Akıllara durgunluk veren olayların ülkesi Türkiye’de yaşayıp ayakta kalmak çok zor be kardeşim!

Hangi birini saysak?

Artık anca çöpe atılacak kıvama gelmiş meyve, sebze alabilenler yüzünden ‘çıkma sektörü’ hızla büyürken en iyisini tıksırıncaya kadar yiyenleri mi?

Oy veren milyonların her seçim sonunda daha da fakirleştiği, onlardan oyları kapan bazılarının ise ultra zenginleştiğini mi?

22 yıldır iktidar olan, adında ‘adalet’ olan partinin yönetiminde adaletin mumla arandığını mı?

Ooo, bu ne öfke mi diyorsunuz.

Öfkeli değil, aklıma üşüşen sorulardan şaşkınım!

Çünkü...

OECD ülkeleri arasında en fazla şiddete maruz kalan onlar!

2021’de bir gece rüyasında görerek İstanbul Sözleşmesi’nden zart diye çıkan Erdoğan’ı 2023’te bir kez daha cumhurbaşkanı seçen onlar!

Sadece sözleşmeden çıkılan yılda 280’i katledilen onlar!

Eşitlikle ilgili dünyada ne kadar yasa varsa ‘kağıt üzerinde’ olmasına rağmen, uygulamada daima yalnız ve çaresiz bırakılan onlar!

İşgücüne katılım oranı erkeklerde yüzde 71 iken, yüzde 29’da bırakılan onlar!

Erkekler arasında işsizlik yüzde 15’lerdeyken, işsizliği iliklerinde hisseden onlar!

Okuryazar olmayanların oranı erkeklerde yüzde 1 iken, yüzde 6.1’i okumaz yazmaz olan onlar!

Üniversite bitiren erkeklerin oranı yüzde 25 iken, yüzde 20’lerde kalan onlar!

Avrupa Birliği ülkelerinde her 3 yöneticiden 1’i kadınken, Avrupa sonuncusu olan onlar!

Tarımda istihdam edilen erkeklerin büyük bir bölümü ‘kendi hesabına’ çalışırken, kendi hesaplarına çalışamayan, hatta çalışır bile görünmeyen, çalıştıkları halde beş kuruş ücret almayan, sigortaları ödenmeyen, ‘aile işçisi’ sayılan onlar!

İş yaşamında bir yere kadar yükselip orada durdurulan onlar!

Erkeklerle aynı işi yapmalarına rağmen farklı ücret almak zorunda kalan onlar!

Erkek bulursa işe, balığa, maça giderken çocukların, yaşlı büyüklerin bakımını, ‘ailevi’ sorumlulukları üstlenen onlar!

Kreş ücretleri özel üniversitelerle yarışınca mecburen işinden ayrılmak zorunda kalan onlar!

Yüzde 34’ü ne eğitimde ne de bir işte görünmeyen onlar!

2023’ün sadece ilk dört ayında 165’i cinayete kurban giden onlar!

2013’ten 2023’e şüpheli ölümler hariç(!) 10 yılda 4 bin 197’si sopayla, dayakla, mermiyle, bıçakla, balkondan itilerek, zehirlenerek, boğularak, parçalara ayrılarak katledilen onlar!

Kaşık düşmanı, eksik etek, sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etme, vezir de eder rezil de, saçı uzun aklı kısa, kadınla çıkma yola başına gelir türlü bela denilen onlar!

Saçına başına, eteğinin boyuna, oturup kalkmasına, duruşuna, ‘kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak’ denilerek gülüşüne laf söylenip karışılan onlar!

Her fırsatta ‘cennet anaların ayağı altındadır’ denmesine rağmen yıllardır anaları ağlatılan yine onlar!

Onlar ülkemizin yalnız kadınları...

Yaşadıkları, karşılaştıkları onca rezilliğe, çifte standarda, başı bozuk, büyümemiş ergen kalmış baba, erkek kardeş, akraba, mahalleli, politikacı, yönetici, sevgili, eş egemenliğine karşı direnen kadınlarımız.

Kadın Voleybol Milli Takımımız işte böyle bir ülkede Avrupa Şampiyonu oldu!

Hatta takımın çok başarılı oyuncusu Ebrar’a iktidara yakın gazete manşetten ‘milli utanç’ bile dedi hiç utanmadan!

Büyümemiş erkekler ülkesinde yol yürümek isteyen kadınlara çıkış yolunu gösteren, çok ihtiyacımız olan bu başarı ile umutlandık.

Gizem, Simge, Cansu, Melissa, Ayça, Kübra, Hande, Derya, Elif, Eda, Zehra, Aslı, İlkin ve Ebrar’ın gösterdiği o yolun adı mı?

Takım olmak!

Tek tek değil birlikte savaşmak!