Cumhuriyet’imizin 99’uncu yılını, tüm engellere rağmen coşkuyla kutladık.

Bir yıl sonra, 29 Ekim 2023 Pazar günü, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılını tamamlayıp, ikinci 100 yılına başlamış olacağız.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan “Türkiye Yüzyılı Tanıtım Toplantısı”nda şöyle dedi:

“Türkiye Yüzyılı, huzurun, başarının, güven ve istikrarın, üretimin, verimliliğin, gücün, dijitalin, iletişimin, kalkınmanın, barışın, değerlerin, haklının, şefkatin, istiklâlin ve istikbalin, gençlerin yüzyılıdır. Gelin Türkiye vizyonunu birlikte inşa edelim. Türkiye Yüzyılı’nda demokrasimizi, katılımcı demokratik bir cumhuriyet kimliğiyle taçlandıralım.”

Ne güzel sözlerdi bunlar...

Güzel ama inandırıcı mı?

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı’nı dinlerken, kendimi başka bir ülkede sandım. Bir hayal ülkesinde dolaştığımı zannettim.

20 yıldır iktidardalar... Türkiye’nin geldiği nokta malûm. 20 yılda yapamadıklarını bundan sonra nasıl yapacaklar? Bir 20 yıl, ya da 100 yıl daha mı bekleyeceğiz?

★★★

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın demokrasi ve mutluluk vaat ettiği saatlerde, meslektaşımız Ümit Zileli, kitap fuarı için gittiği İzmir’de uçaktan inerken, polisler tarafından, nişanlısının yanında gözaltına alındı.

Suçu, Cumhurbaşkanı’na hakaretmiş!

Oysa Ümit Zileli zarif bir insan, düzgün ve kaliteli bir gazetecidir. Sert eleştirir ama hiç kimseye hakaret etmez!

Zileli, pazartesi akşamına kadar İstanbul’da savcılığa gitmek şartıyla serbest bırakıldı.

Zileli sadece bir örnektir. “Gelecek yüzyıl için katılımcı demokratik cumhuriyet vaat edilen” ülkemize, son 7 yılda Cumhurbaşkanı’na hakaret iddiasıyla 160 bin 169 soruşturma açıldı, 2 bin 627 hapis cezası verildi.

Türkiye’de 384 cezaevi var. Suçlu ve sanıklar bunlara sığmadığı için 36 yeni cezaevi inşa ediliyor.

20 yıl önce iktidara geldiklerinde toplam tutuklu ve hükümlü sayısı 50 bin dolayındaydı... Şimdi hapishane nüfusu 314 bin 402 kişi! Bu bir rekordur!

★★★

Seçim yaklaşınca iktidarın vaatleri de arttı. Bol bol umut dağıtılıyor. Peki, gerçek ne?

■ Ekonomimizin hali malûm: Her şey ateş pahası! Açlık sınırında yaşayan milyonlarca insanımız var.

■ Adalete güven çok azaldı.

■ Kadın cinayetleri arttı.

■ Gençlerimiz bunalımda... İmkân bulanlar yabancı ülkelerde istikbal arıyor.

■ Doktorlarımız yurt dışına kaçmak için kuyruğa giriyorlar.

■ Millet çocuk yapamaz hale geldi. Bebek doğum sayısı azaldı.

■ Nüfusumuzu sığınmacılar, kaçak göçmenler arttırıyor.

■ Asgari ücret açlık sınırının altında kaldı.

■ En düşük emekli maaşı sefalet ücreti haline geldi.

■ “Şahlanacağız” dediler, tam tersine yere çakıldık.

■ “İstikrar gelecek, yatırımlar artacak” dediler, tersi oldu, yatırımlar durdu.

■ “Hele siz bu kardeşinize yetkiyi verin, dövizle, faizle nasıl baş edilirmiş görürsünüz” dediler. Tüm yetki verildi ama sonuç hiç de iyi olmadı.

★★★

Demokrasi... Bağımsız yargı... Hukuk devleti... Ekonomi... Temel hak ve hürriyetler...

Tüm bunlarda hep geriye gittik ama hayal satmaya devam ediyorlar.

Bir ülke bu tür hayallerle daha ne kadar yaşayabilir?

TEBESSÜM

Bilgi yarışması...


Emekliler kahvede oturmuş, TV’deki bilgi yarışmalarını tartışıyor. Uzun, beyaz saçlı, bilge görünüşlü emekli:

“Dünya cezaevleri arasında bir bilgi yarışması yapılsa sizce hangi ülke kazanır?” diye soruyor.

Cevap alamayınca soruna kendisi yanıt veriyor:

“Türkiye açık ara birinci olur.”

“Neden?”

“Öğrencisi, avukatı, gazetecisi tutuklu da ondan... ”

GÜNÜN SÖZÜ

Egemenliğini kaybeden ulusların kaybedecek başka şeyleri kalmaz!