“O kürsünün farklı bir heyecan verici yanı var. İlk defa çıkıyorsun. Bir de frakla, papyonla çıkıyorum. Bununla ilgili insanların bakış açısı, gözlemleri nedir ne olur. Bütün bunları umursamadan giyindim çıktım.”
Tekin Bingöl, yazarımız Saygı Öztürk’e konuştu.
Tekin Bingöl, CHP’nin TBMM Başkanvekilliğine seçilmişti. İkinci kez kürsüye çıktığında genel kurulda, DEM Partili Milletvekilinin Talat Paşa ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la ilgili konuşması genel kurulu karıştırdı, çiçeği burnundaki başkanvekilinin oturduğu kürsü yumruklandı. Bu durum gerilimi daha da artırdı, İYİ Parti Milletvekili Yasin Öztürk’e genel kurul kararıyla uyarı cezası verildi.
DEM’li Milletvekili George Aslan’ın, “Ermeni katliamı yapıldığına” ilişkin iddiaları, tutanaklara girdi. Ermeni katliamı olmadığı belgelerle ortaya konulurken, milletvekilinin TBMM Genel Kurulu’nda katliam yapıldığını söylemesi ileride Türkiye’yi zor duruma sokabilir. 4 dönem milletvekilliği yapan, TBMM Başkanvekilliği’nin ikinci gününde yaşanan olayları Tekin Bingöl’le konuştum. İşte anlattıkları:
SÖZLERİM EKSİK OLUNCA
“O gün bir siyaset kurgulamaya çalıştı. Bu doğru değildi. Ben başkanvekilliğinde yeni olduğum için milletvekillerinin sözünü kesmeden kendilerini ifade etmesini istiyordum. DEM’li milletvekillerinin konuşmasını tamamlamasını da iyi niyetle bekledim. Konuşmasından sonra düşüncelerimi söyleyecektim.
DEM’li George Aslan konuşurken laf atmalar oldu. Ama konuşmasının içinde de temiz bir dil kullanmadığı, hakaret içeren kelimeler vardı. O konuşmasını bitirdikten sonra ben, ‘Bu tür soyut kavramlarla ithamda bulunmanız son derece yanlış. Bu kabul edilemez’ dedim. Bir de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Talat Paşa’nın anıtını dikti diye eleştirmişti. Ben, ‘Mansur Yavaş, Talat Paşa anıtı diktiği gibi Gar Katliamı gibi dramatik bir olay sonrasında da anıt dikti. Böyle bir bakış açısıyla siyaset yapıyor’ gibi birkaç cümle kurmak istedim. Orada bir eksiklik yaptım. ‘Talat Paşa anıtının yanı sıra Gar Katliamı’na da anıt dikti’ demem gerekirken o başlangıçtaki kısmı atlamışım. ‘Mansur Bey’in, Talat Paşa anıtının yanı sıra’ sözcüklerini söylememem ciddi bir cümle düşüklüğüne yol açtı.
İLK GÜNÜN HEYECANI
Olay, başkanvekilliğimin ikinci gün heyecanıyla birden patladı. George Aslan konuşuncaya kadar genel kurul çok sakin, çok düzenli gidiyordu. Gorege Aslan’ın ardından İYİ Partili Şenol Sunat’a söz verdim. O da kürsüde, ‘Sizleri lanetliyorum’ diye sert bir üslupla konuşmasına başladı. Bu sefer DEM milletvekilleri başladılar tepki göstermeye. Ayağa kalktılar, laf atıyorlar. Ben ‘sakin olun, tamam size de söz veririm milletvekili konuşsun’ diye birkaç kez uyarmama rağmen bu olmadı. Bir de hem milletvekilinin süresi geçiyor, insicamı bozuluyor, laf atmalar arasında düzenli konuşma yapamıyor. Bir iki defa da ‘susturun bunları’ bağlamında dönüp bana baktı. Ben uğraştım olmadı.
Bunun üzerine ortalık sakinleşsin diye Şenol Hanım’ın mikrofonunu konuşma süresi geçmesin diye kapattırdım. Hiç olmazsa ondan sonra kalan süreyi de düzenli bir şekilde kullanmasını istedim.
MASAYA VURMAYA BAŞLADI
Bu arada ‘sayın milletvekilinin sizi lanetliyorum sözleriniz çok ağır’ dedim. Çünkü onlar da buradan tepki koymaya başladılar. Hem kendi insicamı bozuluyor hem de Meclis’in düzeni bozuluyordu.
Bunu tamamen iyi niyetle, sükûnet sağlanması, milletvekillerinin görüşlerini sözlerinin kesilmediği bir ortamda yapmalarını sağlamak için söyledim. Divan katibi olarak iki AKP’li arkadaş vardı. Bir üye ihtiyaç nedeniyle kalktığında yerine İYİ Partili Yasin Öztürk’ü oturtuyor. İç tüzüğe göre bu durumda oturma hakkı var.
