Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Çanakkale Savaşlarında, eğitimli ve aydın bir nesil kaybettik. Özellikle Çanakkale Savaşlarında ortaya çıkan asker ihtiyacı üzerine, henüz askerlik çağına gelmemiş lise, üniversite ve medrese öğrencileri, eğitimlerini yarıda bırakarak gönüllü olarak orduya katıldılar. Gönüllüler, öğrenci ve darülfünun taburları adıyla çeşitli cephelerde savaştılar. Mustafa Kemal Atatürk bu kaybı şöyle ifade eder: “Biz Çanakkale’de bir Darülfünün (üniversite) gömdük”. Çanakkale’de hezimete uğrayan İngiliz General Oglander ise  “Çekildik... Çanakkale’yi geçemedik ama Türk Milleti’nin genç neslini, eğitimli neslini, çiçeğini yok ettik. Dolayısıyla geleceğini yok ettik. Bellerini zor doğrulturlar” demiştir.

★★★

1909-1914 yılları arasında Askerî Mükellefiyet Kanunu’na göre, Sultaniye (Lise) öğrencilerinin askere alınması mümkün değildi. Fakat cephede asker ihtiyacı doğunca Sultan V. Mehmet Reşat bir emirle bu kanunda bir değişiklik yaptırarak lise öğrencilerini de cepheye çağırmak zorunda kaldı. Kanunun 42. maddesindeki “Sultaniye 10. Sınıf öğrencilerinin askere alınamayacağı” şeklindeki fıkra, gelecekte uygulanmak üzere ertelendi. Harbiye Nezareti de bir tebliğ yayınlayarak, 1314 (1896) doğumlu 19 yaşındakilerin henüz askerlik hizmetine çağrılmamışları ile 1315 (1897) doğumlu 18 yaşındakilerin bedenleri gelişmiş ve silah kullanmaya kabiliyetli olanların kıtalara teslim olmalarını istedi. İşte “Hey onbeşli onbeşli / Tokat yolları taşlı” diye başlayan Tokat türküsü, 18 yaşında askere alınan ve hepsi Çanakkale’de şehit düşen 1315 doğumlulara yakılan bir türküdür.

★★★

Eğitim dünyamızın saygın ismi, Vefa ve İstanbul Erkek Lisesi’nin eski müdürlerinden Dr. Sakin Öner, bu hazin öyküyü şöyle anlatıyor:

“Çanakkale Savaşlarına, o dönemde adları Sultani olan Galatasaray, İstanbul Erkek, Kabataş Erkek, Vefa, Ankara, İzmir Erkek, Aydın, Erzurum, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Konya, Adana, Kastamonu Abdurrahman Paşa, Trabzon, Yozgat, Kayseri ve Sivas Liseleri ile İstanbul Darü’l-muallimini (Erkek Öğretmen Okulu) ve Balıkesir Darü’l-muallimini öğrencileri ve genç öğretmenleri katıldılar.Çoğu savaşta şehit düştü ve bu yüzden okulları o yıllarda mezun veremedi. Balıkesir’de yayınlanan Karesi Gazetesi’nin o günlerdeki haberine göre, babaları Balkan Savaşı’nda şehit düşen ve Edirne Lisesi’nden Balıkesir Lisesi’ne yatılı olarak nakledilen 25 izci öğrencinin tamamı, gönüllü olarak Çanakkale’ye gitti ve orada şehit oldular.

