Dün Hıdırellezdi, dilek tutmuşsunuzdur belki...


Gökten kasnak yağsa birinin bile başıma geçmeyeceğini bildiğim için ben tutmadım.


Fakat Hıdırellez’de nasıl dilek tutulur, hangi kurallara uyulursa dilek garanti tutar gibi ‘bilimsel’ çalışmaları inceledim!


Hıdırellez gecesi uyumadan önce niyet belirlenmeli, dileği net bir şekilde dilemeliymişsiz mesela. Hızır’a bakar gibi gökyüzüne bakarak tutulan dilek etkili oluyormuş.


Bu devirde mantıklı gelmedi ama bereket dolsun diye Hıdırellez sabahına kadar evlerin, ambarların kapı ve pencereleri açık bırakılsa iyi olurmuş!


Dilek yazılan kağıtları açık olarak ama yavaşça bir akarsuya bırakıp ardından bakıyorsunuz. Kağıt, yazıları üste gelecek şekilde suya düşerse dilek işi tamammış!


Denizden ya da dereden 41 taş toplayıp Hıdırellez’e kadar bir yıl saklayınca şans yaver gidiyormuş.


Hıdırellez sabahı otların üzerindeki çiğ damlalarından yoğurt mayalarsak hastalıklar uzak duruyormuş.


Küçük keselere çeşitli bakliyat koyup geceden gül ağacına asıyor, Hıdırellez sabahı çıkarıp yıl boyunca yemeklere az az katıyoruz. Bu sayede hanemizden bereket fışkırıyormuş.


Bizzat gördüm... Küçükken Hıdırellez sabahında komşu kadınlar ve çocuklarıyla Konak sahiline gidilirdi. Ayşe abla, çantasından kese çıkarmıştı bir keresinde. Kesenin ağzını açtı tomarla kağıt para! Tomarı çıkartıp eliyle ağırlığını tartarken dua gibi bir şeyler mırıldandı. Sonra paraları kesenin içine tıkıştırdı. O bunu yaparken onların para olmadığını, para şeklinde kesilmiş gazete kağıdı olduğunu, “Ya Hızır, bana işte böye tomar tomar para lazım” manasına geldiğini anladım...


Bolluk, bereket, para, evlilik, çocuk, sağlık, şifa, iktidar ne dilersen dile. Dileğin sınırı da sahibi de sensin, ister asar ister kesersin!


Hıdırellez niyetleri, tutulan dilekler kimseye söylenmez, söylenirse gerçek olmazmış. Fakat şeytan dürtüyor işte, kim ne diledi acaba?


Mesela dünya liderimizin, Bay Kemal’in, Akşener’in, Bahçeli’nin ya da Nebati’nin dilekleri?


Dilek tutmadık ama Hıdırellez sabahına kadar kim hangi dileği dilemiştir diye kafa patlattık herhalde...


Dünya liderimiz kesin şu dileği dilemiştir... Ya Hızır, fazla bir şey istemeyeceğim senden. Memleketi bir 21 yıl daha tek başına yöneteyim yeter!


Kılıçdaroğlu’nun dileği bence şöyle olmuştur... Bu sefer olmasa da sana söz Hızır, yine Hıdırellezler gelecek.


Meral Akşener’in dileği net... Başbakan olmak.


Nureddin Nebati’nin gece boyunca yandaş medyanın gazetelerinden kesip tomar tomar para istiflediğine şüphe yok. Paraya her zamankinden daha çok ihtiyaç var çünkü! Hızır’ın eli değsin, memlekete bereket getirsin diye Hazine’nin, Merkez Bankası’nın ve Darphane’nin kapılarını açık bıraktırmış mıdır acaba?


Devlet Bahçeli dilek yerine şunu sormuştur... Ey Hızır, sabah sabah ne yapmak istemektesin!


Süleyman Soylu’nun dileği mi? Tam bilemeyeceğim ama, Sedat Peker’in bir süre daha suskun kalması olabilir.


BBP genel başkanı Destici’nin dileği değişmez... Bir, bilemedin yarım kuzu!


Muharrem İnce’nin dileği olsa olsa şöyledir... Ya Hızır, Kılıçdaroğlu’nun yaptığı gibi en son bizim gül dalına uğrama.


DSP genel başkanı Önder Aksakal’ın dileği Hızır’ı bile zorlar... Bülent Ecevit’le asla karşılaşmamak!


Hüdacı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun niyeti belli olsa da Hızır ona Türk Bayrağı bırakacak.


Ekrem İmamoğlu’nun dilek kağıdında ise şu cümle vardır... Yardımcılığı değil, cumhurbaşkanlığı daha iyi olurdu.


***


Tutulan dileklerin ardından bir de ateşten atlamak var Hıdırellez’de... Kötülüklerden, günahlardan arınmak manasına geliyormuş.


Ateşi başkası yaktıysa, “Rica etsem ateşinizden atlamam için izin verir misiniz’ diyerek izin istemek gerekiyormuş. Ateşi kendiniz yaktıysanız izne gerek yok, ateş sizin.


Kimlerin dileği tutar bilemem artık... Fakat günahlarından kurtulmak için kimlerin yıl boyunca ateşten atlasalar, gül dalına kendilerini bağlasalar bile arınamayacaklarını üç aşağı beş yukarı tahmin edebilirim. Yani bu iş için Hızır’ı zahmete sokmaya gerek yok!