Birçok âkil insan “Ülkenin çivisi çıktı! Bütün bunlar, Sayın Erdoğan’ın, kendisini 3 defa yenen rakibini tasfiye operasyonlarıdır!” diyor.

Ülkede büyük bir çoğunluğun da bu fikirde olduğu anlaşılıyor.

Öyle inanılmaz olaylar yaşıyoruz ki, ister istemez “Bu kadar da olmaz ki!” diyoruz.

Önce “Ahmak” davasından 2 yıl 7 ay hapse mahkûm edildi ve siyasi yasak getirildi.

Yetmedi, 30 yıllık diploma iptal edildi.

Yetmedi, yolsuzluk ve hakaret davaları açıldı.

Yetmedi, terörle iltisakı (ilişkisi, bağlantısı) olduğu suçlamaları yapıldı.

Hani “Pişmiş tavuğun başına gelmemiştir” diye bir deyim var ya... Sanki tam da İmamoğlu için söylenmiş bir söz gibi bu deyim.

★★★

Şimdi yeni bir senaryo gündemde:

“CASUSLUK”

Ekrem İmamoğlu bir suç örgütü kurmuş, seçim kampanyasının direktörü Necati Özkan ve Tele1 televizyonunun Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın da üye olduğu bu örgüt yabancı istihbarat servisleriyle bağlantılıymış... İddia böyle...

Konuyla ilgili en ironik eleştiriyi Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu yaparak:

“Roma’yı da Ekrem yakmıştı” dedi ve ekledi:

“Son incelemelere göre Roma’yı (Neron değil) Ekrem İmamoğlu’nun yaktığı iddia ediliyor. Her ne kadar o dönemde yaşamamış olsak da, biz yine bu konunun araştırılmasını talep ediyoruz. Yeter ki soruşturmalar yürüsün. Tarih bekleyebilir. Maalesef ki, artık millet olarak trajikomik bir durumun içerisindeyiz.”

★★★

CHP Genel Başkanı Özgür Özel de tepkili... İmamoğlu ve Merdan Yanardağ’ın casusluk yaptıkları iddiasını:

“FETÖ’den aldıkları son mirasla akıllarında kalan ‘Hırsız dedik olmadı, yolsuz dedik olmadı, çaldı dedik millet inanmadı, terör dedik millet ayaklandı. Şimdi ‘Dur bir de casus diyelim bakalım’ dediler. Bu kadar olmaz yani! Ayıp! Buna da tenezzül ettiler. Ekrem İmamoğlu’na casus diyecek adamın bütün Trabzon, bütün İstanbul, bütün millet alnını karışlar!” sözleriyle eleştirdi.

★★★

Yaşanan olayların özeti şudur:

İktidar seçmen tabanında devamlı puan kaybettiğini görüyor, gitmek istemiyor ve rakiplerini yargı yoluyla devre dışı bırakmaya çalışıyor.

Amaç, muhalefeti, bağımsız medyayı ve toplumu sindirerek iktidarı sürdürmek.

Hukuk mu, adalet mi, özgürlükler mi? Geçin bunları!

Tüm bu çabalar, iktidar cephesinde iyi gitmeyen durumu düzeltmek için... Peki, düzeltebilirler mi? Tren çoktan kaçtı ama görmüyorlar!

Bundan sonra gelecek ne gösterir, bilemiyoruz!

“Hukukun üstünlüğü ilkesi” kayıplara karışmış durumda...

Artık ülkede her şey olabilir, hiçbir olay sürpriz sayılmaz!

Güzel Bodrum’un kâbusu!

Gazeteler hemen her gün üzücü haberlerle dolu.

Toplum olarak yüzümüz hiç gülmeyecek gibi!

Dün çok sayıdaki üzücü haberlerden biri de şuydu:

“Kuraklık her geçen gün büyüyor. BODRUM’da sadece 10 günlük su kaldı!”

“Türkiye’nin incisi” dediğimiz bu güzide ilçemizde yaşayanlar için dehşet verici bir haberdi bu...

Bodrum sevdalısı Mustafa Kemal Ulusu, haberi okur okumaz bana şu mesajı gönderdi:

“Ne kadar üzücü! Bu güzel beldemizden birçok belediye başkanı geldi-geçti. Ben ve benim gibi Bodrum’da yaşayan birçok âkil insan yıllarca yetkilileri uyardık, toplantılar yaptık, su konusunu ve bekleyen tehlikeyi gündeme getirdik. Her defasında sözler aldık, sevindik ama az gittik-uz gittik, bir de baktık ki bir arpa boyu gitmemişiz. 10 gün sonra susuz kalıyormuşuz. Bu susuzlukta son 30 yılda görev yapan tüm belediye başkanlarının büyük günahı vardır. Suçu başkalarına atmasınlar ve ‘Biz bu göreve lâyık mıydık?’ diye vicdan muhasebesi yapsınlar!”

★★★

Bodrum’a su sağlayan 40 milyon metreküp kapasiteye sahip Geyik Barajı’ndaki su seviyesi yüzde 13’e gerilemiş durumda... 20 milyon metreküp su kapasitesine sahip Mumcular Barajı’nda ise doluluk yüzde 6 ile kullanılamaz hacim seviyesine düşmüş durumda!

Çare ne? Yetkililer herhalde “Yağmur duasına” çıkacaklar! 

GÜNÜN SÖZÜ

Bir kör, başka bir köre yol gösterirse ikisinin de sonu çukur olur! (Atasözü)