Türkiye’yi pazarlayan hazine bakanımız yabancılara garanti verdi, “rahat olun, problem yaşarsanız bürokrasiyi alaşağı ederiz” dedi.



Muhalefet bir haftadır bunu eleştiriyor.

Vayy böyle laf söylenir mi filan deniyor.



Niye söylenmesin kardeşim?

İlk defa mı duydunuz?



Asrın liderimiz mesela... Bağımsız olması gereken merkez bankası başkanı hakkında “laf dinlemiyordu, görevden aldım” demedi mi?

Diyanet işleri başkanı kur korumalı mevduat hesabı hakkında yorum yaparken, merkez bankası başkanı ayet paylaşmıyor mu?

Devlet bankasının başına güreşçi koymadılar mı birader?

Varlığıyla onur duyduğumuz saygın profesörleri tasfiye edip, “tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum, ülkeyi ayakta tutacak olan cahil halktır, okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor” diyen arkadaşı YÖK’e yönetici yapmadılar mı?

Biat etmeyen memurları harcamak için, onların yerine biat edenleri koymak için, Devlet Memurları Kanunu’nda 160 defa değişiklik yapmadılar mı?

Bürokratları “görmeyen, duymayan, konuşmayan” aparatlar haline getirmek için Kamu İhale Kanunu’nu 192 defa değiştirmediler mi?

Devlet Planlama Teşkilatı’nı kapatmak neyin planıydı sizce?

Türkiye İstatistik Kurumu’nu, gerçek enflasyonu alaşağı eden, gerçek işsizliği alaşağı eden, Türkiye İllüzyon Kurumu’na çevirmediler mi?

Sadece “bir” personeli bulunan kamu şirketine, yedi kişilik yönetim kurulu ve genel müdür atamadılar mı?

Devletin omurgasını ayakta tutan liyakatlı valilerimizi imha edip, güya Coca Cola’yı protesto ederek Fanta içenleri vali yapmadılar mı?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsil eden nitelikli, donanımlı, kariyer sahibi diplomatlarımızı ayıklayıp, yabancı lisan bile bilmeyenleri, adres bile soramayacak tipleri diplomat yapmadılar mı?

Hekimlere “giderlerse gitsinler” diye kapıyı gösterip, imamı, şoförü, market kasiyerlerini devlet hastanelerine müdür yapmadılar mı?

Bunların THY’yi emanet ettiği tipler, apronda deve kesmedi mi yahu?

Cern’de sekiz bin fizikçi ve mühendisin ortak çalışması sonucu, 10 milyar dolara malolan hadron çarpıştırıcısıyla deneye başlandığı gün... Din eğitimi bile olmayan “molla”ları kadrolu devlet memuru yapmadılar mı bu ülkede?

Emniyet müdürünü “kültür” bakanı yapıp, “polis teşkilatını tanımıyorum, öğrenmeye gayret ediyorum, fazla ilgilenmediğim bir teşkilat” diyeni “emniyet genel müdürü” yapmadılar mı?

Belediye otobüs müdürünü devlet demiryollarına genel müdür yapmadılar mı? Lokomotife “Piri Reis” adını koymadı mı? Böylece, dünya tarihinde ilk kez trene denizci adı verilmiş olmadı mı?

Kaymakamı Ptt genel müdürü yapmadılar mı? Kaymakam Ptt genel müdürünü tenis federasyonu başkanı yapmadılar mı? Tenis federasyonu başkanı yaptıkları kaymakam Ptt genel müdürünü Danıştay üyesi yapmadılar mı?

Bir milletvekilinin kardeşini Bilgi Teknolojileri Kurumu’na, bir başka milletvekilinin kayınbiraderini Maden İşletmeleri’ne yerleştirmediler mi? Kiminin kocasını TİKA’ya, kiminin eltisini İlköğretim Genel Müdürlüğü’ne monte etmediler mi? Bacanağı Karayolları’na, kuzeni Devlet Tiyatroları’na, gelinler damatlar, yeğenler, baldızlar, enişteler, sülale boyu atama yapmıyorlar mı?

NASA’ları olsa, ilçe başkanını astronot yapmaz mı bunlar?

20 senedir içini boşaltmadıkları devlet kurumu kaldı mı?

Yandaş atamalarla, Özelleştirme İdaresi’nden Tübitak’a, Anadolu Ajansı’ndan Rtük’e, zarar vermedikleri makam bıraktılar mı?



Neymiş efendim, hazine bakanımız “bürokrasiyi alaşağı ederiz” demiş, böyle laf söylenir miymiş, devlet adamına yakışır mıymış filan.



Niye yakışmasın?



“Aşiret ağası” hazine bakanı yapılıyorsa, o toplum “maraba” olmayı çoktan kabullenmiş demektir... Gayet yakışır, az bile söylemiş.