Balyoz Davası sadece sanıkların değil, ailelerinin de hayatını kararttı!..
Emekli komutanlar yaşları nedeniyle cezaevlerinde çeşitli hastalıklarla boğuşurken, muvazzaf generallerin, amirallerin ve seçkin subayların da geleceği yok edildi!..
Parlak geçmişleriyle terfi beklerken dört duvar arasında sıkışıp kaldılar...
Onların eşleri, evlatları, anne ve babaları da aynı kadere mahkum oldular!..
Bazıları cezaevindeyken anne veya babalarını kaybettiler!..
16 ile 20 yıl arasında hapis cezası alan komutanlar, bir de ailelerinin acısıyla yıkıldılar!..
Bunun son örneği Koramiral Deniz Cora’nın başına geldi!..

* * *

Koramiral Deniz Cora, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanıyken tutuklandı!..
Deniz Cora mahkum olmasa, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığından sonra ya Kuzey Deniz Saha Komutanı ya da Güney Deniz Saha Komutanı olacaktı...
Onun ilerisi Oramiralliğe terfi ederek Donanma Komutanı olmaktı ve önüne Deniz Kuvvetleri Komutanı olma yolu açılacaktı...
Deniz Cora’nın hayalini mesleğinin en üst noktası olan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı süslerken kendini cezaevinde buldu!..
Cezaevinde yatarken önce ağabeyini, şimdi de babasını kaybetti!

* * *

Koramiral Cora’nın ağabeyi, 2 yıl önce kardeşini Hasdal Cezaevi’nde ziyaret ettikten sonra kalp krizi geçirdi...
Pırıl pırıl denizci kardeşini cezaevinde görmenin ağır stresi altında geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti!..
Deniz Cora ağabeyinin acısını yaşarken, babası da aynı akıbete uğradı!..
Oğlunun cezasının Yargıtay tarafından onandığını öğrenince ağır bir kalp krizi geçirdi ve gelini tarafından hastaneye kaldırıldı...
Gelini İlknur Cora’ya son sözleri şu oldu:
“Karar için yapacak bir şey yok kızım. Elimizden bir şey gelmez. Allah’a sığınacağız ve kararı verenleri Allah’a havale edeceğiz”
Emekli deniz subayı Mehmet Cora bu sözlerinden sonra hayatını kaybetti ve cenazesi dün Fenerbahçe Camii’nden kaldırıldı!..
Ağabeyinden sonra baba acısıyla sarsılan Koramiral Deniz Cora izinli olarak cenazeye katıldı ve babasının tabutunu taşıdı!..

* * *

Bu ve buna benzer dramlar, Balyoz Davası’ndan mahkum olan bütün komutanların ailelerinde yaşanıyor!..
Komutan eşlerinin çoğu metanetini koruyor ve “Vardiya Bizde” platformuyla seslerini duyuruyorlar...
Ama evlerdeki acı bitmiyor, komutan eşleri, çocukları, anne ve babaları “ah” ediyor, Allah’a sığınıyor!..
16 ile 20 yıl arasında hapis cezaları sadece komutanlara değil, ailelerine de verilmiş durumda!..
Acıları yıllarca bitmeyecek, ama sanıyorum “ahları” da yerde kalmayacak!..

Artık ulusalcı mulusalcı yokmuş!..

Bu iktidar Türkiye’nin başına geldiğinden beri ulusalcılık zaten suç olmuştu!..
Tayyip de önceki gün son noktayı koydu:
“Artık bu ülkede ulusalcı mulusalcı yok. Artık millet var”
Ulus ve millet...
Biri yoksa, öteki de yok!..
Nedir ulusalcılık?..
Ulusunu sevmek, ulusu için her türlü fedakarlığı yapabilmek ve vatanseverlik...
Ulus ise, ırka dayalı olmaksızın Türkiye sınırları içinde yaşayan herkes!..
Tayyip ulusalcılığı reddediyor ve “millet” diyor!..
Peki hangi millet?..
Onu söyleyemiyor!..
Tayyip Bey’in dediği gibi olsun, ulusalcılığı unutalım!..
“Millet var” dediğine göre, biz “bu” milleti seviyor ve “bu” milletin çıkarlarını savunuyorsak ne oluyoruz?..
“Milliyetçi”
İyi de onu söyleyince de “ırkçı” oluyoruz!..
Biz ulusumuzu seviyoruz, bu anlamda “ulusalcı” denilmesinden hiç de rahatsız olmuyoruz!..
Ulusalcı olmakla iftihar ediyoruz!..
———————————
Bana biraz müsaade... Kısa bir izne çıkarken hepinizin Kurban Bayramını kutluyorum... Sağlıklı olun, sağlıklı kalın. M.T.