Anahtarı nereye koyduğunuzu yine unuttunuz. Ya da bir cümleyi bitirirken aklınıza gelmeyen o kelime… “Yoksa bende de mi başlıyor?” diye sormayanımız var mı?
Oysa bazen beynimizin yavaşlaması, yaşlanmaktan çok, hareketsizlikten oluyor.
Harvard Üniversitesi’nin 15 yıldır yürüttüğü Aging Brain Study, bu hafta yeni bir veri paylaştı.
Washington Post’un haberine göre, Alzheimer riski taşıyan kişiler arasında her gün yürüyenlerin zihinsel gerilemesi belirgin biçimde yavaşlıyor.
1 kilometre yaklaşık 1250 adım...
3 bin ila 5 bin adım atanlarda bunama ortalama 3 yıl; 5 bin ila 7 bin adım atanlarda ise 7 yıl gecikiyor.
Yani yürüyüşün zamanı değil, sürekliliği beynin kaderini değiştiriyor.
Araştırmanın başındaki nörolog Dr. Wendy Yau, “Eğer hareketsiz bir yaşamınız varsa, en küçük artış bile fark yaratır” diyor.
Beyne giden kan akışı artıyor, hücreler daha fazla oksijen alıyor, iltihap azalıyor. Bir anlamda, vücut çalıştıkça bellek temizleniyor.
Her adım, bir sinapsı daha canlı tutuyor.
Bunama, bir sabah aniden gelmiyor. Yavaşça, sessizce başlıyor.
Unutmamak için, yürüyün.
Koşudan önce esneme, ısın!
Koşuya başlamadan önce yere eğilip baldırını geriyorsan yalnız değilsin. On yıllardır “Spora esnemeyle başlanır” inancı o kadar yer etti ki, ısınmanın ne olduğu unutuldu.
Oysa Teksas Eylalet Üniversitesi araştırması, koşu öncesi yapılan statik esnemelerin kas performansını artırmadığını, hatta kısa süreli güç kaybına yol açabileceğini söylüyor. Gerçek hazırlık, kası germek değil, vücudu yavaşça çalıştırmak.
Bir yarıştan önce profesyonel atletlerin start çizgisinde zıpladığını, kısa sprintler attığını görmüşsünüzdür. Bunun nedeni, kasları değil kalbi hazırlamak. Nabzı yavaşça yükseltip dolaşımı artırmak.
Çünkü soğuk kasın değil, şaşırmış kalbin sakatlanma riski daha yüksek.
Yeni başlayanlar için 10-15 dakikalık tempolu yürüyüş, hafif tempo koşucular için birkaç kısa “pick-up” seti (4-5 kez tekrarlanacak, 20-30 saniyelik hızlanmalar, ardından 90 saniye dinlenme) yeterli. Yani koşudan önce koşmak değil, vücudu koşuya ikna etmek gerekiyor.
Sonrası ise basit. Havanın soğuk olduğu sabahlarda kat kat giyin, ısındıkça çıkar. Esneme yapacaksan, bunu koşu bittikten sonra, kaslar hâlâ sıcakken yap. Bu sırada sabit durarak yapılan hareketler hem esnekliği korur hem toparlanmayı hızlandırır.
Kısacası koşu öncesi kaslarını germek değil, kendini hazırlamak önemli.
Yüzüklerin sırrı!
New York’un yeni yıldızı müslüman belediye başkanı Zohran Mamdani, siyaset sahnesine üç gümüş yüzükle çıkıyor. Her parmağında başka bir hikâye var. Sağ elinde dedesinden kalan gümüş bir yüzük, diğerinde eşi Rama Duwaji’nin Tunus’ta aldığı bir parça. Sol elinde ise sade bir alyans...
Altın takmıyor... Çünkü inancına göre erkekler için haram. Ama yine de Batı geleneğini izleyip alyansını sol eline takıyor. Bu detay, onun kimliğini özetliyor aslında... Doğunun inancıyla Batı’nın seküler yaşamı arasında kurulan ince bir denge.

Bileğinde de iplik bilezik var, kırmızı ve sarı örgülü... Dikkatle bakınca New York’un çok kültürlü dokusuna da, Uganda’dan Suriye’ye uzanan kendi hikâyesine de denk düşüyor.
Başka ne var derseniz, bizdeki lüks düşkünü belediye başkanları ve siyasetçilerin aksine eşinin hediyesi 160 dolarlık Casio marka saat takıyor. Ayrıca orta sınıfın “hayat kurtaran” giyim mağazası Uniqlo’nun da müdavimi.