Geçen 5 yılda Aygaz’ın yönetim kurulunda “bağımsız üye” olarak görev yaptım. Aygaz yerel bir firmayı ortak alarak Bangladeş’te “United Aygaz” adında bir gaz depolama ve dağıtım şirketi kurdu. Ben de bu sebeple Bangladeş ekonomisini izler oldum. Son iki ay içinde Bangladeş karıştı. Üniversite öğrencilerinin başını çektiği (sebebini aşağıda açıklayacağım) bir başkaldırı oldu. Bangladeş’in kurucusu olduğu halde bir darbeyle devrilen Mucibir Rahman’ın kızı Şeyh Hasine, kesintili de olsa 1996’dan beri 15 yıldır iktidardaydı. 76 yaşındaki bu kadın başbakan, ayaklanmayı polisin ve onun yetersiz kaldığı noktadan itibaren de ordunun silahla bastırmasını istedi. Yüzlerce insan öldü. İsyan şiddetlendi. Şeyh Hasine Genelkurmay Başkanı’na daha şiddetli davranmasını emretti. Başkan, başbakanın bu emrini yerine getirmeyi reddedince o da istifa edip Hindistan’a gitti. Silahlı Kuvvetler yönetime el koydu. Böylece, geçmişte askeri yönetime karşı çıkan eylemci öğrencilerin liderliğini yaparak siyasete atılıp, seçimle iktidara gelen (iddiaya göre 5. kez seçilmek için seçimlere hile karıştıran) Şeyh Hasine de babası gibi askeri bir darbeyle devrilmiş oldu.
AYAKLANMA NEDENİ
170 milyonluk nüfusu ve kişi başına 2.650 dolar yıllık GSYH ile Asya’nın en fakir ülkelerinden biri olan Bangladeş, 242 milyon nüfuslu Pakistan gibi eski Hindistan’ın bir parçasıdır. 1947’de İngilizler Hindistan’ı yönetemez hale gelince giderayak ülkeyi ikiye (aslında üçe) böldü. Çünkü zaten ülke halkı çoğunluğu Hindu, en büyük azınlığı Müslüman olmak üzere iki büyük ümmetten (doğrusu millet) oluşuyordu. Müslümanlar ülkenin her yerinde vardı. Ama biri bugünkü Pakistan ve diğeri Bangladeş olmak üzere iki bölgede çoğunluktaydı. Bunlardan birine Batı diğerine Doğu Pakistan dendi. Üst yönetim batıdaki Pakistan’a bırakıldı. Doğudaki Pakistan yani Bangladeş bunu kabullenmedi. Bir savaş başlattı. 1971’de yaklaşık 1 milyon kişinin öldüğü bu savaştan sonra bağımsız Bangladeş kuruldu. Devlet kadrolarının %30’u bu bağımsızlık savaşında yaralananlar veya ölenlerin aile efradı arasından seçilir diye bir kanun kabul edildi. Son yıllarda devlet memuriyetine girmek isteyen işsiz üniversite mezunları bu kanunun kalkmasını istedi. Şeyh Hasine kanunu kaldırdı. Ancak Yüksek Mahkeme tekrar yürürlüğe koydu ve kıyamet koptu. Her ne kadar Anayasa Mahkemesi, Yüksek Mahkeme’nin kararını iptal edip imtiyazı %5’e düşürdüyse de isyan durmadı. Sonuçta seçimle gelen gitti, seçilmeyen asker geldi.
BANGLADEŞ’İN EKONOMİ MUCİZESİ
İnternette tarama yaparken Bangladeş’in ekonomik mucizesi (?) diye bir deyimle karşılaştım. Şaşırdım. Meğer Şeyh Hasine’nin uyguladığı “ihracata dayalı Asya tipi büyüme modeli” sayesinde ülke hızla kalkınmış. Fakirlik yarıya inmiş. Birçok altyapı yatırımları tamamlanmış. Kişi başına milli gelirde Hindistan’ı ve Pakistan’ı geçmişler. Ancak bu süreçte eş dost kayırmacılığı ile yolsuzluk çığırından çıkmış. Özellikle üniversite mezunları arasında işsizlik artmış. Özgürlükler kısıtlanmış. Covid-19’la başlayan durgunluk yüzünden fiyatlar artmış (enflasyon %12’ye çıkmış, bana az geldi), IMF’den borç almışlar. Çünkü tekrar GSYH’nın %4’ü kadar cari açık verir hale düşmüşler. IMF de ekonomiyi hale yola koymak için bütçeyi sıkın, faizi artırın, yabancı yatırımcının kendini güvende hissetmesi için Merkez Bankası borç-haraç rezerv biriktirsin demiş. Şeyh Hasine, bu tavsiyelere uydukça işsizlik daha da artmış, gelir dağılımı bozulmuş, sosyal huzursuzluk çıkmış. Bu yazıyı yazarken makalesinden yararlandığım Hintli/Amerikalı iktisatçı Jayati Gosh, IMF de Hindistan da bu olaylardan ders almalıdır diyor. Acaba bundan bize de bir ders çıkar mı?
SON SÖZ: Bir imtiyaz bin itiraz getirir.