Milli Eğitim Bakanlığı ile öğretmenler, okul müdürleri, sendikalar hatta veliler gün geçmiyor ki; bir inceleme, soruşturma veya davada karşı karşıya gelmesin. ‘Bu kadar da olmaz’ dedirten dava ve soruşturmalar, önce idare mahkemesine, sonra Danıştay’a taşınıyor. Eğitimdeki dava sayısı 2002’de 3 bin 509 iken, son 10 yılda yüzde 400 gibi rekor artışla 80 binlere çıktı. Cinsel, fiziksel istismar, rüşvet, yaralama gibi adli vakalar dışındaki davaların çoğu mevzuata aykırı görevden almalardan kaynaklanıyor. Bakanlık, aleyhinde açılan davaların yüzde 50’den fazlasını kaybetti. MEB Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü’nün hukukçu olması beklenilse de bu koltukta bir Türkçe öğretmeni oturuyor.

BİR KOLTUKTA İKİ KARPUZ

Gaziantep’e 10 yıl önce öğretmen atandı. 1 yıl görev yapıp ‘uzman yardımcısı’ olarak bakanlığa geldi. 5 yıl önce yazılı sınavla ‘uzman’ oldu. Mülakatla, ‘Bakanlık Maarif Müfettişi’ atanıp daire başkanlığına getirildi. Hukukçu olmadığı için asaleten ‘MEB Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü’ olarak atanamayan Murat Süt, geçtiğimiz yıl bu göreve vekaleten atandı. Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürlüğü görevine de ‘Bakan Emri’ ile 3 hafta önce asaleten atandı. Şimdi Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlük görevini de eşzamanlı vekaleten sürdürüyor. Süt’ün arkasında kim var? Kimse bilmiyor. Bilinen şu ki, her yıl on binlerce dava açılan eğitimde, adalet terazisi bozuldu.

ANDIMIZLA BAŞLADI

2023 yılı eğitim bütçesinden 263 milyon 786 bin lirası teftiş ve 33 milyon 861 milyon lirası da hukuk olmak üzere tam 297 milyon 647 bin lira, eğitimde adalet arayışı için harcanacak. Cumhuriyetin ilanı sonrası 1933-2013 yılları arasında 80 yıl okutulan Andımız gibi önemli davalarda MEB taraf oluyor. Danıştay’da 9 yıl önceki ilk savunmasında, ‘Andımız kesinlikle okunmalı’ diyen MEB, 3 yıl önceki son savunmasında, “1930’larda kalmış, işlevini yitirmiş, yararsız, okunmamalı, ideolojik” diyerek, okutulmamasını isteyebiliyor. İlkokuldaki 5.4 milyon öğrencinin, ‘Türküm, doğruyum, çalışkanım’ diye güne başlaması kimi rahatsız ediyor? Sendikalar davayı kazansa da Andımız okullarda okutulmuyor.

ATATÜRK DÜŞMANLIĞI

Andımız davasına benzer bir süreç, İzmir Marşı için başladı. Atatürk’ün 107 yıl önce savaştığı Çanakkale’de geçen yılki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama programından İzmir Marşı son anda çıkarıldı. İddiaya göre Lapseki İlçe MEM Aydın Şafak Kılıçarslan ve Kaymakam Fatih Çelikkaya, siyasi bulup müdahale etmişti. Eğitim İş Çanakkale Şube Başkanı ve Lapseki Plevne Ortaokulu Müdürü Serkan Serbes, kaymakamın, ‘siyasi figür’ diyerek marşı söyletmediğini ileri sürdü. “Siyasi bir karar, İzmir Marşı ve Mustafa Kemal Atatürk’ü değersizleştirme çabasıdır. Atatürk düşmanlığına asla müsaade etmeyeceğiz” dedi. Çanakkale muhabirimiz gazeteci Halil Ataş iddiaları haberleştirdi.

SINIRLARI DEĞİŞTİRİLSİN

Sözcü Gazetesi’nde haber çıkar çıkmaz Serkan Serbes’e soruşturma açıldı. Maarif Müfettişi Hikmet Arıcı, “1 yıl kademe durdurma, 1/8 oranında aylıktan kesme, görev yeri değişikliği” cezaları istedi. Serbes’in sözlerinin Kaymakam Fatih Çelikkaya hakkında, ‘Atatürk düşmanı çağrışımlarına yol açma suçu’ olduğuna hükmedildi. Kaymakam ile müdürün aynı sınırlar içinde çalışmayacağını ileri sürülüp Lapseki sınırları dışına gönderilmesi istendi. Valilik onayıyla Gelibolu Hakimiyeti Milliye Ortaokulu’na müdür olarak gönderilen Serbes, yürütmenin durdurulması talebiyle dava açtı. Çanakkale 1. İdare Mahkemesi’nde 1 yıl süren dava geçen hafta bitti.

ÇİÇEKLER AÇTI

Mahkeme kararında; Türkiye’nin sendikal faaliyetlere müdahale ettiği için AİHM’de kaybettiği davalar hatırlatılarak, “demokratik topluma aykırı” bulduğu tüm cezaları iptal etti. , Serbes’in sözleri düşünce, eleştiri ve sendikal özgürlük kabul edilip Sözcü’ye konuşması suç sayılmadı. Şimdi 1 ay içerisinde Serbes’in eski okuluna yeniden müdür olarak gönderilmesi gerekiyor. 11 bin 796 lira mahkeme masrafı yine MEB’e kaldı. İzmir Marşı’nın, ‘siyasi olmadığı’ mahkeme kararıyla tescillendi. Kaymakam son kararnameyle Kahramanmaraş Dulkadiroğlu ilçesine, İlçe MEM’ü ise nedendir bilinmez, Köylere Hizmet Birliği’ne atandı. Tek televizyonlu yıllarda ‘Evet-Hayır’ yarışmasını sunan Erkan Yolaç’ı hatırlar mısınız? Soruları bilemeyenlerin ardından, “Mehter Marşı’yla geldi, İzmir Marşı’yla gitti” diyerek gülümserdi. Birileri istese de istemese de Cumhuriyetçi nesiller yetiştiren öğretmenler var oldukça İzmir’in dağlarında çiçekler açacak!..