“Öyle şeyler oluyor ki güzel ülkemizde, insanın inanacağı gelmiyor.”

Bu sözler, 8’inci Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özal’ın başdanışmanı Can Pulak’a ait...

1990’lı yıllarda, özellikle çevre ve Türk turizmi için çok önemli işler yapan Can Pulak, memleketin bugünkü haline bakıp acı acı tebessüm ediyor.

Uzun yıllar Başbakanlık’ta ve Cumhurbaşkanlığı’nda üst düzey görev yapan Can Pulak:

“Günümüzde yaşanan olaylara şaşırıp kalıyorum” diyor ve ekliyor:

“Benim vicdan mahkemem var. Bu mahkeme, Osman Kavala’ya yapılan suçlamayı, gülünecek bir iddia olarak değerlendiriyor. Yani Osman tek başına ya da üç-beş arkadaşıyla koskoca hükümeti ortadan kaldırmaya kalkışmış ha? Kargaları bile güldürür bu iddia! Karıncayı bile incitmeyecek kadar nazik ve efendi Osman tek başına nasıl teşebbüs eder hükümeti düşürmeye?

★★★

“Memleketin hali inanılır gibi değil! 10 milyon kimliği belirsiz yabancıyı kim sokar ülkesine?

Dünyada ürettiği tarım ürünleriyle kendine yeten 7 ülkeden biri iken, şimdi her şeyini dışarıdan ithal eden bir ülke haline nasıl gelinir?

Mali yapısını, ekonominin genel kurallarının dışına çıkaran bir anlayış, enflasyonu ve hayat pahalılığını nasıl böylesine köpürtür, insanını nasıl çaresiz bırakır, yokluğa düşürür?

Sonra da, ortaklık güllük gülistanlıkmış gibi, akşamları televizyonun her kanalına çıkıp, nasıl pembe tablolar çizer milletine?”

★★★

“Anayasası her gün paspas gibi çiğnenir bu ülkenin...

Dini her dakika siyasete âlet edilir...

Tarikatlar, mezhepler, devlete iyice bulaştırılır...

Nerede laiklik, yasalar, yasaları uygulamak ve korumakla görevli olanlar, nerede?

Millî Eğitim’imiz ‘molla eğitimine’ döndü. Normal liselerin çoğu imam-hatipe çevrildi.

Yürümeyi bile beceremeyen küçük çocuklara Kuran Kursu mecburiyeti getirildi.

Nereye gidiyor Türkiye, nereye?

★★★

Ülkemizde çok ciddi bir adalet sorunu var.

Suçsuz yere insanlar yatıyor hapislerde...

Yaşı 80’i geçmiş paşaların suçlu olduğuna inanan yok!

Biz şimdi ‘Vicdan mahkememizi’ devreye sokuyoruz. Hepimizin vicdanındaki mahkeme, gerçekten tarafsız çalışıyor. Dosyaları dikkatle gözden geçiren vicdanım, Çetin Doğan Paşa’mız, Çevik Bir Paşa’mız ve onlarla birlikte hapse atılan paşalar için tek celsede beraat kararı veriyor.

Kapıların hemen açılması ve paşalar, erler, askeri, okul öğrencileri, Osman Kavala ve haksız yere hapis yatanların tümü salıverilmeli. Vicdan mahkemesinin hükmü bu! Geçmiş olsun.”

Dilinizi tutan mı var?


Millet, iktidarın Bakanlarından iş yapmalarını, sorunları çözmelerini bekliyor. Fakat...

Onlar sallayıp duruyor:

Mesela, Maliye Bakanı Nebati, hem gülüyor, hem güldürüyor...

Ona göre 2053’e kadar sabredersek tüm sorunlarımız çözülecekmiş!

Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu’nun müthiş görüşüşü de şöyle:

“2050 yılı ihracat hedefimiz 500 milyar dolar!”

Yanlış hatırlamıyorsan bu rakamlara 2023’te ulaşacaktık. Bu söylem hayal olunca süreyi 30 yıl uzatıp, 2050’lere ertelediler!

Sallayın sallayabildiğiniz kadar! Dilinizi tutan mı var?

TEBESSÜM

“Arkadaşımın rakısı!”


Başhekim, Akıl Hastanesi’nde koğuşları teftiş ederken, akıl hastalarından birinin, koltuğunun altına bir şişe saklamaya çalıştığını görür.
“Nedir o?”
“Rakı efendim...”
“Çabuk dök onu!”
“Dökemem efendim.”
“Neden dökemezmişsin?”
“Rakının yarısı arkadaşımın da ondan...”
“O halde sana ait olan yarısını dök.”
“Dökemem efendim. Çünkü şişenin üst kısmı arkadaşımın rakısı!”

GÜNÜN SÖZÜ

Dünyanın adaleti: Kaçan da “Allah” diyor, kovalayan da!