Ben ilke sahibiyim. Ayaklarımla yürür, ilkelerimle yaşarım. Ben milletvekili oldumsa; siyasi gücümü kullanayım; “teşvik musluğundan kana kana içeyim, devletten avanta kapayım” ve şirketime, cebime, kasalarıma vergi parası transfer edeyim diye olmadım.

İYİ PARTİ’ den seçildim.

Ne işim var orada.

AKP’ye gidemem.

Fırdöndü olamam!

★★★

Seçim meydanlarında bunları söylüyordu. Eskişehir’den 87 bin vatandaşı; “ilke sahibiyim” diye inandırdı, oylarını aldı. “Milli İrade” adlı yerel bir gazetenin de sahibiydi.  6 ay önce dediklerini unuttu gitti alkışlarla AKP’ye girdi.

AKP Genel Başkanı!

Öper gibi yaptı.

Kendine doğru çekti.

Yakasına rozeti taktı.

İki kafa tokuştu.

Sayın Milletvekili, çorap değiştirir gibi parti değiştirdi, iktidar partisi hızlı trenine bindi.

★★★

Şirket sahibi işadamıydı. Babadan camcıydı. Onlar ana ürün; asıl katma değeri yaratan camı üreten değillerdi. Üretilmiş camın satıcılarıydı. Türkiye’nin önde gelen cam bayilerinden biri olmuşlardı ve şimdi de düz camı ana fabrikadan satın alıp; “camı camla yapıştırarak camdan güneş panelleri yapan fabrika” kurmak için yatırım yapmış, bu yatırım için devletten 1 milyar 35 milyon TL teşvik almak için başvurmuşlardı.

Teşvik:

Nakit para değil.

Teşvik:

Önden yağlama.

Arkadan besleme.

Teşvik: Vergi olup Devlet Bütçesi’ne girecek paranın, şirket sahibine aktarılmasıdır. Devlet, kamu, halk için toplanıp harcanması gereken vergilerin Eskişehir milletvekilinin şirketine transferinin adı da teşviktir. Fabrikanın yapımı sırasında ve üretime geçmesinden sonra ödemesi gereken çok sayıda vergi ve harçların alınmamasıdır. Kurulan fabrika teşvik kanununa uyuyorsa her girişimci teşvik alır. Ancak Türkiye’de iktidar partisi ve onun başkanı arkasında olanın teşviği hızla çıkar.

★★★

Teşvik çıktı.

7 gün geçti.

Camı cama yapıştıran Eskişehir Milletvekili, seçildiği parti 6’lı masadan iktidar ortağı olamayınca kendisi fırdöndü fırıldak oldu, iktidar partisi AKP’ye geçti.

Bu nedir?

Siyasi utanmazlık.

Siyasi yozlaşma.

Siyasi ahlaksızlık.

Siyasi rüşvet.

Siyasi çürüme.

★★★

Bunlardan hiçbiri değilse sayın Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu, TV ekranına çıkıp şu sorulara cevap vermelidir:

SORU:

Sizin vazgeçemeyeceğiniz kaç temel ilkeniz var? İYİ Parti’ye girerken hangi temel ilkelerinizi gerçekleştirebileceğinizi düşündünüz?

SORU:

İYİ PARTİ’ye üye olmayı seçerken kimlerle görüştünüz? Onlara neler anlatınız? Size ne söz verdiler de milletvekili adayı oldunuz?

SORU:

Milletvekili gücünü sahibi olduğunuz “camı cama montajlama yatırımına” dayanak yapma niyetinde değilseniz siz niçin politikaya girdiniz? Henüz 6 ay bile geçmeden parti değiştirip iktidar Partisi AKP’ye hangi ilkeleriniz zedelendiği  için transfer oldunuz?

★★★

SORU:

İktidar Partisi AKP,  gel bize transfer ol, hayatını yaşa teklifi yaparken hangi sözleri, garantileri ve olağanüstü imkanları verdi?

SORU:

Sizin Eskişehir’in geleceğiyle ilgili projeleriniz var ki, milletvekili oldunuz? Bu projeleri Eskişehir seçmeni vatandaşa anlattınız da onlar size; “Sayın milletvekilimiz sen bu projeleri ancak iktidar partisine fırdöndü olursan gerçekleştirebilirsin” mi dediler?

SORU:

Bugüne kadar cam işleme yatırımınız için kaç adet ve kaç milyar liralık ya da dolarlık teşvik aldınız?

SORU:

Milli İrade adlı Eskişehir gazetesini hangi basın ahlakını gözeterek satın aldınız? Bu gazeteyi sizi korumak, savunmak, övmek için almadıysanız onu geliştirmek için yeni yatırımları niçin yapmadınız? Kendine gazete satın alabilecek bol parası olan işadamının, devletten teşvik istemesi hangi ilkeye uyar?


85 yıl sonra Atatürk!


Akılcıydı. Aydınlanmacıydı. İlericiydi. Özgürlükçüydü. Çağlarla aramızdaki uçurumu kapatmayı hedefledi. Hukukta, eğitimde, sağlıkta, sosyal hayatta, ekonomide doğmaları terk edip atan ve yerine “eleştirel bakmayı koymanın” altın anahtarı oldu. Eğitim yenilendi; okullar “bilim ve özgür akıl üzerine” kuruldu. Sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları değil “bütün dünya yurttaşları çekememezlik, açgözlülük ve öç alma duygusundan uzaklaşacak biçimde eğitilmelidir” sözünü Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, bütün dünya duysun diye söyledi. Bugün 10 Kasım, hayata gözlerini yumuşunun 85. yılında onun “Kulluktan kurtulun. Vatandaş olun. Toprağı işleyin. Çarkları döndürün. Aklınızı özgürleştirin. Ulusal egemenlik. Çağdaş uygarlık. Tam bağımsızlık isteyin. Laikliğe sıkı sarılın” diyen sözleri hâlâ yeni söylenmiş gibi yankı buluyor.