Türkiye ile Suriye arasında 20 Ekim 1998’de imzalanan “Adana Mutabakatı”nı geliştirerek daha etkin kılınmasıyla, tarafların güvenliği ile istikrarını tehdit eden terör, terör örgütlerine karşı ortak mücadelede yasal ve kapsamlı bir çerçeve oluşturulmuştu.
Buna göre taraflar elde ettikleri bilgi, belge ve istihbaratın paylaşımına ek olarak ortak mücadelenin dönemsel değerlendirmesini yapacak, alınması gerekli yeni önlemleri de belirleyecekti. Yani, Adana Mutabakatının çok ilerisinde yeni düzenlemeler getirilmişti. Ancak, bu anlaşmayı uygulamak hiç mümkün olmadı. Çünkü 2011’den sonra iki ülke arasında bağlar kesildi.
TÜRKİYE’NİN ARADIĞI TERÖRİST
Türkiye’nin aradığı teröristlerden Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ve PYD yetkilileri, 20 Ocak 2025 günü Washington’da yapılacak ABD Başkanı Trump’ın resmi yemin törenine davet edildi.
Trump ilk başkanlığı döneminde de “Mazlum Kobani” kod adlı terörist başı Ferhat Abdi Şahin ile telefonda görüşmüştü. Donald Trump’ın Amerika Birleşik Devletleri’nin 47’nci Başkanı olarak yemin töreni, 20 Ocak 2025 günü Kongre Binası’nın Batı Cephesi’nde yapılacak. O törene katılacağı belirtilen “Şahin Cilo”, “Mazlum Kobani” kod adlı terörist Ferhat Abdi Şahin’in, Interpol tarafından “Kırmızı bültenle” arandığını da hatırlatalım.
HER TÜRLÜ SUÇ KANITI VAR
Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2015 tarihinde aldığı karara göre, Ferhat Abdi Şahin “Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmakla” suçlanıyor. Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğinin kararında “Yakalama istenmesinin sebebi” şöyle belirtiliyor:
“Şüpheli hakkında silahlı bölücü terör örgütü yöneticisi olması, uzun süredir ülkemiz dışında olup, bu zamana kadar yakalanmaması dikkate alınarak dosya içeriği ile hakkında tutuklamayı gerektirecek deliller bulunması, üzerine atılı suçları dikkate alınarak yokluğunda tutuklanmasına...”
TÜRKİYE’NİN TEPKİSİ
Ferhat Abdi Şahin’in bir türlü yakalanmaması, üstelik Trump’ın yemin törenine davet edilmesi, sürekli ABD yetkilileriyle bir araya gelmesi tepkilere yol açıyor. Bir yetkili, bu konuda şunları söyledi:
“Terör Örgütü PKK/YPG’nin elebaşılarından 1967 doğumlu, Suriye uyruklu Mazlum Kobani kod adlı terörist (asıl adı Ferhat Abdi Şahin), Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğini 6 Mayıs 2015 tarihinde yakalama kararına istinaden Interpol tarafından 196 ülkede kırmızı bültenle aranmaktadır
Daha önce Cenevre’de bir eylem planı hazırlığında olduğu istihbaratının alınması üzerine İsviçre’den istenmiş, İsviçre makamları şahsın ülkede olmadığını bildirmiştir. Mazlum Kobani, Interpol kayıtlarında hâlâ kırmızı bültenle aranan bir teröristtir. Bir süre önce de Türk makamlarının tüm uyarılarına rağmen dünya üzerindeki bütün devletlerin hukukunu koruması gereken BM, bu eli kanlı teröristle temasa geçmiştir.
Dışişleri Bakanlığımız o dönem BM’nin bir teröristi muhatap almasını bir nota ile en sert şekilde kınamıştır. ABD Interpol’e üye 196 ülkeden biridir. Türkiye’nin hiçbir diplomatik talebine gerek kalmaksızın bu teröristi Türkiye’ye teslim etmelidir.”
HANİ YAKALATANA ÖDÜL VERİLECEKTİ?
ABD, NATO üyesi olana ülkemizi bir kenara atıyor, bölücü terör örgütü yöneticileriyle görüşüyor, her türlü desteği veriyor. Bir yandan, PKK’nın yurtdışındaki lider kadrosunun mal varlıklarına el konulacağını söylüyor, bir taraftan yakalanmalarını sağlayacak kişilere büyük para ödülü verileceğini duyuruyor. Ancak bunların hepsi sözde kalıyor.
Örgütün başı Murat Karayılan için 5 milyon dolar, örgüt üst düzey yöneticilerinden Cemil Bayık için 4 milyon dolar, Duran Kalkan için 3 milyon dolara kadar para ödülü verileceğini açıklamıştı.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Matthew Palymer, Ankara ziyaretinde şunları söylemişti:
“ABD Dışişleri Bakanlığı’nın ‘Adalet İçin Ödül’ programının PKK terör örgütüne mensup üç üst düzey ismi hedef aldığını duyurmaktan mutluluk duymaktayım.”
ABD, 1997 yılında PKK’yı “Yabancı terör örgütü” olarak kabul etmiş, 2001 yılında PKK’yı Başkanlık Kararnamesi uyarınca “Küresel Terör Unsurları” listesine almıştı. Ancak, bunlar hep “oyalama taktiği” olduğu gibi tamamı da sözde kalıyor. Şimdi, Suriye’de yeni oyunlar peşindeler. Yalnız Suriye’de değil, Yunanistan’daki üsleri de boşuna kurulmadı...
Yeni çıkan kitaplar
- Naim Babüroğlu: Gazetemiz yazarı emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu, “Büyük Taarruz”u, “Kocatepe’den Afyon ovasına atlayan Sarışın Kurt’u”, Büyük Önder’i anlatıyor. İnkılap Yayınları’ndan çıkan bu kitap siz, çocuklarınız ve gelecek kuşaklar için yazıldı.
- Orhan Kemal Erkılıç: Gazeteci-yazar Orhan Kemal Erkılıç’ın Akart Yayınlarından çıkan “Rüzgarlı’dan Plazaya Gazetecilik” kitabı, Ankara basınını, gazetecilerin bir dönem çektiği zorlukları, teknolojiyle nerelere gelindiğini anlatıyor. Her sayfasında kendimizi içinde bulduğumuz bir kitap. Erkılıç, bu kitabı yazarken “Rüzgarlı Sokak’ta gazetecilik” yapmış meslek büyükleriyle de görüştü.
- Saygı Öztürk: Bir kitap da benden. “Örgüt Pazarı – Sağ-sol örgütler, Kürtçülük ve Tarikatlar” kitabını da ben yazdım. Doğan Kitap’tan çıkan kitabımda 1970’li yılların Türkiye’sini; sağ-sol örgütlerini, Kürtçülük faaliyetlerini, tarikatların bugünlere nasıl geldiğini resmi belgelerle ortaya koyuyorum. 1970’li yıllarda yaşananlar, Genelkurmay Başkanlığı tarafından Bakanlar Kurulu’na sunulan brifingde çok çarpıcı bilgiler, belgeler bulunuyor.
İyi okumalar.