★★★

Gönüllü olarak savaşa katılan İstanbul liselerinin öğrencilerinden oluşan İstanbul Alayı, iki üç gün süren bir askeri eğitimden sonra 16 Mayıs 1915’te cepheye sevk edildiler. 2. Tümene dâhil olan İstanbul Alayı, Kabatepe bölgesinde “Kanlısırt” adı verilen dar bir tepeye yerleştirildi. Cephe o kadar kalabalıktı ki, siperlerde  adeta üst üste yığınak halindeydiler. Tümenin başındaki Yarbay Hasan Bey üstlerine, ”Bunlar daha yeni geldiler, biraz cepheyi tanısınlar, sabah çatışmalara girsinler” dedi, fakat sözünü dinletemedi. 18 Mayıs 1915’i 19 Mayısa bağlayan gece, saat 03.30’da, düşman mevzilerine ani bir saldırı planlandı. Buna göre saldırıdan önce, marş söylenmeyecek ve borazan çalınmayacaktı. Ancak düşman, gündüzden keşif uçaklarıyla bu hazırlığı tespit etmişti. 2. Tümen tam saldırıya kalkarken gençler, emre rağmen coşku ile marşlar söylemeye başlayınca pusudaki  düşman, ani bir taarruzla saldırıya geçti. Bu baskında maalesef 2.500’ün üzerinde liseli ve üniversiteli öğrenci şehit düştü.

★★★

Bugün İstanbul Erkek Lisesi’nin tarihi binasındaki tarihi saatler, 50 İstanbul Erkek Liseli öğrencinin şehit düştükleri saat olan 03.30’da gösterir. İstanbul Erkek Lisesi’nin “sarı-siyah” renkleri de, Çanakkale’de şehit düşen öğrencilerinin, bugünkü kardeşlerine armağanıdır. Balkan Savaşları’na gönüllü olarak katılan Kabataş Erkek Lisesi öğretmen ve son sınıf öğrencilerinin çoğunun şehit ve gazi olması üzerine, okul flamasının kırmızı-beyaz olan renkleri, 7 Mart 1913’te kırmızı-siyah olarak değiştirilmiştir. Vefa Lisesi’nin Fransızca öğretmeni Ahmet Rıfkı Efendi de Çanakkale Savaşı’nda şehit düşmüştür. Bugün, Vefa Lisesi’ndeki öğretmenler odasının adı “Ahmet Rıfkı Efendi”dir..

★★★

Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Çanakkale Savaşlarında 100 bine yakın okumuş ve aydın gencimizi, yani bir nesli kaybettik, Bu kaybın olumsuz etkileri İstiklal Savaşımızda ve Cumhuriyet Türkiyesi’nde kendisini uzun süre hissettirdi. Genç ve eğitimli bir neslin savaşlarda yitirilmesi, ülke genelinde ekonomik ve sosyal yönden ciddi bir açığın meydana gelmesine neden oldu. Fakat Çanakkale Savaşları kazanılmasaydı, Osmanlı devleti ömrünü 1915’te tamamlar, maneviyatı bozulan Türk Milleti, İstiklal Savaşı’nı yapamaz, Türkiye Cumhuriyeti de kurulamazdı. Milli Mücadeleyi ve Cumhuriyetin kuruluşunu en iyi anlatan tarihçilerimizden biri olan merhum Turgut Özakman bu gerekçeyle “Çanakkale Zaferi, Milli Mücadelenin önsözüdür” der. Zira bu zaferle, Balkan Savaşı felaketi ile bozulan milletin maneviyatı düzeldi, ordunun onuru kurtuldu. Çanakkale Zaferi, Mustafa Kemal Paşa’nın askeri dehasının ortaya çıkmasına ve Millî Mücadele ruhunun doğmasına yol açtı. Türk Milleti büyük bir özgüven kazandı.

Millet, kurtarıcı liderini Çanakkale’de buldu.

★★★

Gençliklerini yaşamayıp hayallerini bir yana bırakarak, vatanın bağımsızlığı ve milletin hürriyeti için gönüllü olarak savaşa katılarak canlarını feda eden şehit liseli ve üniversiteli öğrencilerle öğretmenlerin aziz hâtırasını rahmet ve şükranla anıyorum. Bizlere bu büyük zaferin gururunu armağan eden, başta Kurucu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, bütün şehitlerimizi rahmet ve şükranla yad ediyor, ruhları şâd, mekanları cennet olsun diyorum.”