Ülke nüfusunun yaklaşık %70’inin yaşadığı yokluk ve yoksulluk, bıçakla keşilmiş gibi Türkiye gündeminden düşürüldü.

İktidar kendini yönetime getiren halkı, içine düştüğü ekonomik sıkıntıdan nasıl kurtarımın yerine, nasıl bir kez daha seçilirim peşinde.

Artık ne siyasiler tarafından ne de medya da halkın ekonomik sıkıntıları gündem oluyor. Böyle giderse daha uzun süre de gündeme geleceği yok. Her yeni güne iktidar tarafından yaratılan yeni yeni yapay gündemlerle, ekonomideki sıkıntıların gündeme gelmesi engelleniyor. Ülkede yaşanan hukuksuzluk ve etik dışı uygulamaları medyaya taşıyan TV’lere peş peşe cezalar verilirken, haber yapan yürekli vatansever gazeteciler de açıkça siyasiler tarafından hedef gösteriliyor.

Medyaya şu söylenmeye çalışılıyor, Cumhur ittifakı ve iktidar aleyhine sakın haber yapmayın, yaparsanız burnunuzdan fitil fitil getiririz. Peki ülke genelinde yaşanan hukuksuzluklardan halk nasıl haberdar olacak? Şayet böyle bir uygulama yapılıp, halkın haber alma özgürlüğü elinden alınırsa, o yönetim şeklinin adının ne olacağını da bize açıklasınlar.

Demokrasilerde “Basın”, TC. Anayasası gereği özgürdür ve halkın sesidir. Bu sesi kesmeye kalkışırsanız, o zaman

göreve başladığınız ilk gün, TBMM kürsüsünden yaptığınız yeminle de ters düşmüş olmaz mısınız?

Ülkenin çok ciddi olan ekonomik sıkıntısının yanında, diğer büyük bir sorunu da sığınmacılar. Türkiye için bugün olduğu gibi gelecekte de çok daha büyük sıkıntılar yaratacaktır. Tam da bu dönemde, ülkenin her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Gereksiz tartışmaları gündeme getirerek birliğimizi yaralamayalım. Halkı kin ve nefret duyguları ile ayrıştırmayalım. Bir an önce, ülkeyi gelecekte sıkıntıya sokabilecek sığınmacı sorununu çözelim.

Demografik yapımız bozuluyor!

Türkiye Cumhuriyeti’ni 100 yıldan beri bölüp parçalamak isteyen Emperyalist ve Sorosçuların heveslerini kursaklarında bırakalım. 100 yıldır her konumda ülkenin üniter yapısını bozup, çeşitli siyasi oyunlarla iç karışıklıklar çıkarma uğraşı verdiler. İlkin etnik meseleleri karıştırıp Alevi- Sünni, daha sonra sağ-sol, Türk- Kürt, İslamcı- seküler konularını kaşıyarak iç karışıklık çıkarmaya uğraştılar ama başaramadılar. Kana doymayan Emperyalistler bu kez de sığınmacıları kullanarak iç karışıklık çıkarmak isteyeceklerdir. Büyük siyasi bir oyunla bizi Suriye’ye bulaştırdılar ve bu sığınmacıları ülkeye göç ettirdiler.

Sığınmacılar artık Türkiye için gerçek “ BEKA” sorunudur. Bu sığınmacılarla ülkenin kültürel ve sosyolojik yapısı bozuluyor.

İddia edildiğine göre;

2 milyon Afgan,

8 milyon Suriyeli,

3 milyon Irak, İran ve Afrikalı sığınmacı var. Ülkenin içine düştüğü ekonomik, sosyal ve siyasi sıkıntıların en büyük etkenleridir sığınmacılar. Biz bu yükü daha fazla taşıyamayız. Tez elden bu sorun çözülmelidir.

Bir referandum yapılsa halkın % 90’ı sığınmacıların gönderilmesi için oy kullanacaktır.

Eğer iktidar, bu sığınmacı sorununu bir an önce çözerse, Türkiye inanılmaz rahat bir nefes alacaktır.

SON SÖZ:

Dört nala gelip uzak Asyadan

Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan

Bu memleket bizim

Bilekler kan içinde

Dişler kenetli

Ayaklar çıplak

Ve ipek bir halıya benzeyen toprak

Bu cehennem, bu cennet bizim

Kapansın el kapıları

Bir daha açılmasın

Yok edin insanın insana kulluğunu

Bu davet bizim

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

Ve bir orman gibi kardeşcesine

Bu hasret bizim

NAZIM HİKMET RAN