İpek ÖZBEY

Bazı illerde atık su ve katı atık arıtma tesislerinin yapılması ve işletilmesiyle ilgili akla gelen iki soru var, birincisi böyle bir konu zaten Çevre Bakanlığı ve belediyelerin yetkisindeyken, Turizm Bakanlığı neden devreye sokulmaya çalışılıyor?

Diğeri AKP yerel seçime giderken muhalif belediyelerin elinden bir yetkiyi daha almak isterken, rant saikiyle mi hareket ediyor?

İki soruyu da İYİ Parti’nin bu konuyla ilgilenen İstanbul milletvekili Nimet Özdemir’e sordum:

“Bu tesislerin işletimi ve denetimi uzmanlık gerektirir. Fakat halk sağlığını yakından ilgilendiren böyle bir konunun ihtisaslaşma bağlamında Kültür ve Turizm Bakanlığı’yla ne tür bir ilgisi olabilir, zaten bu işin sorumlusu olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı ilgilendiren ve yerel yönetimlerin kapsamına giren bu önemli konu maddiyattan başka hangi saiklerle Kültür ve Turizm Bakanlığı uhdesine verilmek istenir, anlamıyorum” dedi.

RANT DEVŞİRME Mİ?

Geçen yıllarda Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj sorununa temel gerekçe olarak atık suların arıtılmadan denizlere salınması gösterilmişti. Bu noktada Özdemir bir hatırlatmada bulundu: “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin el değiştirmesiyle birlikte yapılan incelemeler neticesinde AK Parti döneminde ihalesi yapılan Silahtarağa Atık Su Arıtma Tesisi’nden büyük bir rant devşirildiği ortaya çıkmıştı. Buna mukabil söz konusu ihale iptal edilerek “Temel Atmama Töreni” ile basına duyurulmuştu. 18 Ağustos 2021’de Müsilaj Araştırma Komisyonunun İstanbul’da gerçekleşen istişare toplantısında Genel Müdür Raif MERMUTLU, atık su sorununun sadece İstanbul’da tamamen bertaraf edilebilmesi için planlanan 16 tesisin toplam maliyetini 10 milyar TL olarak açıklamıştı…”

BU NASIL HESAP?

AKP yönetimi tarafından ihalesi yapılan Silahtarağa Arıtma Tesisi’nin İSKİ’ye yapım ve 5 yıllık işletme maliyetinin 407 milyon 313 bin 758 euro olduğunu belirten Özdemir, “Yanlış duymadınız; 16 tesisin maliyeti normalde 10 milyar lira iken, AKP yönetiminin sadece 1 tesisle yaptığı projenin maliyeti 4 milyar lira!” diyor. Mevzuata göre bu işlerden gelen gelir başka yerlerde kullanılamıyor. Ama Özdemir’in anlattığı örnek başka bir rant kapısı aralanabileceğini gösteriyor.

Peki bu yetki şimdi neden verilmek isteniyor. Nimet Özdemir’e göre yerel yönetimlerin gelirlerinin ve imkânlarının küçültülmesi hedeflerden biri. Arıttığınız her sudan damla damla para kazanılıyor. “Turizm bölgesi” olarak ifade edilen kıyı şeridi belediyeleri de çoğunlukla muhalefetin elinde… Özdemir, “Özetle burada süslü sözler arasına saklanmış bir hinlik olduğu açıkça görülmektedir” diye durumun vehametini ortaya koyuyor.

İYİ Parti İstanbul Milletvekili Nimet Özdemir

YİNE AKP VE MHP OYLARIYLA GEÇTİ


Muhalefet 11. Madde üzerine çekinceleri TBMM Genel Kurulu’nda dile getirdi. Yapılan oylamada uyarılar AKP ve MHP tarafından dikkate alınmadı. Kanun metni virgülü dahi değişmeden Genel Kurul’da AKP ve MHP oylarıyla kabul edildi.

DAHA ÖNCE ANTALYA VE MUĞLA’DA YAPTILAR


Bakanlığın Antalya Büyükşehir Belediyesiyle üç, Muğla Büyükşehir Belediyesi’yle iki tane olmak üzere bu konuda yürüttüğü projeler var. Yani Özdemir’e göre Bakanlık ihtisasında olmayan bu alanda protokoller aracılığıyla zaten sorumlu. “Bakanlık tam olarak ne istiyor, neyi yapamıyor ki döner sermaye gelirlerini ve yetki alanlarını daha da genişletmek istiyor? Anlaşılıyor ki bu kanun teklifinde gizlenen esas amaç Bakanlık eliyle yandaşlara yeni rant alanları yaratmak.”