Cehaleti ne kadar derinse, kendine güveni o kadar yüksek olur.

Bilgiyi küçümser.

Bileni aşağılar.

İster uzay mekiği, ister uranyum rezervi, ister jeopolitik strateji, konu farketmez, konu ne olursa olsun, bildiğini zanneder, hatta en iyi bildiğini zanneder.

Gerçeği bütün çıplaklığıyla anlat, hikaye, körü körüne inandığından başkasını kabul etmez.

Profesörler heyeti topla, buna üç gün brifing versinler, üç günün sonunda duvara anlatmışlar gibi olur, üç günün sonunda hâlâ kendi bildiğinin doğru olduğunu iddia eder.

Sabit fikirlidir.

Kendisi gibi düşünmeyen herkes mutlaka hatalıdır.

Fikre fikirle karşılık veremeyeceğini bildiği için, kendi gibi düşünmeyene bağırır, hakaret eder, küfreder, tartışılan konuyu gürültüye getirir.

Her makamı kendisine hak görür.

Eğitim, liyakat, tecrübe gibi kavramları hiç önemsemez, yapabilir miyim diye düşünmez, anlar mıyım diye tereddüt etmez, hangi koltuğu gösterirsen göster, gayet emin şekilde oturur.

Hiçbir soruna karşı en ufak bir hazırlığı bile olmadığı halde, her sorunda her ihtimali hesaplamış gibi davranır.

Üstlerine dalkavuktur.

Astlarına zalimdir.

Bugün ak dediğine, yarın hiç yüzü kızarmadan kara der, her zaman kara dediğine dair yemin bile eder.

Herkesin gördüğünü kendisi de gördüğü halde, işine gelmiyorsa, inkar eder, sizi de görmediğiniz konusunda ikna etmeye çalışır, ikna olmazsanız, sizi yalancılıkla, gerçeği saptırmakla suçlar.

Hayatı boyunca hiçbir konuda en ufak bir başarısı bile olmadığı halde, başarısız olduğunu asla kabul etmez.

Niteliksiz olduğunu farkedemez.

Karşısına çıkan seçeneklerde, her defasında yanlış tercihte bulunmasına rağmen, kendi kararları neticesinde yanlış sonuçlara varmasına rağmen, tercih-sonuç bağlantısını asla kavrayamaz.



Dunning-Kruger sendromu’dur bu.



Türkçesi, cahil cesaretidir.



(Amerikalı sosyal psikologlar Justin Kruger ve David Dunning’in kuramıdır.

Cornell Üniversitesi’nde deney yaptılar.

Sınavdan çıkan öğrencilere “nasıl geçti?” diye sordular.

“Çok iyi geçti, rahat rahat 60 alırım, biraz günümde olsaydım 80 bile alırdım” diyenlerin, 100 üzerinden anca 10 alabildikleri anlaşıldı.

“Fena değildi, muhtemelen 70 civarında alabilirim” diyenlerin 100 üzerinden 90 aldıkları anlaşıldı.

Yani...

Çok başarılı olduğunu düşünenler, aslında çuvaldı.

Gerçekten başarılı olanlar ise, temkinliydi, alçakgönüllüydü.

Gerçekten başarılı olanlar ölçülü cümleler kullanırken, kendilerinde bile kuşkuya yer bırakırken, başarısız olanlar kendilerinden o kadar emindiler ki, bu engin başarısızlığın üstüne hâlâ kendi kendilerini övüyorlardı.)



E, bakıyoruz...

Mazot 22 lirayı buldu, bu geceden itibaren 24 lira olması bekleniyor.

Ekmek mecburen zamlanacak, çünkü buğdayın yok.

Ayçiçeği yağında kota var.

Türk Lirası, dünyanın en fazla değer kaybeden parası oldu.

Akp’den önce çeyrek altın aldığın parayla, şimdi anca bir kilo hıyar alabiliyorsun.

Doğalgaz fiyatı 850 dolardı, dört bin dolara fırladı, felaket zamlandı dediğimiz elektrik faturalarını bile mumla arayacağız.



Kendisini uyarmak için dilinde tüy bitenlere “koyduk mu” diyenler, şahlandığımızı zannedenler, şimdi hayretle merak ediyor...

Savaş başka yerde oluyor, yıkım niye burada oluyor?