ’cü çıktı.

Emir subayları.

FETÖ’cü çıktı.

Peki Cumhurbaşkanı’nı öldürmek isteyen kimdi?

★★★

Mahkemeler sonuçlandı.

85 general:

Ağır müebbet.

24 general:

Müebbet.

26 general.

Süreli hapis.

Mahkumu oldular.

Darbeci generaller, 15 Temmuz akşamı Türk ordusunun 9.000 askerine, darbeye uymayan Atatürkçü subayların ve polisler ile sivil halkın üzerine ateş emri verdiler.

4.000 hafif silah.

35 askeri uçak.

37 savaş helikopteri.

172 zırhlı araç.

74 tank kullanıldı.

Ateş 22 saat sürdü.

Sonuçta; Türk ordusunun generalleri, albayları, binbaşı ile yüzbaşıları Türk ordusunun general, albay, binbaşı, yüzbaşılarının üzerine ateş ettiler.

Asker askeri vurdu.

Kendi ordusunun  kendi halkına ateş etmesi bir ülkenin başına gelebilecek en feci kötülüktü.

Kötülük önlenebilirdi.

Niçin önlenemedi?

15 Temmuz günü bir kara binbaşısı, daha saat 14.00 sularında MİT’e gitti. MİT başkanına; “hazırlık var, darbe yapacaklar” diye ihbar etti. MİT Başkanı Hakan Fidan, o günkü Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile görüştü fakat “darbe olacağı ihbarını” dönemin Başbakan’ı Binali  Yıldırım  ile  Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan’a bildirmediler. Oysa kara binbaşısı,  birliklerdeki somut hareketlenmeyi işaret etmişti.

★★★

Darbenin başladığı saatlerde Cumhurbaşkanı, askerin askeri vurduğunu öğrenince “Ben sizin başkomutanınızın, size emrediyorum, derhal ateşi durdurun, birliklerinize çekilin” diyebilirdi. Aynı emri Genelkurmay Başkanı, MİT Başkanı’nın “darbe ihbarını konuşmaya geldiği” saatlerde bütün birliklere vermeyi akıl edebilirdi. Akıl etseydi; uçaklar havalanmadan, darbeci birlikler harekete geçmeden darbe önlenebilir miydi?

Sorunun önemi yok.

Akıl edilmedi.

Darbenin sivil imamları vardı. Onların başında da Adil Öksüz adlı bir baş imam, darbe girişiminden 2 gün önce, darbe planı flaş bellekleriyle ABD’den Türkiye’ye gelmişti. Darbe girişimi gecesi Adil Öksüz, darbe yönetim merkezinde yakalandı.

İfadesi alındı.

Serbest bırakıldı.

Darbe girişim gecesinin görevli beyni Adil Öksüz, 6 yıldır kayıp. Flaş bellekleri de 6 yıldır bulanamadı. Bütün imamların başı Fetullah Gülen de ABD’den getirilemedi. Ergenekon ve Balyoz kumpas davaları savcısı Zekeriya Öz de Almanya’dan çuvala konup getirilebilirdi. Getirilmedi. Dinci bir sivil toplum hareketi diye korunup kollanan Fettulah örgütünün devlet içindeki yerini diğer tarikatlar doldurdu.

★★★

Rapor, FETÖ yapılanmasının devlete nasıl sızdığını da birinci el kaynaklarıyla saptadı. Atatürkçü generaller TSK dışına itildi. Atatürkçü albaylar topluca emekli edildi. FETÖ’cü albaylar hızla general yapılıp ordu üst kademesine yerleştirildi. Bütün bunlar AKP’li milletvekillerinin oylarıyla Meclis’ten geçirilen kanunlarla yapıldı.

Anatomi:

Devlet sızıntıya açık.

İçine sızılarak.

Başka görünerek.

Sızıntılar güçlenir.

Darbe ihbarı ihmal edilir, sivil ayak gizlenir.