Şehrin en işlek caddesi olan İnönü Caddesi’nde önce yol, ortadan dubalarla ikiye bölünerek; bazı yerlere bariyer konularak güvenlik önlemleri alındı.

Bu durum İnönü Caddesi’ndeki trafiği sıkıntıya soksa da güvenlik esas olduğundan herkes bu durumu anlayışla karşıladı.
Bunun dışında adliye binasının arkasındaki yolda yine aynı şekilde kapatıldı.
Bu yolun kapatılmasıyla hem adliyenin hemen arkasındaki sokakta hem de bu sokakla bağlantılı diğer sokaklarda bürosu bulunan avukatlar zor durumda kalmışlardı. Bürolarına gidiş gelişleri ve müvekkillerinin gidiş gelişleri sıkıntıya girmişti.

Ben yıllardır adliye muhabirliği yaptığım için bu güvenlik önlemlerinin sebebini anlayabiliyordum.
Çünkü Adana Adliyesi'ne cinayetten gaspa, boşanma davalarından ticari anlaşmazlıklara kadar her gün birbiriyle husumetli ya da anlaşmazlığı bulunan yüzlerce insan gelip gidiyordu ve bu insanlar arasında bazen kavgalar, saldırılar, yaralanmalar yaşanıyordu.
Bunun dışında bir başka önemli husus da cezaevindeki tutukluların buraya özellikle arka kapıdan getirilmeleri sırasında yaşanan karışıklıklardı.

Tutukluların, hükümlülerin yakınları ya da hasımları bu kişileri görmek istiyor o zaman da güvenlik görevlilerini zor durumda bırakacak sıkıntılı durumlar yaşanıyordu.
Ancak Adana’ya Yeni Adliye Sarayı yapılmasıyla bu sıkıntıların hemen hemen hepsi sona erdi.
Eskiden Adana’daki yüzlerce hakim ve savcı, binlerce avukat, binlerce adliye görevlisi, her gün davaları için gidip gelen binlerce vatandaş İnönü Caddesi’ndeki çok katlı bina ile taş binadan çekilince orası aniden ıssızlaştı.

Eski çok katlı bina ile tarihi taş bina yargı ile denetimli serbestlik büroları için tahsis edildi ve bunların sorumluluğu da Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı verildi.
Ancak Yeni Adliye Sarayı taşınmasına rağmen Adliye hiç taşınmamış gibi buralarda aynı önlemler ve kısıtlamalar sürdürülüyor.
Oysa buralar ıssızlaştı, buralarda kavga gürültü doğuracak olayları yaratacak sebepler neredeyse sıfırlandı.

Bütün suçluların, hükümlülerin gidip gelmeleri, sorun çıkartabilecek davaların görülmesi Yeni Adliye Binası’na taşındı. Yük oraya bindi.
Buna rağmen, İnönü Caddesi’ndeki dolmuşçusundan tatlıcısına, berberinden bisikletçisine, elektrikçisinden çiçekçisine kadar esnafın mağduriyetleri sona ermedi. Sadece esnaf mı? Adliye’nin arka tarafından bulunan sokaklardaki kısıtlamaların devam etmesi nedeniyle avukat bürolarının sıkıntısı da aynı şekilde devam ediyor.
Ben bu konuda esnaftan, avukatlardan her gün şikayet alıyorum. Yakınmalar işitiyorum.
Esnaf, “Biz zaten Adliye’nin güvenlik önlemleri nedeniyle aldığı fiziki önlemler yüzünden çok sayıda vatandaş kaybettik. Şimdi adliye taşındı her şey normalleşecek derken, umduğumuz boşa çıktı” diyorlar.
Avukatlar da “Eski adliye bölgesinin güvenlik riski neredeyse sıfırlandı ama kısıtlama devam etmesi anlamsız” diye konuşuyorlar.
Bu arada Adana Baro Başkanı Semih Gökayaz da konudan birçok avukat meslektaşlarının mağdur olduğunu ve durumun düzeltilmesi için girişimlerde bulunduklarını açıkladı.
Bu bölgedeki düzenden İdare Mahkemesi Başkanı’nın sorumlu olduğunu öğrendim.
Ancak İdare Mahkemesi Başkanı şu ana kadar bu sıkıntıya karşı bir çözüm bulamamış görülüyor.
Buradan sayın Bölge İdare Mahkemesi Başkanından, vatandaşların haklı sesini duymaları ve adliye çevresini eskisi gibi normal hale getirmesini öneriyorum.
Sonuçta ben de vatandaşın sesini duyurmakla mükellefim.
Ne demişler?
Elçiye zeval olmaz!