Cumhuriyet Halk Partisi’nde 2 yıl süreyle Genel Sekreterlik ve 4 yıl da Genel Başkan Yardımcılığı yapan, partinin önemli isimlerinden Gürsel Tekin’den bir mektup aldım. Tekin’in seçim yenilgisinin nedenlerini analiz ettiği ve seçmenin güvenini yeniden kazanmanın yollarını anlattığı mektubunu, virgülüne dokunmadan yayımlıyorum.

Ayrıca açık yürekliliği nedeniyle kendisine teşekkür ediyorum.

İşte o mektup:

★★★

“Sayın Uğur Dündar,

14 ve 28 Mayıs tarihinde yapılan seçimleri değerlendirmeden önce tarihten beni çok etkileyen bir olayı bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

Yıl 1918... Mondros Mütarekesi imzalanmış. Mustafa Kemal meşhur “geldikleri gibi giderler” sözünü söyleyip İstanbul’a yerleşmiş. Pera Palas Oteli’nde kalıyor. Yaşanan ağır yenilgiden sonra bir çıkış yolu arıyor. Aynı tarihlerde İngiliz General Sir William Birdwood’da karargahı ile birlikte Pera Palas Oteli’ne yerleşmiş durumda. Çanakkale Savaşı’nda Mustafa Kemal’e üç kez yenilmiş bu general bir fırsatını bulup Mustafa Kemal ile muharebe değerlendirmesi yapmak istiyor.

20 Kasım günü General Birdwood’un talebiyle iki komutan bir görüşme yapıyor. Burada İngiliz General Mustafa Kemal’e yalın bir soru soruyor: “Sayın Komutan bizi nasıl yendiniz?..”

Mustafa Kemal karşıdaki komutanın askerlik onurunu ezmek veya böbürlenmek istemiyor. Yanındaki Rasim Ferit Bey’den bir kağıt kalem istiyor sonra da bir kroki çizip, kağıt üstünde askeri güçlerin yerlerini işaret ettikten sonra General Birdwood’a soruyor:  “Şu tarihte karaya çıktınız, filanca saate kadar şurada durdunuz. Biz de şu hattaydık. Her şey sizin lehinizdeydi. Niçin çizgide durdunuz ve niçin ilerlemediniz?”

Birdwood şöyle yanıtlıyor: “Askerimiz çok yorulmuştu!..”

Mustafa Kemal bu kez Conkbayırı’nın krokisini çiziyor. Yine soruyor: “Siz filanca gün şu yöne hareket ettiniz, şu durumu aldınız; niçin ilerlemediniz?”

Cevap: “Biz ilerledikçe arkadan su yetişmedi. Askerlerimiz susuz kaldı ve durdu!..”

Atalarımız yaralıya kurşun atılmaz der. Mustafa Kemal de çok soylu ve erdemli bir şekilde şu espriyi yapar:

- “Görüyorsunuz ya ben bir şey yapmadım. Önce yorgunluk, sonra susuzluk ordunuzu durdurdu!..”

Bu ince, saygılı ve zekice cevap karşısında General Birdwood ayağa kalkar, Mustafa Kemal’in elini sıkıp şöyle der: “Sizin gibi kahraman ve yüksek karakterli bir asker tanımadım...”

★★★

Çıkarılacak ders: En güçlü ordular bile yeterli destek, lojistik veya organizasyon yoksa yenilir.

★★★

2011 seçimlerinde Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı idim.

Seçim sonuçlarını analiz ettik. 7 bin 524 sandıkta hiç oy almadığımızı gördük. Sıfır çekmiştik. Hemen bu sandıklardaki tüm örgütlerimizi tasfiye ettik. Bu sandıklara özel bir çalışma yaptık. Tek tek sandıkları analiz ettik. Hatta özel bir çalışma planlayarak bu sandıklarda oy kullanan vatandaşlarımıza Sayın Genel Başkan ile gittik. Evlerini ziyaret ettik. Sohbet ettik. Sonuçta bu sandıklarda oyumuz arttı.

Bu çalışmalar devam edebilirdi. Ben Örgütten Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevinden ayrıldım. 2018 yılında baktık. 11.760 sandıkta yine hiç oy alamamışız! Bu sandıkların gereken analizi ne yazık ki yapılmadı, bu sandıklarda oy kullanan vatandaşlarımıza yönelik bir çalışma da bu sandıklardan sorumlu olan örgütlerimizin yenilenmesi de masaya yatırılmadı.