Bir anda defalarca masaya tak tak vurarak Yasin Öztürk ayağa kalktı. Bana farklı bir takım cümleler kullandı. Ben ‘Sen ne yapıyorsun, ne yapmaya çalışıyorsun ya? Otur’ dedim. Fakat bu süre bir 10-15 saniye ya geçti ya geçmedi. O hâlâ ayakta ve bana böyle laf sayıyor. Sonra ben birleşime ara verdim. Arkaya geçtik. Grup başkanvekilleri geldi. Tabi şimdi işin farklı boyutları var. DEM Milletvekili George Aslan’ın konuşması da işin bir boyutu.
KÜRSÜ YUMRUKLAMA GÖZ ARDI EDİLDİ
Şenol Hanım konuşurken laf atmaların çoğalması üzerine benim sükuneti sağlama çabam hep göz ardı ediliyor. Divan katibi ilk kez başkanlık kürsüsünü yumrukluyor. Divan heyetinden hiç kimse böyle bir davranışta bulunamaz. Böyle bir usul yok. Divan her şeye rağmen oradaki görevini sükunet içinde bu tür şeylere girmeden sürdürmek zorunda. Şimdi bir divan katibinin bir divan üyesinin bu davranışı kabul edilebilir bir şey değil. Bunu da arada grup başkan vekilleri de hemen hemen tamamı dile getirdi. Tabii haklı olarak İYİ Parti’nin grup başkanvekili ‘Ben bu kınama cezasına katılmam, milletvekilline olumsuz düşünce beyan ederim’ dedi. Bu doğal bir şey. Kendi partisinin milletvekili.
Diğer partilerin grup başkanvekillerinin tamamı kınama noktasında birleşti. Kınama konusunu ben ortaya atmadım. Orada konuşuldu bir mutabakat bağlamında çıktı. Elbette kürsüyü yumruklamanın bir müeyyidesi olmalı. Sonuç itibariyle orada bir kınama uygulamasının söz konusu olması gerektiğine düşüncesi ağır basınca ben de çıktım.
BU KISMINA BAKILMADAN SİYASET YAPIYORLAR
İYİ Partili milletvekilleri dışındakilerin önemli bölümü kınama verilmesine ‘evet’ dedi. Yani eğer kınama cezası uygun olmasaydı bu milletvekilleri ya da bu siyasi parti grupları niye buna oy versin? Hiç kimse işin bu kısmına bakmıyor. Hiç kimse divanda yapılanı gündeme getirmiyor. Hiç kimse büyük bir milletvekili çoğunluğunun ki farklı farklı siyasi parti grupları birbirleriyle siyaseten rekabet içinde olan farklı farklı siyasi parti grupları eğer burada ortaklaşmışsa buna bakmak lazım. Yani böyle hep benim üzerimden bir eleştiri yapmak bence çok doğru, çok gerçekçi bir şey değil. İşin bu kısmına hiç bakılmıyor. Bu hiç dile getirilmiyor. Yani eleştiri yapanların dönüp bu konuyla ilgili bu kısımla ilgili Meclis’in saygınlığını divanın saygınlığını hangi anlamda korunması gerektiğiyle ilgili kimse bir düşünce beyan etmiyor. ‘Bu doğru bir davranış değil’ demiyorlar. Niye demiyorlar? Burada siyaset yapılıyor.
Şenol Hanım, 3.5 dakika konuşmasına rağmen, ikinci kez kürsüye davet ettiğimde süresini yeniden 5 dakika olarak başlattım. Kötü niyetli olsam bunu yapar mıyım?
TUTANAKTAN ÇIKARILMADI
Milletvekilinin “Ermeni soykırımı” iddiası tutanaklara girdi. George Aslan’ın sözlerinin tutanaktan çıkarılması söylenmedi. Söylense, biz onu değerlendirir, gereği yapılırdı. Olayın sıcaklığı içinde bu düşünülmemiş olabilir. Ne yapılması gerektiği konusunda ortak karar verip yapılırdı. Böyle bir şey de gelmedi bana.
Benim başkanvekilliğimde ilk haftam ve ikinci günümdü. O kürsü çok farklı, heyecan verici yanı var. İlk defa çıkıyorsun. Bir de ben bir geleneksel kıyafetle çıkıyorum. Frakla, papyonla çıkıyorum. Bununla ilgili insanların bakış açısı, gözlemlerini umursamadan giyindim çıktım.
Benim orada Talat Paşa anıtı ile ilgili eksik bıraktığım bir kısım var. İkisini tamamlayan bir cümle kurmalıydım. İkincisi de ben çok daha erken ara verebilirdim. Belki havayı soğuturdu. Ben bunları da açıkçası söylüyorum. Bunları kolay kolay hiçbir siyasetçi de söylemez.
O kürsü farklı, o divan farklı. Millet senin daha önce önde oturduğun genel kuruldan buraya gelmişsin. Farklı bakıyorsun. Talepler oluyor. O talepleri karşılayacaksın. Hangilerini karşılayacaksın. Biz doğarken siyasetçi doğmadık. Böyle bir görevi üstlenmek gibi bir şeyimiz olmadı.
Keşke bu olay yaşanmasaydı. Benim kimseye karşı bir art niyetim yok. Tarafsız yönettim. Ama maalesef George Aslan’ın konuşması o andan itibaren Meclis’i gerdi. Çok iyi giden süreç bir anda alt üst oldu.”