Emperyalistler var olduğu sürece ne dünyada ne de bulunduğumuz bölgede rahat yüzü görürüz. Acı olan ise bu kan emicilerin gittikleri ülkelere demokrasi götürüyoruz kisvesi altında yeri göğü inletmeleri. Hani “Bastıkları yerde ot bitmez” denenler var ya işte bunlar gittikleri yere kan ve gözyaşı götürürler. Onlar için var olan tek şey kendileri ve yandaşlarının  menfaatleridir. İnsanlıktan nasiplerini almamışlardır. Menfaatleri  bitince hiçbir şey olmamış gibi çekip giderler. Yıllar öncesinden nereye çökecekleri, nereleri karıştıracaklarının senaryoları ellerinde hazırdır. Zamanı çok güzel değerlendirirler. Gidip karıştıracakları ülkede anında hainleri bulur ve işe koyulurlar. (Bize gelen Afganlıların çoğu, ülkesi  Afganistan aleyhine ABD ile iş birliği yapıp birlikte hareket edenlerdir). Gittikleri ülkeler özellikle yer altı kaynakları zengin ve hep geri kalmış ülkelerdir. 

Afganistan, Pakistan derken sıra Ortadoğu’ya geldi. Saddam bir takım aslı astarı olmayan hikayelerle ortadan kaldırıldı ve Irak üç parçaya bölündü. 

Arap baharı eylemleri, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın enerji kaynakları derken Libya’yı yerle bir ettiler. Sıra Suriye’ye geldi. Arap dünyasının tek laik ülkesi Suriye ve başındaki Esat istenmeyen adam olarak ilan edildi. Durup dururken neden Esat tu kaka oldu, amaç belli. Fırat’ın doğusunda Kürt yapılanmasını  oluşturacaklardı. Söylemlerinde terör örgütlerine karşı olmalarına karşın, Ortadoğu’da kendi yarattıkları taşeron teröristleri kullanmaya başladılar. Ortadoğuya ilk gelişlerinin bahanesi Işid’ di. Işid bahanesi ile Suriye’ye girdiler. Bizim,komşu ülke ile ilişkiler barışık giderken ne oldu bitti, Esat katil Eset oldu ve Suriye bataklığına girdik. Bu arada ABD terör örgütü PKK’nın artıkları ile Fırat’ın doğusunda bir Kürt garnizonu oluşturdular. Suriye’nin su kaynakları ve yer altı kaynakları burdaydı. Amaç belli idi. İsrail kurulan bu Kürt oluşumu ile bir tür güvenceye alınacaktı. İsrail, Gazze’yi yerle bir etti. Suriye’de uzun süredir sakin olan durum birden alevlendi, ABD taşeron örgütleri Halep’i ele geçirdi. Bu arada bizim desteklediğimiz eski ismiyle ÖSO da harekete geçti. Komşu İslam ülkeleri sessiz sedasız yaşananları izliyorlar. 50 bini aşkın kişinin hayatını kaybettiği Gazze savaşını tüm Dünya izliyor. Durum kısaca bu.

Bu Suriye macerasının  bize faturası çok ağır oldu. Verdiğimiz şehitlerle binlerce ocağa ateş düşerken, ülke ekonomisine çok büyük zarar ödettiler. Olanlar oldu. Şimdi ülke içinde bazı ağızlar “fetih” söylemlerini dile getiriyorlar. Zaten Suriye bataklığına girerken de Emevi Camisi’nde namaz diyerek seslenmişlerdi. 

Bu olayların başladığında Monşerler ve konunun uzmanları feryat ettiler aman yapmayın etmeyin, bulaşmayın dediler. Kimse dinlemedi. Bari Suriye bu durumda iken aklımızı başımıza alıp çok iyi kararlar almalıyız. Alınacak yanlış kararlar bizi emperyalizmin tuzaklarına düşürür. Türkiye için Suriye’nin toprak bütünlüğü son derece önemlidir. Bizim bu bütünlük için her türlü desteği vermemiz gerek. Biz sınırlarımızı koruyalım yeter. 

Yönetenler; Lütfen aklımızla alay etmeyin. Hem Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılıyız deyip, sonra da paralı askerlere destek vermek? Bugünler çok önemli günler. Birlikteliğimiz son derece önemli.

Ekonomik durumumuz ortada. Sığınmacıların ekonomik ve sosyal  ağırlıkları yetti arttı .Bu koşullarda bir de askeri hareket bize çok ağıra patlar.

SON SÖZ:

İnsan, bir anlamı olduğuna inandığı dayanılmaz acılara katlanabilir.

Ancak bütün şansızlıkların doruğundayken “aptalın birinin uydurduğu bir masal” içinde yer aldığını kabul etmek zorunda kalırsa yıkılır.

CARL GUSTAV JUNG