CHP lideri Kılıçdaroğlu sığınmacılar için sorduğu soruları açıklıyor


Sınır güvenliğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “İçerde vatandaş bize oy vermeyecek, acaba ithal ettiğimiz vatandaş oy verebilir mi diye düşünüyorlar” dedi


Sevgili okurlar dün CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile merak edilen ve tartışması yanlış eksenlerde devam eden konuları konuşmuştuk. Bugün, “6’lı masa Türkiye’ye neden güven veriyor ve muhalefetin oyları yükseliyor, değiştirilen Seçim Kanunu seçim sonucunu etkileyecek mi” gibi önemli soruların cevaplarıyla devam ediyoruz. Türkiye'nin geleceğini  ilgilendiren bu detaylı açıklamaları da ilgiyle okuyacağınıza eminim. (Bayramınızı en iyi dileklerimle kutluyor, gelecek bayrama kadar ülkemize huzurun gelmesini umuyorum.)

■ Seçim Yasası’nda yapılan değişikliğin 4 maddesini CHP Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Yeni Seçim Yasası 6’lı masanın hep birlikte seçime gitmesini de engelleyecek, nitekim Deva Partisi seçime ayrı gireceğini söyledi. Bunlar sonucu etkiler mi?

Hayır, geçen seçimlerde de partiler ayrı ayrı girdiler, biz de ayrı girdik. Bizim havuz medyası olarak tanımladığımız medya “6’lı masa dağıldı, dağılacak” algısı yaratmaya çalışıyor, oysa hiçbir sorun yok. 6’lı masa olarak biz sadece seçimi düşünmüyoruz; siyasi ahlak kanununu, Merkez Bankası’nın bağımsızlığını, seçim güvenliğini düşünüyoruz, tedbirler alıyoruz, çalışma grupları oluşturduk. İktidar olduğumuz gün hangi kararları derhal alacağımızı biliyoruz.

ÖNEMLİ OLAN SANDIK GÜVENLİĞİ

■ Yapılan değişiklikle seçim sürecinde Erdoğan’ın son güne kadar rahatça propaganda yaptığını göreceksiniz ama siz yapamayacaksınız, bütün televizyonların onlara tahsis edildiğini göreceksiniz. Bu arada hukukçular seçim güvenliği açısından en büyük risk Yüksek Seçim Kurulu diyor. Mühürsüz oylar, seçimi tekrarlaması gibi konular unutulmuyor. 

İsterse Cumhurbaşkanı Erdoğan günün 24 saati konuşsun ve bütün televizyonlar onu, yakınlarını, akrabalarını, 5’li çetelerini yayınlasın. Seçim Kanunu’nu istediği gibi değiştirsin, YSK’ya zaten istediği adamlarını tayin etti. Önemli olan sandıkta çıkacak oyların sayımı ve orada tutulacak tutanak yani sandık güvenliği, biz o sandık güvenliğini sağlayacağız ve bu iktidar gidecek.

HER VATANDAŞ 6’LI MASADA

■ Son güne kadar medyalarında sizi terör örgütleriyle gösteriyorlar, ne FETÖ’sü kalıyor ne DHKP-C’si.

Ne yaparlarsa yapsınlar artık millet uyandı. “Sen ona düne kadar PKK’lı diyordun, PKK’lı sana saldırmadı ama Kılıçdaroğlu’na saldırdı” diyor.  6’lı masanın tek hedefi bu ülkeye gerçek anlamda demokrasi gelsin, özgürlükler gelsin, kimse düşüncesinden dolayı hapse atılmasın, biz bunu istiyoruz. Şu çok önemli; halk güven duyuyor çünkü her bir vatandaş kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın 6’lı masada kendisini temsil edecek bir aktör görüyor.

Kılıçdaroğlu’nun Bayram mesajı: Hiçbir çocuğun yatağa aç girmeyeceği, hiçbir çocuğun karanlıkta kalmayacağı bir Türkiye inşa etmek için bütün vatandaşlarımızın Bayramı’nı kutluyorum. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın, herkes gelecek güzel günlere hazırlıklı olsun!

SAĞ-SOL AYRIMI KALMADI


■ Türkiye’nin büyük sorunları karşısında artık eski sağ-sol ayırımı da kalmadı gibi. Kamuoyu araştırmacıları AKP ve MHP’den kopan seçmenin CHP, İyi Parti ve diğer muhalefet partilerine dağıldığını söylüyor. Siz de bunu görüyor musunuz?

Toplum ikiye ayrılmış vaziyette, demokrasiden yana olanlar ve otoriter rejimden yana olanlar. Biz demokrasiden yanayız. Otoriter rejimden yana olanlar o rejimin kendilerine nasıl bir felaket getirdiğinin henüz farkında değiller çünkü oradan besleniyorlar. Ama yarın onlara da sıra gelecek, onlar da büyük baskı görecekler çünkü Hazine’deki para tümüyle 5’li çete ve yandaşlarına aktarılınca onlar da uyanacaklar. O nedenle seçim bugün olur, yarın olur, öbür gün olur ama geniş kitleler bunun farkında olacak, demokrasiyi savunacağız.

