Rus yazar İvan Gonçarov yazdığı aynı ismi taşıyan eseriyle, “Oblomovculuk” diye yabancılaşma kavramının doğumuna sebep oldu.
Şu satırlar anlamlı:
-“Kurnazlık bozuk para gibidir. Onunla büyük şeyler alınmaz. Bozuk para ile bir insan, ancak bir kaç saat yaşayabilir. Kurnazlıkla bir şeyi gizleyebilirsiniz, bir adamı aldatabilirsiniz ama onunla geniş ufka varamazsınız, büyük olayları bir sonuca götüremezsiniz. Kurnazlık kısa görüşlüdür, burnunun ucundakini görür, fakat çok defa insanı başkaları için hazırladığı tuzağa düşürür.”
Gonçarov aklıma geçen hafta düştü. AKP iktidarında uzun yıllar önemli bakanlık koltuğunda oturmuş siyasetçi görüşmemizde laf arasında şu sözü etti:
-“Ekrem Bey Cumhurbaşkanlığına aday olsaydı işimiz zordu!”
İmamoğlu’nun aday olmaması için iktidar -yargı kararı gibi- elinden geleni yaptı.
Ya Kılıçdaroğlu?
Aytunç Erkin, “Masa/96 Saatin Öyküsü” adlı kitap yazdı. Akşener’in 6’lı Masa’dan ayrılıp geri dönme sürecini çarpıcı bilgilerle ortaya çıkardı.
Kılıçdaroğlu sorumun yanıtını da bu kitapta buldum:
★★★
“Masa” kitabından alıntı:
-“ Ocak 2023... 2 Mart-6 Mart arasında yaşanan ‘Akşener krizinden’ iki ay önce Kılıçdaroğlu özel bir anket yapılmasını istiyor. Anket firmasının adı AREA.
Şirketten araştırılması, sorulması istenen soru şuydu:
-‘İki belediye başkanı, İmamoğlu ve Yavaş cumhurbaşkanı yardımcısı olarak ilan edilirse Kılıçdaroğlu ne kadar oy alır?’
AREA’nın daha önce yaptırdığı anketlerde Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na 40’a-37 önde çıkmıştı. İki belediye başkanının adı anketlere yardımcı olarak konunca durum bu kez Erdoğan 40, Kılıçdaroğlu 39 olarak tespit edildi. Bu anket Kılıçdaroğlu’nun önüne kondu.”
Daha ortada “Akşener krizi” yoktu ve kriz, iki belediye başkanının cumhurbaşkanı yardımcısı yapılacağı kararıyla çözülmüştü. Neler oluyordu?
AKP gibi Kılıçdaroğlu da toplumdaki İmamoğlu popülerliğinin farkındaydı! Kamuoyu araştırma şirketlerinin çoğunda İmamoğlu yüzde 46 Erdoğan yüzde 40 çıkıyordu! Halk, sorunları çözecek karizmatik lider olarak İmamoğlu’nu görüyordu...
Peki:
Kılıçdaroğlu kendini aday yaparak seçimi neden zora soktu? Bu kimin “ajandası” idi?
★★★
Aylarca “seçilecek aday” açıklaması yapan Akşener, 6’lı Masa’yı terk ettiği akşam Erkin’e telefonda şunu demişti:
- “Ben masadan kalkmadım, kovuldum Aytunç kardeşim. Daha fazlasını yapmalıydım masada. Kovdular beni.”
Kılıçdaroğlu adaylığını onaylatmak için 6’lı Masa’daki Babacan, Davutoğlu, Karamollaoğlu, Uysal’a “bol kepçeden milletvekilliği” vermesinin sebebi de aslında bir rüşvet idi! Karşımıza hep bir şahsi menfaat kurnazlığı çıkıyor...
Akşener’in masayı terk ettiği ertesi gün ne dediğini anımsatırım:
-“ İYİ Parti bir dayatmaya mecbur bırakılmış, ölüm ile sıtma arasında tercihe zorlanmıştır. Kişisel ikbal hesapları için üretilmiş siyasetin hınk deyicisi olmayacaktır... ‘Ceketimi assam seçilirim’ diyenlerin karşısındayız... Bu vesileyle, anlamış olduk ki; şahsi hırslar, Türkiye’ye tercih edilmiştir. Anlamış olduk ki; kişisel ajandalar uğruna kuyruklu yalanlar, milletin kazandığı bir büyük hakikate tercih edilmiştir... Sayın Erdoğan’a karşı, açık ara kazandığını gördüğümüz, iki ismin adaylığı konusunda, görüşümüzü beyan ettik. Bu iki isim; Sayın Yavaş ile Sayın İmamoğlu’ydu...”
Kılıçdaroğlu kurnazlıkla adaylık şartlarını lehine çevirmeyi başardı, oluşturduğu baskısıyla Akşener’i masaya döndürdü.
Hiç değişmiyor, benzer kurnazlığı Kılıçdaroğlu bugün CHP kongresini kazanmak için yapıyor.
CHP delegesi bilmelidir ki:
- Kurnazlıkla bir şeyi gizleyebilirsiniz, bir adamı aldatabilirsiniz ama onunla geniş ufka varamazsınız...
Atatürk’ün delegeleri aldanmamalı!