Büyük Atatürk’ün önderliğinde kurulan ve Türk ulusunun en büyük eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 101’inci yıl dönümünü dün coşkuyla kutladık ve:

“Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” diye bir kez daha yemin ettik.

Dün Cumhuriyet kutlamalarını izlerken, bandoların milli marşları çaldığı, Türk bayraklarının dalgalandığı yollarda yürüyüş yapmayı da ihmal etmedim.

Yürüyüş arkadaşım, deneyimli siyaset adamı İbrahim Çetinkaya idi. 1967 – 1972 yılları arasında Adalet Partisi Gençlik Kolları Başkanı olarak görev yapmıştı. Hem bayramı kutladı, hem de anlattı:

“Adalet Partisi İstanbul Gençlik Kolları’nda 1961-1980 arasında görev almış partililer olarak, 9’uncu Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’i 100’üncü doğum gününde anmak için SÖZCÜ Gazetesi’ne ‘Anıyoruz – Arıyoruz’ diye reklam vermeyi planladık. İki gün sonra (1 Kasım Cuma günü) Demirel’in 100’üncü doğum günü... Onu büyük bir özlemle anacağız””

★★★

9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i yakından tanıyan bir gazeteciyim.

Cumhuriyet sevdalısı bir devlet adamıydı.

Meslek hayatımda onunla defalarca sohbet ettim, davetlerde, gezilerde birlikte oldum. Onun ağzından bizzat dinlediğin şu sözleri hâlâ kulaklarımda çınlıyor:

“Rahmi Bey kardeşim...

Ben bir Cumhuriyet çocuğuyum.

Cumhuriyet’i kuran Atatürk’ün kalbimde özel bir yeri vardır.

Ben İslâmköy’de doğdum. Köyde doğan bir çocuk, Başbakan, Cumhurbaşkanı olabilir mi? İşte Cumhuriyet idaresi sayesinde bu olabiliyor. 

Devlet okullarında okudum.

Cumhuriyet’in sağladığı imkânlardan faydalandım...

Devlet sayesinde Amerika’ya gidip eğitim yaptım.

Türkiye Cumhuriyeti’nde bir köy çocuğunun okuyup genel müdür, parti başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olabileceğinin canlı timsaliyim ben...

Tüm bunlar Atatürk devrimleri ve Cumhuriyet sayesinde oldu.

Milletimiz, Cumhuriyet’i kuran Mustafa Kemal Atatürk’e çok şey borçludur.”
Aynen böyle demişti Demirel...

Bence o, Atatürk ve İsmet İnönü’den sonra en büyük devlet adamıdır.

★★★

Cumhuriyet’in ilanından 1 yıl 2 gün sonra, 1 Kasım 1924 günü doğan Demirel, 40 yaşında parti başkanı, 41 yaşında Başbakan olarak “En genç başbakan” unvanıyla Türkiye tarihine geçti.

1965-1993 yılları arasında kurduğu 7 ayrı hükümette toplam 10 yıl 5 ay görev yapan Demirel, 1993 yılında Cumhurbaşkanı seçildi ve bu kutsal görevi 2000 yılına kadar sürdürdü.

Demirel, 7 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde hep Anayasa’ya sadık kaldı, tarafsız ve âdil, mükemmel bir yönetim sergiledi.

O gerçek devlet adamını 17 Haziran 2015 günü 90 yaşında kaybettik.

Demirel hayatta ve görevde olsaydı kriz yaşanır mıydı?

Ülke olarak zor günlerden geçiyoruz... Ekonomi kritik bir noktada... İnsanlar büyük sıkıntılar içinde...

Peki, Cumhuriyet’le yaşıt olan, Cumhuriyet idaresinde yetişmekle gurur duyan Süleyman Demirel hayatta ve yönetimde olsaydı, Türkiye bu hale düşer miydi?

Bir siyaset adamı olarak Demirel’i yakından tanıyan İbrahim Çetinkaya’ya bunu sordum.

Hiç tereddüt etmeden dedi ki:

“Demirel hayatta ve yönetimde olsaydı, inanıyorum ki, son yıllarda ülkemizin içine düştüğü krizler yaşanmazdı.

1 Kasım 1924 Demirel’in doğum günüdür. Cumhuriyet’ten bir yıl sonra doğmuştur. Bu nedenle Cumhuriyet’le yaşıt sayılır.

O, askeri müdahaleler karşısında milli iradeyi, demokrasiyi savunan bir liderdir.

Süleyman Demirel gibi bir siyaset adamının yokluğu daima hissedilecektir.

100’üncü doğum yıldönümüne onu saygıyla, özlemle anıyoruz. Yalnız biz değil, bütün Türkiye’nin onu çok özlediği ve aradığı inancındayım.”

GÜNÜN SÖZÜ

Cumhuriyet, adalet özgürlük, kültür ve uygarlığın iklimidir.