★★★

2019 yılında yine uyardım. O zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan sandık görevlilerine bir açıklama yaptı. Dedi ki: “Seçimle ilgili her türlü tedbiri aldık. Sandıklarda görevli tüm arkadaşlarıma sesleniyorum; oradaki güvenlik görevlilerinden yardım isteyin.” Bu çok açık bir talimattı. O zaman dedim ki “CHP acilen her sandıkta en az 3 görevli bulunduracak şekilde organize olmak zorundadır. Bu konudan görevli Genel Başkan Yardımcısı ve arkadaşlarımız var. 24 Haziran’da yaşanılandan gereken dersin alındığını umuyorum.”

Maalesef bu durum da göz ardı edildi!..

★★★

2020 yılında sandık güvenliği ile ilgili uyarılarda bulundum. Hem Sayın Genel Başkanımıza bir mektup yazdım hem de televizyon ekranlarından kaygılarımı ilettim. Ne yazık ki bu uyarılarım da karşılık bulmadı! Görevli arkadaşlar her şeyin yolunda olduğunu, tüm sandıklarda çalışmaların sürdüğünü ifade ettiler. Hatta parti kültürümüze aykırı bir şekilde Sayın Genel Başkan’ın etrafındaki bazı kişiler bazı televizyon kanallarına çıkmamı engellemeye çalıştılar.

Bu tarihten sonra da çeşitli zamanlarda uyarılarımı ifade ettim. Seçimden iki hafta önce bile sandık güvenliği konusunda kaygılarımı çeşitli vesilelerle ilettim. Sonuçta ne yazık ki acı bir tablo ile karşılaştık. 14 Mayıs’ta yapılan seçimlerde 17 bin sandıktan veri alamadığımız ortaya çıktı. Bu tutanakları daha sonra ilçe başkanlıklarından aldık. 2,5 milyona yakın oyun kullanıldığı, seçim sonucunu da etkileyebilecek sandıklarda organizasyonumuz hâlâ yetersizdi!..

★★★

Mustafa Kemal’in hikayesini bir kez daha hatırlayalım. Organizasyon bozukluğu varsa dünyanın en iyi orduları da yenilir. Çağdaş imkanlar bu kadar yüksekken, bu kadar heyecanlı ve sandıkların başında durmaya istekli bir halk varken, biz neden hâlâ bu sıkıntıları yaşıyoruz? Parti geçmişimizden, daha önceki tecrübelerden, yaptığımız ve başarılı olmuş uygulamalardan neden ders çıkartmıyoruz?

★★★

Seçmenimiz son derece fedakar, son derece iyi niyetli ve cefakar. Ne yazık ki bugün yaşadığımız sorunların özünde bir temel gerçek var. Partimizi halka açmak zorundayız. Herkes üye olabilmeli. Herkes hesap verebilir olmalı. Boş sandıklar varsa, buradaki örgütler hesap vermeli. Eleştiri ve özeleştiri kültürü partimize yeniden gelmeli. Biat kültürü silinmeli. Türkiye’ye vaat ettiğimiz liyakat sistemi partimizde de uygulanmalı. Akıl, mantık, bilim Türkiye’de yönetime egemen olmalı diyorsak, akılla, mantıkla, bilimle ve ehliyetle partimiz yönetilmeli. Üyeler hak sahibi olmalı ve hesap sormalı. Bütün bunların sonucunda da parti yöneticileri değerlendirilmeli. Asırlık çınar Cumhuriyet Halk Partisi kamu yönetiminde görmek istediğimiz çoğulcu, demokratik, şeffaf, hesap verebilir, liyakat ve ehliyete önem veren anlayışı her hücresinde yaşamalı.

★★★

Seçimden seçime çalışma diye bir şey yoktur. Bir siyasi parti 7/24 seçim için çalışır. Bir seçim biter, diğerini kazanmak için hemen harekete geçilir. Örgütlerimiz her an sokakta, her an vatandaşın yanında, her an halkın içerisinde olmak zorundadır. Sadece sosyal medya ve internet üzerinden bireysel şikayetlere, çok paylaşılan içeriklere ve serzenişe dayalı bir kampanya yürütmek başarısızlığın da anahtarıdır.

14 ve 28 Mayıs seçimlerinden herkesin gereken dersi çıkartacağını umuyorum. Önümüzde yerel seçimler var. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek akıllıca bir iş değildir. İlerlemenin yolu, hataları kabul ederek değişmekten geçer.

Bu duygu ve düşüncelerle hem sizi,  hem de nezdinizde tüm okuyucuları selamlıyor, içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Gürsel Tekin”