Basında, “Sedat Peker’in basın danışmanı” diye yazılan Emre Olur, Türkiye’ye getirildi, “Suç örgütüne üye olmak” ve “Suçu ve suçluyu övmek” iddiasıyla tutuklandı. Olur, ifadesinde “Basın Danışmanı” olduğu iddiasını reddetti, “Benim görevim Sedat Peker’e çay- kahve getirip götürmekti” dedi.

Emre Olur’un üzerinden iki telefon çıktı. Telefonu da, sim kartını da yeni aldığı anlaşıldı. Birisinde hiçbir konuşma yapılmadığı, diğerinde ise taksi istemek için bir kez kullandığı

belirlendi. Peker’le bağlantılı olduğu gerekçesiyle sorguda Emre Olur’a yüzlerce isim soruldu. Bunları tanıyıp tanımadığı, Peker’le ilişkilerini anlatması istendi.

“KANITLAYAMAZSANIZ”

Emre Olur’a yalnız Sedat Peker’in çevresinde olduğu düşünülen isimler değil, gazeteciler de soruluyor. Ama Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’le ilgili de sorular yöneltildiğini öğrendim. “Doğu Perinçek isimli şahsı tanıyor musunuz? Tanıyorsanız nerede, ne zaman, nasıl, kimin aracılığıyla tanıştınız? Aranızda ticari ilişki, alacak-verecek, husumet var mı?” diye soruluyor. Emre Olur’un cevabı şöyle oldu:

“Doğu Perinçek isimli şahsı şahsen tanımam, sosyal medyadan tanırım. Birebir görüşmüşlüğüm yoktur. Ne telefonla ne de yüz yüze görüşmedim. Husumetim, ticari alışverişim yoktur. Twitter de kurulan sesli sohbet odasına dinleyici olarak katıldım. Doğu Perinçek sohbet esnasında ‘Sedat Peker’e ve Sedat Peker’i sevenler FETÖ’cü’ deyince, ben de Doğu Perinçek’e sert bir dille, Sedat Peker’in ve sevenlerinin FETÖ’cü olmadığını, ‘Bu iddianı kanıtlayamazsan namertsiniz’ dedim. Yaşadığım bu idi.”

HANGİ GAZETECİLER

Gazeteciler sağlam bilgiye ulaşmak için ilgili taraflara ulaşmak, iddiaları gündeme getiren kişiye bazı sorular yöneltir. Eğer, Emre Olur, Sedat Peker’in açıklamalarını paylaşıyorsa, Olur’a “Basın Danışmanı” deniliyorsa gazetecinin bu kişiye ulaşması, bilgi alması, soru yöneltmesi de son derece doğaldır. Yani, kimse bu aramaların arkasında başka niyet aramamalı. Sorgucu, “Sedat Peker suç örgütü ile ilgili dijital platformda ve sosyal medyada yaptığınız ve tarafınıza okunan paylaşımlardan ötürü kimler sizinle irtibata geçti?” sorusunu yöneltti. Cevabı şöyle oldu:

- İsmail Saymaz: Beni telefonla arayarak Sedat Peker ve video konusunda bilgi almak istedi. Bende bir defa aramışımdır.

- Ali Tarakçı: Beni bir defa arayarak Sedat Peker ile alakalı bir haber olup olmadığını sormuştu. Yüz yüze görüşmedim.

- Seher Yaşayacak: İnternet gazetecisi olarak biliyorum. 3 4 defa twitterdan Sedat Peker konusunda haber olup olmadığını, video çekip çekmediği sordu. Bende yakın tarihte açıklama olacağını söyledim.

- Gökhan Özbek: Bir defa bana ‘Sedat Peker tweet atacak mı?’ diye sormuştu. Ancak cevap  vermedim

- Ahmet Şık: Beni bir defa aramıştı. Sedat Peker ile görüşmek istediğini söyledi. Böyle bir imkanımın olmadığını söyledim. Bu şahıs muhtemelen gazeteci Erk Acerer üzerinden bağlantı kurdu.

- Barış Pehlivan: Sedat Peker’in bir ara gözaltına alındığı haberleri üzerine beni telefonla arayarak olayın doğruluğunu teyit etmek istedi. Ben de böyle bir durum olmadığını söyledim.

‘Sedat Peker’le ilişkin için hangi sıfat kullanmalıyım’ demesi üzerine ‘Basın Danışmanı’ olarak yazabileceğini söyledim. Bu sebeple görüştüm. Yüz yüze görüşmedim.

- Özlem Gürses: Birkaç defa görüştüm. Sedat Peker’le görüşemediğini biliyorum.

- Arif Kocabıyık: Beni Sedat Peker’in haberi ve tweetleri ile alakalı aradı.

Emre Olur’a irtibat kurduğu kişiler arasından herhangi belge, video, resim ses kaydı veya dijital veri alış-verişi yapıp yapmadığı, yardım alıp almadığı soruldu. Kimseden  video, resim, belge ve yardım almadığını kaydetti.

İlginçtir Emre Olur’un açıklamasında bulunmamasına rağmen iki tanınmış gazeteciyle Sedat Peker’in irtibatı olup olmadığı sorusu da yöneltiliyor. Olur böyle bir konudan haberinin olmadığını belirtiyor.

Emre Olur’un da sorgusunda son sözleri “Suç işlemediğini, Suç işlemiş olsam memleketime değil de başka bir ülkeye siyasi sığınma talebinde bulunurdum. Hukuk önünde suç işlemişsem cezamı çekmeye hazırım. Ancak adil yargılama olsun, şahıslar da araştırılsın” oldu.

Herkesin istediği hak, hukuk, adalet değil mi?