GERÇEKLERİ GÖSTERMEK İSTEMİYORLAR


■ TÜİK’ten farklı istatistik yayınlayan kuruluşlara da yasak geliyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Halkın doğru bilgilendirilmesi zaten devletin görevidir. Ülkenin çıkarı için belli bilgiler, diyelim Milli İstihbarat Örgütü’nün bilgileri elbette paylaşılmaz ama enflasyon rakamları, işsizlik rakamları, bizim ödediğimiz vergilerin nerelere harcandığı, bunların kamuoyuna açıklanması lazım ama bunların hiçbiri açıklanmıyor, herşey gizli. Bu ne demek? Erdoğan devleti iyi yönetemiyor. Gerçek rakamları topluma vermiyor. Verirse işçinin memurun, emeklinin düşük aylık aldığı görülecek. Türk İş açlık sınırını açıkladı, yüzde 50 zam yapılan asgari ücret 2 ayda açlık sınırının altında kaldı.Bu bile başlı başına Türkiye’nin geldiği tabloyu gösteriyor.

RTÜK TALİMATLA CEZA VERİYOR!


■ “Kuran kurslarında 7 çocuğa istismar yapılmış bu yayınlanmayacak” diyor, yayınlayan kanallara ceza veriyorlar. Halkın haber alma hakkına müdahale bu kadar kolay olabilir mi?

 Basın İlan Kurumu ve RTÜK, iktidardan yani Saray’dan gelen talimata göre hareket eder, toplumun bilgilendirilmesi için değil. Eğer siz toplumun üzerine baskı kurmuşsanız ve toplumun doğru bilgilendirilmesini engellemek istiyorsanız, TÜİK enflasyon rakamlarını yanlış verir, RTÜK yasak koyar. Bunlar baskıcı yönetimin bildiğimiz uygulamaları. Bu ülkenin vatandaşları bundan rahatsızlık duyuyor. Bunu değiştirmemiz lazım, yolu seçim.

BİZİ DİNLEMİYOR BARİ UZMANLARI DİNLESİN


■ Muhalefet partilerinin içinde dünya çapında ünlü ekonomistler var, diyorlar ki “biz kısa sürede ekonomiyi düzeltip, enflasyonu düşürebiliriz.” Peki iktidar neden ekonomiyi düzeltmiyor ve bu kadar rahatlık içinde,  garantisi mi var?

İktidar dediğiniz bir kişi. Bu bir kişinin etrafında ekonomi bilen insan yok. Etrafındakiler “yahu bu yanlıştır” dediği anda Erdoğan’dan fırça yer ve Erdoğan onu Saray”da tutmaz. Erdoğan ne düşünüyorsa “ben doğruyu düşünüyorum” diyor. Bir kişi egosunun esiri olduğu andan itibaren artık devleti yönetemez. Kalkıp Merkez Bankası’na açıkça müdahale ediyorsanız, “faizi indir” talimatı veriyorsanız, indirilen faizler aslında bankaların işine geliyorsa ve bankalar yüzde 14’le faiz alıp, Hazine’ye yüzde 25’le borç para veriyorlarsa ve kârları yüzde 100’ün üstünde bir artış gösteriyorsa... Türkiye’nin felakete gittiğini hepimiz görüyoruz. “Faizi düşürdüm” diyor ama faizleri ne kadar artırdığının farkında bile değil.

■ “Bu ekonomi beni götürür” diye düşünmüyor mu peki?

Hayır, bu izlediği politikalarla ekonominin düzeleceğine inanıyor. Ama bu politikalarla faturanın geniş halk kitlelerine çıktığını kimse ona anlatamıyor. Biz anlatıyoruz, ona da tahammül edemiyor, “Bu muhalefettir, mutlaka aksini söylüyor” diye düşünüyor. Bizi dinlemiyorsa akademik çevreleri dinlesin, iş çevrelerini dinlesin.

ORALARA MİLYONLARIN HAKKI YENMESİN DİYE GİTTİM!


■ TÜİK’e, Milli Eğitim Bakanlığı’na, Merkez Bankası’na alınmamanız konusunda ne düşünüyorsunuz?

Beni binaya alsınlar diye gitmedim ben oraya. Milli Eğitim Bakanlığı’na sözlü sınavda hakları yenen insanların hakkını savunmak için gittim. Et ve Süt Kurumu’na gıdasız bırakılan çocukların hakkı için gittim. TÜİK’e enflasyon oranını düşük göstererek milyonlarca işçinin, memurun, emeklinin, aylığını, düşürmesinler diye, toplumun dikkatini oraya çekmek için gittim. Yoksa kapıdan aldılar almadılar hiçbir önemi yok, ister alsınlar ister almasınlar.

