14 Mayıs’ta kurtulaca­ğımızı umduğumuz AKP iktidarı yalnız ekonomiyi ve milli eğitimi değil, sağlık sistemimizi de bozdu!

Hastalıklar adeta halkı­mızın kaderi haline geldi...

İnsanlarımız çile çek­mek zorunda mı? Daha sağlıklı bir yaşamı hak etmiyorlar mı?

Ediyorlar elbette... Fa­kat AKP iktidarının kötü sağlık politikaları, çöken randevu sistemi, hastane kapılarına düşenlere hafta­larca randevu verilmemesi herkesi canından bezdirdi!

Onkoloji, genel da­hiliye, göz, cildiye gibi uzmanlık gerektiren branş­larda randevu almak adeta bir işkence haline geldi.

Emar (MR) tomogra­fi, ultrason gibi, teşhiste önemli yol gösterici olan birimlerden randevu sırası almak, altı - sekiz ayı buluyor. Çaresiz hastalar özel sağlık kurumlarının insafına mahkum ediliyor. Basit bir batın emarına bile 7-8 bin lira civarında ücret talep ediliyor.

★★★

Özel hastanelerde rande­vu sorunu yok...

Parası olan gidip özel kuruluşlarda tedavi oluyor ama beş yıldızlı lüks otelle­re benzeyen o hastaneler her şeye ticari gözle bak­tıkları için, ellerine düşen hastaları soyup soğana çeviriyorlar!

Peki, parası olmayan ne yapsın?

Kamu hastanelerinden de pek umut yok!

Vatandaşına bakmak­la yükümlü olan devlet duyarsız...

Ne yapacak çaresiz hastalar?

★★★

Sağlık alanında 5 önemli kitabı olan CHP Sağlık Politikaları Genel Baş­kan Danışmanı Coşkun Bel, son 20 yılda sağlık sistemimizin nasıl içler acı­sı hale geldiğini inceleyip, çözüm yollarını gösteren değerli bir rapor hazırlaya­rak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na takdim etti.

Seçim mücadelesini sürdüren Kemal Kılıçda­roğlu fırsat bulduğu vakit ya da 13’üncü Cumhur­başkanı seçildikten sonra, Coşkun Bel’in 110 sayfalık bu önemli raporu­nu mutlaka incelemeli.

250 çözüm maddesinin yer aldığı raporu yazan Genel Başkan Danış­manı Coşkun Bel de bunu ayrıntılarıyla açıkla­yabilir.

★★★

AKP iktidarının “yapa­yım derken çökerttiği sağlık sistemimizi” düzeltmek, kamu hastane­lerine çeki düzen vermek, özel sağlık kuruluşlarını da denetim altına almak şart.

İnsanlarımızın yeme­ye-içmeye olduğu gibi, sağlığa da ihtiyacı çok büyük...

Hayatta her şeyden önce sağlık geliyor.

Sağlığı olanın umudu, umudu olanın her şey var demektir.

Türk halkı sağlıklı bir yaşamı hak ediyor.

Bodrumlu milletvekili adayı ön sıralarda olmalı!


Ben, 1987 yılından beri (36 yıldır) yaz aylarında Bodrum’da yaşıyorum...

Bodrum bugün Türki­ye’nin dünya çapında bir bölgesidir.

Muğla’nın bir ilçesi olan Bodrum’un resmi nüfusu 192 bin 964’tür ama inanın ki, bu rakam gerçeği yansıtmıyor.

Covid-19 salgınından sonra Bodrum’un nüfusu, hâlâ devam eden göçlerle ikiye, belki de üçe katlandı. Yaz aylarında nüfus 1 milyonu geçiyor.

Böyle uluslararası bir kentin sorunları da büyük oluyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edilmesi gerekiyor.

Bodrumlu aday adayla­rı şimdi Muğla milletvekili adayı olmak için yarışıyor.

Bodrum halkının sevdi­ği “Eski Yalıkavak Bele­diye Başkanı” Mustafa Saruhan’ın CHP’den Muğla Milletvekilliği için aday adayı olduğunu duydum, memnun oldum.

Mustafa Saruhan doğ­duğundan beri Bodrumlu­dur. İki dönem Yalıkavak halkı tarafından Belediye Başkanı seçildi.

Başkanlığı zamanında başarılı işler yaptı, güzel projelere imza attı. Bu yüzden iktidar partisinin şimşeklerini üzerine çekti, önünü kesmek isteyen AKP’lilerle mücadele etti.

Bodrum’un sorunlarını en iyi bilenlerin başında gelir.

Onun CHP’den aday adayı olması, çok uzun süre sonra bir Bodrum­lunun milletvekili olarak Meclis’e girme şansı yakalaması bakımından memnuniyet vericidir.

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanlar, doğduklarında neden ağladıklarını ülkemizde daha iyi anlar!