Geçen sabah, gazetemiz Sözcü’nün ilk sayfasında bir haber vardı.  “Esat’la  görüşmeye hazırız”. Bu haberi okuyunca neden 12 yıl beklediğimizi düşünmeden edemedim. Sonra bu beklenen süre için acaba Ortadoğu  projesinin gereği olabilir mi dedim. Zira burası Ortadoğu! Her ihtimal söz konusudur.

Yıllardan bu yana sorunlu  olduğumuz tüm komşularla barıştık, tek küs olduğumuz Suriye kalmıştı, onunla da sonunda barışmak istiyoruz. Daha önce de böyle bir barışma önerisi gündeme gelmişti. Aylar sonra da Sayın Erdoğan, Amerika seyahatine çıkarken bir kez daha Esat’a barışalım mesajının yanında, çok hayırlı bir cümle kurdu ve ilk kez milyonlarca sığınmacı ülkelerine dönmek istiyor, dedi. İlişkiler geç de olsa barış her zaman kazançtır. 

Sayın Erdoğan, ülkenin durumu saraydan görüldüğü gibi pembe değil. Siz eski Türkiye diyorsunuz ya, halk eski Türkiye’yi mumla arıyor. Artık ülkeyi yönetemediğiniz için  inanılmaz yanlışlar yapılıyor. Acı olan da sorumlu veya sorumlular ortaya çıkıp, ben veya bizleriz demiyor, diyemiyor. 

Yaşanılan Feto kalkışması, Suriye ile sebebin ne olduğu bir türlü anlaşılmayan çatışma, kesin sayısının ne olduğu bilinmeyen milyonlarca sığınmacının yarattığı ekonomik ve sosyal problemler, ülkeye maliyeti çok ağır oldu ve bu gerçeği halk artık görüyor. Acı olan ise yapılan tüm yönetim hataları nedeniyle oluşan ekonomik ve sosyal yanlışların tüm faturası her zaman olduğu gibi  yine emekli, asgari ücretli ve yoksul kesimin sırtına biniyor.

Sayın Erdoğan, sokak diyor ki; Sizin  konuşma metinlerinizi hazırlayan ekip bilerek veya bilmeyerek tarihi hatalar yapıyor ve bunları size camdan okutuyorlar. Yıllar önce yazdıkları tüm yanlışların halk farkında değildi. Artık herkesin elinde cep telefonu ve türlü teknoloji var. Özellikle Z kuşağı diye adlandırdığımız  gençlerin sayısı milyonlar. Dünyayı izliyorlar. Bu yanlışlar artık seçmen düzeyinde, bunlar bizim aklımızla alay etmeye mi  başladılar kuşkusu oluşturuyor. Metin yazarlarını bir gözden geçirseniz. Yoğun ülke sorunlarıyla uğraştığınızdan konuşma metinlerini okuma fırsatınız doğal olarak olamıyor. Bu nedenle, hazırlanan  konuşma metinlerindeki bazı bilgilerin yanlış olduğunun farkında olamıyorsunuz. 

Hatırlayın;
İktidarınızdan yıllar önce kurulan bazı üniversitelerin, AKP iktidarında kurulduğu iddialarınız mesela !!

Süleyman Demirel,  Zonguldak Kara Elmas ve Malatya İnönü Üniversitesi 

İktidarınızdan yıllar önce yapılan Havaalanlarının, sizin iktidarınız döneminde yapıldığı iddianız!!

Gezi direnişin de başörtülü bacılarımıza yapılanlar ve Camide  içki içildiği iddialarınız!!
 
Siz 1954 doğumlu olduğunuz halde, tek parti döneminde 75 kişilik sınıflarda okuduğunuz iddianız!! 

1983 doğumlu kızınızın , 1980 yılında  size yazdığı ( Babacığım bir gününüzü de bize ayır)mektup iddianız!!

Siz siyasete milletim denen kesimle iç içe yola çıkarak bulunduğunuz yerlere geldiniz. Saraya yerleşince o kesimden koptunuz. Daha doğrusu gerçeklerle karşılaşmanıza ya engel olunuyor veya yoğunluğunuz engel oluyor. Etrafınızdakiler sizi toplumdan tecrit ediyorlar. Gerçekleri görmenize engel oluyorlar.

Tüm bu paylaştıklarım, sokağın  yakınmalarının sadece küçük bir bölümü. 

Hiç düşündünüz mü parti oylarınız neden eriyor. Nerede hata yaptık? Neden statlarda, meydanlarda ve okullarda gençler “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diyor. Çünkü Cumhuriyet’in temelleri ile oynamaya kalktınız. Artık masum, demokratik , özgürlük adına yapılan tüm etkinliklerden rahatsız oluyor ve arkasında bir neden arıyorsunuz.

TSK’nin geleceği genç teğmenlerin o mutlu günündeki o masum kutlamanın bile arkasında acaba mı diye bir şeyler aranıyor. Neden rahatsız oldunuz? Kılıçları kaldırıp “ Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” dedikleri için mi? Soruyorum bu gençler için soruşturmayı yapacak asker veya hukukçu her kimse, ben “Mustafa Kemal’in askeri değilim” diyebilir mi?
Bir okuyucum, ısrarla bir soru sormamı istiyor. Teğmenlere herhangi bir nedenle ceza verilirse, TSK üst yönetim kadrosu, o koltuklarda oturmaya devam edecekler mi?

Eğer Türkiye bir hukuk devleti ise;
Teğmenlerin bu hareketlerinden rahatsız olan Sayın Bahçeli,
neden binlerce polisin bir tören nedeniyle MHP işareti yaparak ülkücü marşı söylemelerinden ya da Özel Harekat merkezi ziyaretinde,  komuta kademesi ve polisler sıra ile kendisinin elini öperken rahatsız olmadı? Sayın Erdoğan bu görüntüler karşısında, üç beş kendini bilmez diyerek neden soruşturma açtırmayı düşünmediniz ?

Özü şu, sembollerle kavga etme bahanesiyle, temelde Laik Cumhuriyet’le kavga edilmeye çalışılıyor. 

SON SÖZ: “ Ne adaletsiz bir dünya: Kimi günahları ile yükseliyor,
Kimi iyilikleri ile kaybediyor.”   SHAKESPEARE