37

Mesele küçük gibi görünebilir.
Hatta yazacaklarıma bakıp “Abartıyorsun” bile diyebilirsiniz ama gerçekten de küçük gibi görünen bu olay, biz kadınların yaşadığı haksızlıkların kökenini ortaya koyması açısından önemli.
TDK’nın (Türk Dil Kurumu) gaf yapıp sonra “Affedersiniz!” bile demediği ve kadınlara karşı korkunç bakış açısını yansıtan, ileri derecede ilkel sözcük tanımlarından biriyle daha karşınızdayız sevgili seyirciler.
TDK’ya çöreklenmiş olan ve hayata baktıkları yer belli olan kimseler yine yapmış yapacağını.
Bu kez ‘kirli’ kelimesinin şahane tanımını yaparak biz kadınları örseliyor TDK.
Kirli: Aybaşı durumunda bulunan (Kadın)
Hatırlarsanız biz kadınlar ‘kirli’ olduğumuz kadar her an ‘müsaitiz’ de.
Flörte filan hep hazırız. Çünkü kadınız.
Fıtratımızda var!
Evet, halk arasında bu deyim geçmişten beri kullanılıyor. Ama gelmişiz 2016’ya, kadınlar her alanda hakları için mücadele veriyor.
Sen de TDK olarak buna ayak uyduracaksın. Kadın doğurganlığının, hani bizi bir damızlık gibi görüp, evlere kapatıp, üç çocuk doğurmamızı istediğiniz kavrama ‘kirlenmek’ deyince zaten elini iyice açık etmiş oluyorsun.
TDK’nın kadına bakışının sorunlu oluşu ve sözde muhafazakarlar tarafından domine edildiğini ‘regl olmak’ yerine sözde daha edepli (!) olan ‘aybaşı’ kelimesinden anlıyoruz. Bu zihniyet, kadın deyince aklına bekaretini kaybetmiş yani sevişmiş insan geldiği için bu kelimeyi ahlaksızlık sayıp yerine ‘bayan’ diyenle aynı...
Biz kadınlar, regl olmaktan utanan anneannelerimizin sonrasında çok uzun bir yol kat ettik.
Artık regl olmanın ve regl olduğumuzu söylemenin ayıp olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz.
Herkesin hayatını borçlu olduğu regl ve biz kadınlara biraz saygı lütfen!

Barbaros Bulvarı da artık otopark


Sanırım şehirde bu konuyla benden başka ilgilenen herhangi bir yönetici, trafik polisi vesaire yok.
Zaten İstanbul trafiğinin her gün biraz daha biz ölümlüleri bunaltır hale gelmesinin ana nedeni de bu.
Belli ki işi bu sıkıntılara çözüm bulmak olan ve maaşını da bu işi yaptığı için alan kimseler topluca kenti terk etti ve biz kaderimizle baş başa kaldık.
Bir süredir yazıyorum, İstanbul’un yeni sıkıntılarından biri de gün içinde kontrolsüzce ve tüm kurallar hiçe sayılarak gelişigüzel, akıllarının estiği her yere park edilen servis minibüsleri.

36

Servis minibüsleri trafiğin nefes alması yani toplu ulaşımı desteklediği için önemli. Ama gün boyu tüm yasak yerlere park edip, park ettikleri güzergahlardan birer şerit çalmaları olacak şey değil.
Ve işin daha tuhafı, belli ki merkezi bir yerden bu araçların canlarının istediği her yere park etmelerine göz yumulmasına dair bir emri var. Çünkü ne ceza kesildiğini görüyorum bu araçlara, ne de ertesi gün oradan kaldırıldıklarını. Ama bu fotoğraf beni bile aştı artık. Önceki gün 18.03’te Beşiktaş Balmumcu’da çektim. Trafiğin en yoğun olduğu saatlerden bahsediyorum. Bu araçlar şeridin birini tamamen kapatmış halde. Ve park halindeler. Trafik onlara rağmen ilerliyor. Ve kuyruk kim bilir nerelere ulaşmış durumda.
Sahi, gerçekten yok mu görevini yapacak ve bu servis zulmüne dur diyecek bir yetkili?