“Menemen Olayı” bir cinayet değil, vahşettir.

6 Aralık 1930... Derviş Mehmet ve beş adamı, Menemen’e gitmek için Manisa’dan ayrılırlar.

Menemen, 1930’larda, dört-beş bin nüfuslu bir ilçeydi. Millî Mücadele’de kıyıma uğramıştı. İşgal kuvvetleri, yaklaşık 1.500 kişiyi öldürürler. 

İlçede, küçük bir jandarma birliği ve şehrin dışında 43’üncü Piyade Alayı vardı.

★★★

23 Aralık 1930... Derviş Mehmet ve adamları, külahlı ve cübbeli olarak Menemen’e gelirler.

Müftü Camii’nde sabah namazını kılarlar.

Namazdan sonra, Derviş Mehmet, kendini Mehdi olarak tanıtır. Dini korumaya geldiğini, 70 bin kişilik halife ordusunun da yolda olduğunu cemaate söyler.

Müezzin de minareye çıkıp aldığı müjde şerefine bir el ateş eder.

★★★

Derviş Mehmet, camideki yeşil bayrağı alır. Öğleye kadar, bu sancağın altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini bildirir.

Yeşil bayrağı, hükümet meydanının ortasında açtıkları çukura diker. Bayrak çevresinde, tekbir getirmeye, zikir yapmaya başlarlar.

Bazı Menemenliler de buna katılır.

★★★

Derviş Mehmet: “Ey Müslümanlar! Ne duruyorsunuz? Halife Abdülmecit sınıra geldi, yeşil bayrak çıktı. Gelin altında toplanın, şeriat isteyelim! Şapka giyenler kâfirdir! Yakında fes giyilecek!” şeklinde, bağırmaya başlar.

Jandarma yüzbaşı, gericilere tavsiyede bulunur, ancak etkili olamaz. Hükümet konağından piyade alayına telefon eder. 

★★★

Alay Komutan Yardımcısı, Asteğmen Kubilay’a bir müfreze ile hemen olay yerine gitmesini emreder.

Kubilay, telaştan kendi tabancasını bile almaz. Müfreze de gerçek mermi yerine, manevra fişekleri (eğitim için kullanılır, yalnızca ses çıkarır) ile olay yerine hareket eder.

★★★

Kubilay, Derviş Mehmet’e yaklaşır, silahlarını bırakmalarını ve teslim olmalarını söyler.

Derviş Mehmet’in bir arkadaşı ateş eder ve Kubilay yaralanır.

Yaralı Kubilay, zorlukla yakındaki caminin avlusuna doğru koşar.

Bu sırada, bir el daha ateş edilir ve Kubilay, cami avlusunda yere düşer. Askerler de dağılır.

★★★

Derviş Mehmet, yerde yatan ve canlı olan Kubilay’ı sürükler.

Bir ayağıyla, vücuduna basarak yüzüstü yatırır.

Torbasından testere ağızlı bağ bıçağını çıkarır ve boynundan keserek, Kubilay’ın başını gövdesinden ayırır.

Saçlarından tutarak taşa vurur, sonra meydana döner.

Derviş Mehmet’in adamları “tekbir” çekiyor, bazı Menemenliler de bu vahşeti alkışlıyorlardı.

★★★

Derviş Mehmet, Kubilay’ın başını yeşil sancağın sopasının ucuna koyar.

“Cumhuriyet bitmiştir” diye haykırır.

★★★

Alaydan gönderilen takviye birlik komutanı, canilerin teslim olmasını ister.

Derviş Mehmet: “Bize kurşun işlemez” cevabını verir.

Komutan, birliğine ateş emri verir.

Derviş Mehmet ve iki adamı ölür. Diğerleri dağılırlar.

★★★

Sıkıyönetim ilan edilir. Olaya karışanlar ve azmettiriciler yargılanırlar.

28 kişi idam edilir. 73 kişi de hapis cezalarına çarptırılır.

★★★

Derviş Mehmet ve beş adamının, Manisa’da ikamet ettikleri saptanır.

Katillerin, İstanbul’da oturan Nakşibendi Şeyhi Esad Erbili’ye bağlı oldukları belirlenir. 

Şeyh Esad Erbili’nin, bu vahşetle ilgisi olduğu ortaya çıkar. 

Oğlu Mehmet Ali’yle birlikte yargılanır. Hakkında idam cezası verilir. Ancak, yaşlılığı nedeniyle müebbet hapse çevrilir. Oğlu ise idam edilir.

★★★

Atatürk, Trakya’da incelemelerde bulunmaktadır. Bu olayı duyunca, Trakya gezisini hemen keser ve İstanbul’a döner.

27 Aralık 1930’da bir toplantı yapar.

Atatürk, özellikle bazı Menemenlilerin bu vahşeti alkışlamalarını affedemiyordu.

“Bu Cumhuriyet’i ve bizim başımızı kesmektir” dedi.

★★★

İbret için, halkın boşaltılarak Menemen ilçesinin yıkılmasını emreder. Fakat öfkesi yatışınca emrinde ısrarcı olmaz.

★★★

Atatürk, üzgündür. 28 Aralık 1930’da, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne başsağlığı mesajı gönderir:

“Kubilay Bey’in şehit edilmesinde, gericilerin gösterdiği vahşilik karşısında Menemen’deki halktan bazılarının alkışla onaylamaları, bütün cumhuriyetçi ve vatanseverler için utanılacak bir olaydır... Yedek Subayın uğradığı saldırıyı, millet bizzat Cumhuriyet’e karşı bir öldürme girişimi olarak kabul etmiştir...”

★★★

Ve geldik 2017’ye... Kubilay’ın katillerinden, Şeyh Esad Erbili’nin mezarı türbeye çevrilir.

Ve geldik Şubat 2024’e... İlkokul öğrencileri, ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum) Projesi kapsamında Şeyh Esad’ın türbesine götürülür. 

Ve geldik Aralık 2024’e... Siyasi iktidar partisinden Menemen Belediye Başkanı... Bu Şeyh Esad’ın türbesini ziyaret eder.

Bu ziyaret, Cumhuriyet’in ve tüm kahraman şehitlerin başını kesmektir.

★★★

Ama... Asıl facia, bu belediye başkanının, şehitlerin kanıyla yeşeren bu vatanda, makamında oturmayı sürdürmesidir.

Asıl büyük felaket budur...

Seneca, “Hafif acılar konuşabilir, ama derin acılar dilsizdir” der...