“Turp” siyasi hayatımızda artık önemli yer edindi. “Turpun büyüğünün” ne anlama geldiğini yaşanan son olayla da gördük. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, yakın çalışma arkadaşları “Kaçma tehlikesi var” diye cezaevine konuldu. Artık, iddianamesi ne zaman hazırlanır, dava ne zaman açılır, bu süreçte kendisine cezaevinde ne gibi kısıtlamalar getirilir belli değil.

SON ÜÇ TOPLANTI SP’DE YAPILMIŞTI

 Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mahmut Arıkan ile genel merkezde iftardaydık. SP’nin yemekleri lezzetli oluyor diye Millet İttifakını oluşturan 6 siyasi partinin genel başkanı, Cumhurbaşkanı adayı açıklanmadan son üç toplantıda burada buluşmuştu. Dönemin İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, toplantıyı bu binadayken terk etmişti. Sonra yine bu binaya gelmişti. Dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı da yine SP Genel merkezinin önünde açıklanmıştı.

Evet, yemekler lezzetliydi. Genel Başkan Mahmut Arıkan’la, gündemdeki konuları konuştuk. Arıkan, CHP’ye kayyum atanma olasılığının çok zayıf olduğunu belirtti.  Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya ile bir milletvekilinin Saraçhane’de Özgür Özel’e destek için gittiklerini de belirtti. İmamoğlu’nun diplomasının geçersiz sayıldığının açıklandığı gün Genel Başkanın uçaktayken yanında tanınmış bir hukukçu vardı. Diploma iptaline hayret etti. Arıkan’ın, grup toplantısı için konuşması hazırdı. Ancak, İmamoğlu’nun gözaltına alındığını öğrenince konuşmanın içeriğini değiştirmişti.

ENGELLER, BARİKATLAR

Kamuoyu yoklamalarında toplumun yüzde 70’inin siyasetten umudunu kestiğini gösteriyor. Ama eylemle bu kadar geniş bir katılım olması da toplumun siyasetten beklentisi olduğunu, siyasete güvenmek istediğini gösteriyor. Genel Başkan Arıkan şöyle devam ediyor:

“İnsanların taleplerini sokaklarda söylemesi en doğal hakkıdır. Ama bu hakkı yerine getirmek için insanların önüne bu kadar barikat kurulması, engeller çıkartılması, gün boyu yasakların uzatılmasını da doğru bulmuyorum. Bir olay anlatayım: Erdoğan’a siyasi yasak geldiğinde, ben üniversite talebesiydim. Sokağa çıktım, o günkü mağduriyetinin yanında oldum.

Refah Partimiz kapatıldı. Genel Başkanımız Necmettin Erbakan’dan eylem için, taşkınlık yapmak için işaret bekliyorduk. Hocamız, sokakların eylem yapma noktasına şimdi uygun olmadığını belirtti ve bizi sükunete davet etmişti. Ama, ben bugün böyle bir durum olmadığı kanaatindeyim. İnsanlar sokağa çıkmalı, mutlaka taleplerini dinlendirebilmeli. Marjinal dediğimiz aşırı uçlar olacaktır. Onlara karşı da herkesin temkinli olması gerekiyor.”

TOPLUMSAL TEPKİ

CHP’nin kurduğu destek sandığında, yalnız CHP’lilerin değil, diğer partililerin de oy kullandığını anlatan Genel Başkan Arıkan “Seçim, toplumsal bir tepkiye dönüştü. Bizim arkadaşlarımızdan da, diğer partilerden de oy kullananlar oldu. Nasıl, sokağa çıkma demokratik haksa, içindeki birikmiş tepki ve duygularını sokakta boşaltıyorsa, sandığa giderek o tepkilerini ortaya koymak da demokratik haklardan biridir” diyor.

Adaletin herkese eşit işlemediğini, farklı işleyişine karşı çıktıklarını belirten Genel Başkan şu örnekleri verdi:

“Devletin bir bakanı, kendi bakanlığına dezenfektan sattı ve o bakanımızı çiçeklerle yolcu ettiler. Dönemin belediye başkanı için iktidarın önemli bir ismi, ‘Kenti parsel parsel satmakla’  suçladı. O kişi, bugün hâlâ siyaset sahnesinde boy gösterebiliyor. Aynı dönemde beş belediye başkanı istifa ettirildi. Onlarla alakalı bir tek savcı görevlendirilmezken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile alakalı savcıların, kolluk güçlerinden seferberlik haline geçmesine itiraz ediyorum.

YİNE GİZLİ TANIKLAR

Türkiye’de 86 milyon insan yargılanabilir, ifade verebilir, hakkında soruşturma açılabilir ama kendinden olan bir insana bu kadar müsamahalı davranırken, muhalefetin en ufak bir hatasından sonra bu tip uygulamaları yapmasını doğru bulmuyoruz.”

İmamoğlu soruşturmasında da “gizli tanıklar” ortaya çıktı. SP Genel Başkanı, rahatsızlığını şu sözlerle anlattı:

“Herkes gizli tanık olabiliyor, sevmediği bir partiliyle alakalı açıklamalar yapabiliyor. Duyduğunu söylediği konular ifadelere geçiyor. Bunlar kabul edilir bir şeyler değil. İmralı süreci devam ederken diğer yanda kent uzlaşısının bir suç olarak görülmesi gibi bir durum söz konusu. En büyük itirazlarımız bu noktada. Kendi partileriyle ilgili gelişme olduğunda bir işlem yapılmazken, ana muhalefetten bir hadise cereyan edince olağanüstü gelişmeler oluyor.”

Evet, yemekler lezzetli ama konular tatsızdı. İnşallah bu sıkıntılı dönemleri bir an önce atlatırız.