■ Ama bu daha önceden görülmemiş bir şey…

Elbette görülmemiş bir şey. Bu şu anlama geliyor; aslında korkuyorlar, topluma yalan söylüyorlar, halkı kandırıyorlar. Şimdi Et ve Süt Kurumu’nun genel müdürü, KİT Komisyonu’na gelince ne diyecek? Et ve Süt Kurumu niye zarar eder, hangi gerekçeyle zarar eder? Et niye bu kadar pahalı, süt niye bu kadar pahalı? Hani bu kurum toplumun sağlıklı beslenmesi için temel gıda üreten, temel gıda stoklayan ve piyasada fiyat istikrarını sağlayan bir kurumdu? Nerede bu kurum, yok böyle bir şey.


‘BU KİŞİLERİ VATANDAŞ YAPIN DİYE LİSTELER GÖNDERİLİYOR’


■ Mülteciler için “Ya cevap ver ya hesap ver” diye afiş astınız. Erdoğan “mülteciler gitmeyecek” demişken, bir hafta içinde fikir değiştirdi. Sizce neden?

Sınırlar yol geçen hanı. Sadece Suriyeliler için söylemiyorum. Uyuşturucu baronu varsa insan kaçakçılığı baronu da var, yani parayla giriyorlar Türkiye’ye. Parayı, rüşveti veriyorsunuz, insanları Van’a getiriyorsunuz, Van’da otobüslere bindiriyorsunuz, gönderiyorsunuz. Hani “sınır namustur” falan yazıyor, onların hepsi hikaye. Uyuşturucu baronları, insan kaçakçılığı baronları, siyasi otoriteden güç almadan ve siyasi otoritenin koruması olmadan bunları yapamazlar, onun için “hesap ver” diyoruz. Listeler gönderiyorlar bunları vatandaşlığa alın diye. Ben çok basit bir soru soruyorum. Kaç kişi aldınız, neden bunları vatandaşlığa alıyorsunuz? Bu soruya cevap vermek istemiyorlar. Biz daha önce bütün illerde “sınır, hudut namustur” diye pankart açtık. Bütün sınırlarda var bu zaten. Türkiye Cumhuriyeti devleti koymuş oraya.

■ Şunu merak ediyorum, “neye hazırlanıyorsun” sorusunu neden sordunuz?

Göçmenleri sığınmacıları vatandaş yapıp acaba biz buradan oy devşirebilir miyiz? İçeride vatandaş oyu bize vermeyecek, acaba dışarıdan ithal ettiğimiz vatandaşlar bize oy verebilir mi, bunun altyapısını oluşturmaya çalışıyorlar.

■ Son olarak “kavga edeceğiz” dediniz. Ülkeyi kaçak sığınmacılarla dolduranlarla, beş paraya vatandaşlık verenlerle... Seçimi kazanacaksanız neden kavga edeceksiniz?

Toplumun dikkatini çekmek istedim, kazanacağız. Seçimi kazandıktan sonra adalet için de kavga yapacağız. Devleti kinle, öfkeyle yönetmeyeceğiz. Tam tersine devleti adaletle yöneteceğiz.

ŞEKER STOKÇUSU İKTİDARIN KORUMASINDA


■ Bayram geldi, insanların şeker, çikolata, çocuklarına bir ayakkabı alacak parası yok ve emeklilerin bayram ikramiyesine de 100 lira bile zam yapılmadı. Gerçekten Hazine’de hiç para kalmadığı için mi bunlar oluyor?

Hazinede para var, bu para 5’li çeteye tahsis edilmiş vaziyette, bu bir siyasi tercih. Bazen vatandaşlar bize de “Bunları söylüyorsunuz ama yapacak para var mı” diye soruyor. Para var da, parayı kime vereceğiniz bir siyasi tercih. Hazine’de olan paranın kimlere, hangi gruba aktarılacağına siyasi otorite karar verir, o da “Ben bu kişilere vereceğim, çiftçiye, emekliye vermeyeceğim” diyor. Türk Lirası da değil milyar dolarlar veriyor. Şeker karaborsa biliyor musunuz, karaborsayı yapan kim? Şekeri düşük fiyattan alıp pahalı fiyattan satan bu Ak Partililerin listelerini niye yayınlamıyorlar? Türkşeker şekeri kimlere veriyor, kimler alıp bu şekeri stokluyor, stoklayanları neden emniyet basmıyor? Soğan, patates üreticisinin deposunu basıyorsunuz, peki şeker stoklayanların deposunu niye basmıyorsunuz? Çünkü onlar AK Partili, onlar köşeyi dönecekler, Erdoğan’ın koruması altındalar.

‘ELEKTRİK ŞİRKETLERİNİN VERGİSİNİ GÖRELİM’


Elektrik dağıtım şirketleri zarar ettiklerini söylüyorlarmış, uzmanların açıklamasına göre bu pek doğru değil.

Zarar edip etmediklerini bilmemiz için devlete ne kadar vergi ödeyip ödemediklerini bilmemiz gerekir, niye gizliyorlar? Bunların borçlarını sildiler, milyonları aktardılar, her dediklerini yaptılar. Fakir fukara ekmek alırken vergi veriyor, bir görelim bakalım 5’li çete devlete ne kadar vergi ödüyor?