“Amerika’nın derdi”nden kastım yaklaşan seçimlerde sağcı Trump’ın mı yoksa solcu (?) Harris’in mi başkan seçileceğidir. “Türkiye’yi gerdi” ibaresiyle de anlatmak istediğim, Amerikan Doları’nın (USD) geleceğidir. Çünkü ABD’nin ulusal para birimi olan USD aynı zamanda hem küresel rezerv para hem de Türk ekonomisinin “işlevsel” para birimidir. Aynı şeyi çok kez tekrarlamanın sıkıcılığını göze alarak yazıyorum. Doğal, diğer adıyla serbest piyasa sistemini “fiyat mekanizması” (görünmez el) yönetir. Bu mekanizmasının içindeki kritik “parça” paradır. Ekonomimizin fiyat mekanizması TL “yumuşak” (soft currency) olduğu için arızalıdır. Çünkü yumuşak paralar, piyasa sisteminin “para”dan beklediği “ölçü birimi”, “tasarruf aleti” ve “uzun vadeli sözleşme akçesi” olma işlevlerini yerine getiremez. Bu yüzden yumuşak paralı ülkeler “çift paralı” (bi-currency) olmuştur. Enflasyonları da hep yüksektir. Bu ülkeler fiyat istikrarı (düşük enflasyon) sağlamak için, ilk iş olarak yumuşak paralarını (TL diye okuyun) sert bir paraya (dolar/Euro diye okuyun) bağlayarak onu “sertleştirmek” ister. Bu yöntem yumuşak paranın değerlenmesine sebep olur. Değerlenen yumuşak para (mesela TL) yüzünden “cari açık” büyür. (Şimdi bizde bunun tam tersi oluyor ama bu sürdürülemez.) TL dahil bir ulusal paranın yumuşak olmasının “kök sebebi” cari açıktır. Bazılarımız “finanse edildiği sürece cari açık sorun değildir” der. Bu yanlıştır. Doğrusu, “finanse edildiği sürece cari açık kapanmaz”dır. Bunun kanıtı dış finansman sorunu olmayan güçlü ABD’nin dünya cari açık şampiyonu olmasıdır.

NE OLACAK BU DOLARIN HALİ?

Şimdi Türkiye’yi geren sorunu daha doğrusu sorunları tekrar tanımlayalım. Trump veya Harris başkan olursa, sırf başkanın kimliği yüzünden:

  1. Doların değeri (diğer dövizlere karşı) iner mi çıkar mı?
  2. Doların faizi yükselir mi, düşer mi?
  3. Dünya dış ticareti genişler mi, daralır mı?
  4. Cari açığı kapamak kolaylaşır mı, zorlaşır mı?
  5. Dış borç bulma imkanı artar mı, azalır mı?
  6. Enflasyonu düşürmemiz daha külfetli hale mi gelir, yoksa külfet
    azalır mı?
  7. Türkiye’nin BRICS’e girerek, AB ve ABD’den uzaklaşma süreci hızlanır mı?

Bu soruların cevabını bulmak için önce Trump’ın ve Harris’in bir hayli netleşmiş manifestolarına göz atalım. Benim bulgularım aşağıdadır:

SAĞCI TRUMP DEVRİMCİ, SOLCU HARRİS TUTUCUDUR

Trump’ın stratejik sloganı (Make America Great Again) “Amerika’yı Yeniden Üstün Yap”tır. Trump, bunun için de (2023’de 818 milyar dolar) ama geçmişte neredeyse yılda 1 trilyon dolara varan cari açığını daraltmak şarttır diyor. ABD, kendi parasıyla ithalat yaptığı için kimseye döviz borcu yoktur. Hal böyle olmakla birlikte Trump bu “asalak yaşamı” Amerika’nın Çin karşısında hemen her sahada gerilemesinin sebebi olarak görmektedir. Bunda da haklıdır. Trump, cari açığı kapamak için, ithal mallarının gümrük resimlerini artırmayı planlamaktadır. İthalat pahalanınca ABD’de önce enflasyon sonra faizler artacaktır. Diğer ülkeler de buna mukabelede bulunacaktır. Bu itiş kakışın ilk reel sonucu “Dünya Dış Ticareti”nin ve Dünya Milli Geliri’nin küçülmesidir. Finansal sonucu ise dolar arzının azalmasıdır. Yani Trump’ın seçilmesi “dış-borç-kolik” Türkiye için kötü olacaktır. Ama Harris seçilirse enflasyonla mücadelemiz dış finansman bollaşacağı için kolaylaşacaktır. Ancak Harris, Türkiye ile ABD arasına Trump’a oranla daha fazla “siyasi ve ideolojik” mesafe koyacaktır.

SON SÖZ: Cari açık sorununun çözümü, açığı finanse etmemektir.