“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Canan Kaftancıoğlu’nun il başkanlığı döneminde  kazanılmıştır” cümlesi, CHP tarihine girdi. İstanbul’un kaybedilmesini AKP hiç kabullenemedi. Seçim yenilendi yine kaybetti. Kaftancıoğlu’nun, Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun attığı her adım, söyledikleri, yazdıkları hep yakın takibe alındı. Nitekim bunun sonucu olarak Kaftancıoğlu hakkında üç ayrı suçtan toplamda 4 yıl 11 ay 20 gün hapis cezası verildi. İmamoğlu hakkında 4 yıldan fazla hapis cezası isteniyor.

Kaftancıoğlu, Denetimli serbestlik yoluyla koşullu salıverildi. Belirtilen süre kadar cezanın infazı devam edecek. Bir yıldan fazla hapis cezası aldığı için milletvekili adayı olamayacak. Cezaevinde olmadığı için Kaftancıoğlu’nun seçme hakkı devam edecek. Siyasi parti üyeliği ve parti organlarında görev alma hakkı bir yıldan fazla ceza aldığı kısıtlanıyordu. Ancak kısıtlamadan kaynaklı engel Anayasa ve Adli Sicil dışındaki hallerde çelişik bir durum ortaya koyuyor. Bu konuyu hem Türk Ceza Yasası (TCY) hem de Siyasi Partiler Yasasında (SPY) düzenlendiği için iki yasa yönünden irdeleyelim.

YAPTIRIMI YOK

Anayasa Mahkemesi’nin, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 53’üncü maddesiyle ilgili olarak 2015 yılında verdiği iptal kararı gereği, infaz süresinde parti üyeliği etkilenmiyor. Aynı madde uyarınca infaz süresince siyasi parti organlarında görev yasağı söz konusu. Ama, verilen ceza, görevin kendiliğinden düşmesine yol açmıyor.

Burada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP’ye süre vererek yasaya aykırılığın giderilmesini isteyebiliyor. Bu aşamadan sonra Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na (AYM) başvurarak, aykırılığın giderilmesi amacıyla Siyasi Partiler Yasası’nın 104/2 nci maddesi uyarınca ihtar kararı verilmesini istemesi gerekiyor.

Yasa uyarınca, ihtar konusunun düzeltilmesi için partiye 6 ay süre tanınıyor. İhtar kararına uymamanın yaptırımı, Anayasa Mahkemesi tarafından 2009 yılında iptal edildi ve yerine bir düzenleme yapılmadı. O yüzden ihtar kararına uymamanın herhangi bir yaptırımı bulunmuyor.

SPY YÖNÜNDEN

Siyasi Partiler Yasası (SPY) uyarınca, beş yıldan fazla kasıtlı suçlardan mahkumiyet hali, parti üyeliğine engel. Kaftancıoğlu’nun mahkumiyeti beş yılın altında. Eski TCY’nın Cumhurbaşkanına hakaret ve devleti aşağılamakla ilgili 158 ve 159’uncu, yeni TCY’nın bu konudaki 299 ve 301 inci maddelerinden mahkumiyet halinde ceza süresine bakılmaksızın, bu ceza parti üyeliğine engel.

Devam eden parti üyeliği ve bu üyeliğe de bağlı yöneticilik yapılabilir mi? Burada yine Başsavcılığın, CHP’ye süre vererek aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Bu aşamadan sonra doğrudan Anayasa Mahkemesine başvurarak, bu aykırılığın giderilmesi konusunda Siyasi Partiler Yasası’nın 104/2 nci maddesi uyarınca ihtar kararı verilmesini istemesi gerekiyor.

Yasa uyarınca ihtar kararı ile partiye 6 aylık bir süre tanınmış oluyor. İhtar kararına uymamanın yaptırımı, Anayasa Mahkemesince 2009 yılında iptal edildi ve bunun yerine bir düzenleme yapılmadığı için, ihtar kararına uymamanın yaptırımı bulunmuyor.

KENDİLİĞİNDEN DÜŞMÜYOR

Daha önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Masası’nda Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan Ömer Faruk Eminağaoğlu’na, bu durumda ne yapılması gerektiğini sordum. Eminağaoğlu konuyu şöyle açıkladı:

“Ortaya çıkan hukuka aykırılık durumunda, parti üyeliği ve partideki görevi kendiliğinden düşmüyor veya Yargıtay C. Başsavcılığı işlemiyle düşürülmüyor. Başsavcılık bir karar mercii değil. Başsavcılığın konuyu AYM’ye taşıması gerekiyor. Başsavcılığın, ihtar kararı verilmesi için konuyu Anayasa Mahkemesine taşıması gerekirken, Anayasa Mahkemesini dışlayarak kendisini karar merci yerine koyup işlem yapması bütünüyle hukuka aykırı.

Anayasa Mahkemesi kararına uymamanın yaptırımı mevzuatta kalmadığı ve hukuksal boşluk konusunda düzenleme yapılmadığı için, Başsavcılığın durumdan vazife çıkarmaması gerekiyor.”

ERDOĞAN KARARI

Cenan Kaftancıoğlu’nun üyeliğinin düşürülmesi için Yargıtay C. Başsavcılığı’nın Anayasa Mahkemesi’ne başvurması gerekiyor. Başvursa bile değişen bir şey olmayacak. Çünkü, geçmişte, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında verilmiş bir karar var. İşte o karar Kaftancıoğlu’nu kurtarıyor. Bunu, Eminoğlu şöyle anlattı:

“Erdoğan hakkında 2001 yılında yaşanan aynı konudaki hukuka aykırılıkta, Erdoğan’ın parti kurucu üyeliği ve kurucu genel başkanlığı, Başsavcılık tarafından düşürülmemiş, konu Anayasa Mahkemesine taşınmıştı. Anayasa Mahkemesi de ‘Bu konuda Başsavcılık görevlidir, ben görevli değilim’ demeden ve dosyayı iade etmeden, kendini görevli görerek, 2001/8 sayılı ihtar kararını vermişti. Aksi halde o zaman Başsavcılık konuyu AYM’ye taşımadan, Erdoğan’ın kurucu üyeliğini ve kurucu genel başkanlığını düşürme yoluna giderdi. Kurucu üyelik ile üyelik arasında hukuken fark bulunmuyor. Başsavcılık işlemi, idaridir. Bu işlemin yokluğu gerekçe gösterilip idare mahkemesine iptal davası açılması da mümkün.”

Erdoğan’la ilgili karar verilememesi, bir yerde Kaftancıoğlu’na da yaramış oldu. Bu durumda Kaftancıoğlu’nun il başkanlığı görevini yürütmesinde bir engel bulunmadığı gibi parti üyeliği de düşmüyor.