İkinci Dünya Savaşı yıllarında ekmeğin karne ile dağıtılmasını” ve 1994 krizinde ise “tüp gaz kuyruklarını” dillerine dolayıp her fırsatta dile getirmişlerdi.

Kaderin sillesi:

Şu anda Türkiye’de ucuz yağ- ucuz şeker bulabilmek için halk kuyruk olmaya” başladı. Belediyelerin “Halk Ekmek büfeleri önünde de ucuz ekmek kuyrukları” gittikçe uzuyor. Bu arada yüksek zamlı doğalgaz faturalarından korunmak için evlerde kaloriferlerini yakmadan yatak- yorgan- battaniye içinde oturanların “örtülü doğalgaz kuyrukları” da oluştu.

Saltanat sebep.

Zamlar sonuç.

Saltanat ana ürün.

Kuyruklar yan ürün.

Zaman kazanma.

Laf çevirme.

Kurnazlık peşindeler.

Sorsan!

IMF’ye karşılar.

Maaşla geçinenlerin alım gücünü iyice kısmak üzerine dayalı “örtülü IMF reçetesi” uyguluyorlar. Parti sözcüleri; Zam geldiği gibi gider... Gelirlerinizi artıramıyorsanız, giderinizi kısın...” diyerek halkla dalga geçer oldular. 1994 krizinde de IMF Türkiye temsilcisi aynı cümleleri kurmuştu.

★★★

20 yıl kesintisiz iktidarda oturdular. Türkiye’nin milli geliri bugün kişi başına en az 20.000 dolara ulaşmalıydı. 7.500 dolara geriledi. Bugün Türkiye gibi ülkede etin kilosu 25 TL’yi geçmemeliydi. 20 yıl büyük bir zaman; Türkiye’nin zengin ile fakiri arasındaki büyük uçurum ile bölgeler arasındaki gelişmişlik farkı da kapanmış olmalıydı.

Kapanmadı.

Tersine açıldı.

Ardahan, Kars, Iğdır, Ağrı, Van, Hakkari, Bitlis, Muş, Erzurum, Erzincan, Tunceli, Bingöl, Elazığ, Malatya, Şırnak, Siirt, Batman, Mardin, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adıyaman, Kilis, Gümüşhane, Artvin, Giresun, Rize, Bayburt ve hatta Trabzon ile Gaziantep,yoksul üreten şehirler” olmaktan çıkamadı. Bugün Türkiye’nin  Doğu Karadeniz, Kuzeydoğu ve Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Orta Anadolu’nun 40’a yakın şehri “yokluk- yoksulluk- iç göç üretir” durumda kaldı. Yoksulluktan kutuplaşma enerjisi, lümpenleşme, orta sınıfın ortadan kalkması ve faşizme kapı aralanması koşulları üretildi.

Türkiye!

Amiral gemisiydi.

Saltanat kayığı yapıldı.

Saltanat kayığı!

Zam ile yürür oldu.

Türkiye, 20 yıl önce İslam dünyasında 52 İslam ülkesine örnek bir vatandı; din, Allah, peygamber, Kur’an ticaretini en yükseğe taşıyarak İslam da itibarsız hale getirildi. Son anketlere göre dindar seçmen de iktidar partisini hızla terk etmeye başladı. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen, “Çok özür dileyerek ifade edeyim, diyelim ki; dansöz oynatarak tarikatçılık yapanlar var...” dedi.

(Nuray Babacan’ın haberi)

2003 yılında Asya’da ve Afrika’da ve hatta Avrupa’da pek çok ülke insanları, göz ucuyla Türkiye’nin kalkınma, gelişme, demokrasisini ilerletme, Avrupa Birliği’nin tam üyesi olma yolunda saygı duyulur ülke olarak kalma, dostlarını çoğaltma, düşmanlarını azaltma, silaha cephaneye, orduya daha az kaynak ayırıp kalkınmaya, gelişmeye daha fazla pay çoğaltmasını izliyorlardı. Anadolu çiftçisi hem bütün Türkiye’yi ve hem bütün Ortadoğu’yu besleyen ve tarlasında, serasında, bostanında üretiminden mutlu çiftçiler olmaya programlıydı.

Olamadı.

★★★

Ekonomi derin krize sokuldu fakat işsizlik yok, iş beğenmeyen nankörler var” diyebilmekteler. Köprüler yaptık, hastaneler yaptık, hava meydanları yaptık, kültür merkezleri diktik diye savunmaktalar. Herkesin evinde buzdolabı, elinde cep telefonu, altında arabası var diye topluma “buzdolabı-cep telefonu-köprü ve havaalanı tesellisi” sunmaktalar. Bunların hepsi pahalıya patlayan dış borçla ve hazine garantili (2040- 2050 yılına kadar borç ödeyecek) yapıldığı için bugün hepsi ekonomi üzerinde kara delik” oldu. Daha açık yazayım; zamlar saltanat kayığına yakıt yetiştirmenin aracı yapıldı.

Saltanat sebep.

Zamlar sonuç.

Bittiniz.

Gidin artık.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Piyangoyu hile mi kazandı?


Yeni yıla girmeye 48 saat kalmıştı. Ankara Şans Oyunları ve Milli Piyango Bayileri Esnaf Odası Başkanı Hüseyin Poyraz, vatandaşın çekilişlere güvenmediğini ve bu yüzden “bilet satışlarının düştüğünü”  açıklamıştı. Niçin düştü bilet satışları sorusuna şu açıklama getirilmişti. Milli Piyango özelleştirilip devlet güvencesinden İtalyan ortaklı patron şirketi (Demirören) verildi. Geçen yıl büyük ikramiye çeyrek bilete vurdu fakat çeyrek biletlerden bir tanesi satıldığı için satılmayan üç biletin tutarı Demirören- İtalyan ortaklı şirkete kaldı. Bu yüzden; “piyangoyu hile mi kazanıyor” kuşkusu doğdu. Bu yıl da büyük piyango yine çeyrek bilete vurdu ve ne tesadüf yine çeyrek biletlerden üçü satılmamış çıktı. Milli Piyango, Kızılay, Yeşilay, Çocuk Esirgeme Kurumu gibi sosyal hizmetlere yardım amacıyla kuruldu, devletin kontrolünde ve denetimindeydi. Kontrol ve denetim kalktı. Sayıştay da 2020 yılından beri Milli Piyango’da izleme ve denetleme yetkisini kullanmıyor. Ayrıcaözelleştirme sözleşmesine konulan hasılata ulaşılıp ulaşılmadığı, taahhüt edilen hasılatın devlete yatırılıp yatırılmadığı da” bilinmiyor.